- 267 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
türkiyenin zor günleri
1-hürriyeti inkılabın bir gerçeği olarak gördüğünden inancından kuşku duymuştu çevresi.
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünü duyardı resmi dairelerde.
12 eylülün alışkanlığıydı her meydana atatürk heykeli dikmek.
sanatla ilişkimiz bu kadardı siyasetin sınırlarını çizdiği.
baskı ve şiddeti tek yaşam biçimine dönüştüren dünyada hürriyetinede el konulmuş gözüyle bakıyordu.
kuran hükümleri adaleti gerekli kılardı düşüncesine göre.
ancak islamın yorumlanması farklı görüşlerle mücessem kılıyordu davayı.
çağın müceddidi her meseleye vakıf bir kurtarıcıydı allahın gönderdiği nur cemaatine göre.
işte inancın pratikteki içtihatlarını açıklıyordu ilim ve fennin gerekli gördüğü şekilde.
aslında bu konulara vakıftı bu oluşumun dışında olmasına rağmen.
bu konuda haksızlığa uğradığında yanılgılarıyla yaşıyordu komplo ve tuzakların acısını.
cemaate bir ajan kazandırmanın usullerini biliyordu fikir erbabı.
özgür bir ülkede yaşamanın anlamı yoksa eğer insanoğlu aklını kullanmada bir beis görmemeliydi aslında.
müslimanın orjinalı müselman olmaktır islamlık için.
insanın hayatı hür iradesiyle yaşar olması kitaplardaki evrensel bilgidir.
hayatın her alanıyla ilgili çalışmalar varmı bunu gerekli kılacak.
yoksa kitaplardaki çıkarımlarla yetinmelerdemi özlenen gençlik için umutlanma.
itikat ibadet ahlak çerçevesini belirlerken günlük yaşamdaki durağanlık.
bir açıklama getirirken hikmetle yaklaşmalı her meseleye.
böyle öğretildi bize okullarda.
bir çok konuda yalnışlıklar varsada özümüzdeki asabiyete bağlı kalmışız daima.
vasıfsız olmanın kolaycılığını yaşamask istemez sanatın açıkladığı imgelemdeki mesajlar.
her şey anlamını yitiriyordu sığ bir düşüncenin açıkladığı dar kalıplara göre düşünmek zorunluluğunu insanda görürken hidayet bir taasubun parçası olma muhayyilesi için kültürden uzaklaşma.
insan için aslolan tabiatını açması değilmiydi kainata.
yoksa zoraki amellerin taşıdığı durakta yalnızca iki yüzlülük bulunurdu her zaman.
2-yeni asya yazarları neden tekrarlıyor aynı argümanları.
faruk çakır değilmiydi liyakat esasını vesayetin üstünde gören.
herkes bu ülkenin kalkınması için çalışsa keşke.
ali ferşadoğlu gazetenin yazarlarından risale-i nuru çağımızdaki kokuşmuşluğa panzehir kabul eden tutumuyla biliniyor.
geniş bir yazar kadrosu bulunan gazete içinde öykü ve şiirlere rastlamak mümkün.
sait nursi namaz kılmayı reddeden atatürke namaz kılmayan haindir demişti.
istikbale inandığından medresetüzzehrayı kurma idealinden vazgeçmedi hiç bir zaman.
ömrü sürgünlerde geçen bu alim için ne kadar hayıflanmak gereksede telif ettiği eserleri bir kuran mütefekkiri olmasından dolayı kıymet kazanmış davası.
kurtuluşu cemaatte görmesi o devrin bir dustürü kabul edilebilir.
artık laik eğitimde islam kültürünü kaynağından öğreniyor talebeler.
zalimler için yaşasın cehennem ama hürriyete iptila derecesinde bağlı kalınmalı öncelikle.
eski hal mühal dün olduğu gibi bugünde.
tarikat ve cemaatler örgütlülüğü ekonomide görüyor nur fabrikalarından alınan ilhamla.
çağın umutsuzluğunu aratıyor bu tür örgütlenme biçimleri.
fetönün ağzıyla konuşuyor diğer cemaatlerde.
vicdani kanaat hasıl olursa bu meseleler daha iyi anlaşılır.
3-devlet halka ucuz ürün temin etmekte kararlı olduğundan yüzlerce market açılacağını halka duyurdu.
bunların yeterli olmayacağı aşikar ekonominin dünyada aldığı yer itibariyle.
kamunun üretime katkıda bulunması beklenen etkiyi gösterir belki.
erdoğan halkın yoksulluğunu görmüyor parametrelerin gerekli gördüğü şekilde.
neden devletin ekonomiye müdahil olması merkez bankasıyla sınırlı kalsın.
endüstriyel üretim kazanç getirmez eğer devletin elindeyse.
bu kanaat karma ekonomiye bakışı menfi yönde etkilemiştir.
ancak halkın ucuz mal temin etmesi başka çıkar yol bırakmıyor.
ayrıca ağır sanayi bizi ayağa kaldıracak mefkürenin vazgeçilmezidir beklenen türkiye için.
teknolojik transfer savunma sanayiyle sınırlı kalmamalı güçlü türkiye idealine yaklaşmak adına.
üniversiteler arge çalışmasına yönelmeli bu gayeye ulaşmak için.
fahiş fiat köklü çözümlerle kalıcı sonuçlar verir.
liranın değer kaybı bizi güçsüz düşürüyor her geçen gün.
israf ve yolsuzluklar devlete olan güvene zarar verdiğinden anlaşılır bir şeydir halkın galeyana gelmesi.
ülke ekonomisi varlıkların güçlenmesine bağlı.
bunun için bilgi teknolojileri değer yaratmakta ölçüdür halkın refahı için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.