ÇAYLA SOHBETLER -II
Ne zaman çaydanlığı elime alsam birazdan bir sohbetin başlayacağı anlamına gelir çay için.
Hazırlanışı bir yana sohbet saati bile müsait olmalı. Öyle varlı vakitsiz sohbet edilmez çayla.
Kendine has şekilli bardağı masanın üzerine koyar koymaz başlar sohbet. Hele çayın ilk damlası çaydanlığı terk etmeye başlaması yok mu seyrine doyum olunmaz.
Nihayet kendine has kokusu ve rengiyle cam bardağın içindeki yerini alır. Lafa neresinden başlarsanız başlayın fark etmez bundan sonra.
Daha bir yudum bile almadan dışarıdan bir temaşa edilmeli, ilk yudumun burukluğu hayal edilmeli.
Çayın kendine has o burukluğu, çaya özellik veren bir tadır. İzahı yapılmaz. İnsanlar bir şekilde alışır onu içmeye. Başlangıçta zaruri bir ihtiyaç gibi dursa da zamanla işin rengi değişir.
Çay ile sohbette yazılmayan ve söylenmeyen birçok kelime gün yüzüne çıkar. Şayet onunla teke tek kalmışsanız daha çok dertleriniz dile gelir.
Çay bir yalnızlık yarenidir.
Yakınlarınızda kimseniz yoksa sizinle en iyi ve zararsız dostluk kurabilecek şey çaydır.
İnsan neşeliyken çayı dostlarla içer. Ancak bir derdi varsa işte o zaman çay, dert dinleyen sadık bir dost olur size.
Ağzı sıkıdır ha!
Hiç merak etmeyin. Siz ona anlattıklarınızı başkalarına anlatmamışsanız eğer, kesin dışarı çıkmaz. Söylediklerinizi bir yerlerden duyduysanız kabahati kendinizde arayın.
Bu arada çayla sohbetin bir zamanı olmalı. Olur, olmaz zamanlarda sohbet etmeye kalkışırsanız ağzınızdan çıkanı kulağınız duymaz. Onu da üzersiniz.
Sohbetin zamanı kadar konuşulacak konu da önemlidir. Öyle sıradan konular konuşulmaz çay ile. Aslına bakılırsa içinden çıkılmaz meseleler çayla sohbet için daha uygun olur. Sen söylersin o dinler. Bardağa çayı dökerken içini de dökersin ona.
Gerisi mi?
Orası belli değil işte…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.