- 483 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
MİNYELİ ABDULLAH’IN DÜŞÜNCEMDEKİ YERİ
KİTAP TAHLİLİ:
MİNYELİ ABDULLAH’IN DÜŞÜNCEMDEKİ YERİ
Lise sıralarında elime geçen en güzel romanlardan birisi de “Minyeli Abdullah’tır. Yıllardır roman, hikâye, şiir okurum; ama beni en çok düşündüren, Minyeli Abdullah kadar etkileyen hiçbirisi olmamıştır.
Gençlik yıllarımın en heyecanlı duyguları arasında gözyaşları içinde okuduğum bu romanın satırlarında, kendimi ve İslâm’ı yaşamak isteyen garip insanların hayatını buldum.
74 baskıya ulaşan ve yüz binlerin okuduğu bu eser, solun gözünden kaçmış olsa da, bizim gönlümüzde taht kurdu ve zirvesine ulaştı.
Okuyucular bir yazara çeşitli yönlerden bakar, Ben de Minyeli Abdullah’ı ve Hekimoğlu İsmail’i, otuz beş yıllık edebiyatçı kişiliğini, zamanımızın şartları içinde onu yazarlığa sürükleyen nedenleri çok iyi bilmekteyim. Romancılıkta yeni bir çığır açan ve iyi bir öncülük yapan Hekimoğlu’nun edebiyattaki başarısı unutulmayacaktır.
Yazarların din, soy, aile, çevre, eğitim ve iş alanlarındaki gösterdikleri başarı ve değişim, toplumun gelişim aşamalarını gösterir. Yazarların kişiliği, vermiş olduğu eserler üzerinde yansır.
İnanç ve ahlâk birliğinde birçok güzellikler saklıdır. Bu saklı olan güzellikleri gün ışığına çıkarmak, yazarın inançları doğrultusunda kişisel yaşantısını edebiyata yansıtmakla olur.
Her sanat eseri, kendi ölçüsü içerisinde kendi erdemini, kendi kuralını anlatır. Gizli hazinelerin kapılarını açmak, yazarın şuurlu oluşuna bağlıdır. Yıllar önce okuduğum Minyeli Abdullah’ı tekrar elime alıp keyifle okumaya başladım. Aynı heyecan, aynı duygu ile tekrar okudum, duygulandım, duygulandım... Lise yıllarında okuduğum zaman, bu romandaki inceliği ve özelliği kavrayamamıştım. Bu romanı okumayanlara okumasını salık verirken; okuma zevkinizin ortaklığını paylaşarak, aynı duyguları sizlerin de duyacağınızı ümit ediyor ve şimdiden o hazzı duyuyorum.
Muhterem Hekimoğlu’nun bekledikçe olgunlaşan, değer kazanan, damıtılıp arıtılarak, serpilip geliştirilerek yazmış olduğu eserini ve de emeğini can u gönülden kutlarım... Minyeli Abdullah’ın yazarını tanımak için Anadolu’dan İstanbul’a gittim. Türdav’da “Hekimoğlu İsmail’le görüşmek istiyorum” dediğimde, “İşte karşı masada çalışan, Hekimoğlu’dur” dediler.
Kelli-felli, lüks giyimli, gururlu, mağrur bakışlı ve mağrur tavırlı birini göreceğimi tahmin etmiştim. Çünkü bugüne kadar görüştüğüm yazarlarda bu hususlar gözüme çarpmıştı.
Hekimoğlu ise; alçakgönüllü, yumuşak mizaçlı, mütevazı giyimli, takvâ sahibi biri. Yazmış olduğu romanın kalitesine uygun bir şahsiyet...
Kıymetli eserler yazan ellerinden öpmek istedim, elini öptürmedi. Kırk yıllık dost gibi muhabbetle kucakladı beni, o anda çok duygulandım... Kısa görüşmemizde sadece birbirimizi tanıdık. İkimiz de Hava Kuvvetleri’ne mensubuz. İhtisas aynı, Hava Füze. Aynı birliklerde farklı zamanlarda görev yapmışız. Asker olarak meslektaş çıktık, yazar olarak meslektaşız. Hayat serüvenimiz de birbirine öylesine çok benziyor ki, tıpatıp aynı... İlk görüşmemiz tanışma faslıyla geçti. Elli yıldır dostluğumuz devam ediyor. O anda, “edebiyat, yazar ve yazarlık” hakkındaki fikirlerinden istifade etme fırsatını bulamadığım için üzülmüştüm.
Yayınevinde kitap balyalarını taşıyanlara yardım etmek için yerinden kalkarak bir balyayı sırtlayıp merdivenlerden indirdi. Kendi kendime, “İşte yazdıklarını kendi nefsinde yaşayan yazar” dedim.
Hz. Ömer (ra)’e yakın sahabelerden biri, köle azat etmenin sevabını sorar. Hz. Ömer bu soruyu cevaplamaz, sükût eder. Hemen bir köle satın alır ve azat eder. “Sormuş olduğunuz soruyu şimdi cevaplayabilirim; çünkü nefsimde yaşamadığım için köle azat etmenin hikmetini sizlere anlatamazdım” der.
Hekimoğlu’nun eserlerinde hayal ve efsaneye yer yok. Gerçeklere parmak basan, toplumun dertlerini dile getiren, kanayan yaralara ilaç sunan bir yazar. Minyeli Abdullah romanında yazar, hayatın ihmal edilmiş yönlerini, insanların manevi aşkını, yiğitliğini, mutluluğunu ve ıstırabını yansıtmaktadır. Bu romanda, yürekleri coşturan düşünceleri uydurukça kelimelerden arınmış; usta mı usta ve veciz söz dizimi, canlı kanlı bir hayat ve güçlü bir eser meydana getirilmiştir. Kim bilir, Hekimoğlu nasıl bir sabır ve bekleyiş sonunda, yılların çilekeş birikimini ayıklaya ayıklaya bu eserini bu mükemmelliğe ulaştırdı?.. Düşüncelerin içindeki o kahramanlık, düşüncelerin ardından o yücelik, güzelliklerin dizi dibinde cömertlik, toplumbilim ilkeleri ışığında, olayların akışı ve akıcılığı, hayat sonunda ölüm... İnsan hayatına, insan kaderine bambaşka bir köşeden, ayrı bir bakış, yoksulluk, cahillik, ilim konularına değişik bir bakış...
Rahat ve zevkli bir okuyuşla Minyeli Abdullah’ı tekrar okuyup bitirmiş bulunuyorum. Eseri bitirdiğim zaman bu yazdıklarım zihnimde canlandı. Okurken de kitabı dizlerimin üzerine koyarak, başımı ellerimin arasına aldım, derin düşüncelere daldım.
Hekimoğlu’nun güçlü sanatçılığımın meyvesi olan bu eser, diğer romanlar gibi değildir, değişik bir durum arz etmektedir. “Bu eser gibi bir roman yazabilir miyim?” diye kaleme sarıldım, çalışmalarım ilerlemiş durumda, ne derece başarılı olacağım görülecektir.
Kendi gücü ve imkânları ile bu eseri meydana getiren Hekimoğlu, eserinde milletimizin öz sesini, öz gerçeğini konuşturup duyurmuştur. Hiçbir yazarın hiçbir eseri, Minyeli Abdullah’ın canlı ve sıcak gerçeğine ulaşamadı. Bu roman; mağdur ve mazlumların, çilekeş insanların insanlık destanıdır. İnsanlarımızın yüreğinden yüzde yüz kopup gelen ruhsal ve evrensel bir sedası olup, romancılık sanatına gerçek hürriyetini kazandırmıştır.
Bu roman; güçlü bir rüzgâra kapılmış gibi, akşamları sedirin üzerine yan yana, gönül gönüle toplanan, kara gözleri çakmak çakmak yanan, yüzlerinde mutluluk okunan insanların romanıdır.
NAZIM TAŞTAN
Hava Kuvvetlerinden Emekli Asker
Şair,yazar,araştırmacı
YORUMLAR
NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs
Lise yıllarında okudum.
Yazınızı okuyunca hatırlaladım
Tekrar okumam gerektiğini hissettirdiniz.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla,
NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs
Ümmühan Yıldız
sizde Allaha emanet olunuz!
Saygılarımla