YUSUF
YUSUF
Yusuf ufak tefek görüntüsüne rağmen konuşmalarını dinledikçe sizde; ‘’büyümüşte küçülmüş’’ gibi bir his uyandırır. Onun; hareketlerindeki sadelik, içtenlik, sizinle; sanki yıllardan beri tanışıklığınız varmış gibidir. Gördükleriniz ister istemez size; ’’zamane çocukları’’ ne olacak dedirtir...
Size öyle yeteneklerini sergiler ki; ilk gördüğünüzde daha bu çocuk çok küçük ama diye düşündüğünüze pişman olursunuz. Taklitleri esnasında yüzündeki mimikler sizi başka bir aleme taşır. On parmağında on marifet olan bu çocuk şimdiye kadar nasıl olur da okuma yazma öğrenememiştir. Bu durumu düşündükçe şaşar kalır neticeye de bir anlam veremezsiniz... Adeta sıradan, elinden hiçbir maharet gelmeyen veya bizim öyle zannettiğimiz çocukların çoktan okuma yazmayı sökmeleri sizi bu konuda bir kez daha derinden düşünmeye sevk eder.
Her çocuğun ayrı bir dünyasının olduğu gerçeği işte tam da burada karşınıza bir kalenin duvarı gibi çıkar. Ne o duvarı aşabilirsiniz, ne de o duvarı yıkabilirsiniz... Bu nasıl bir hal diye içten içe düşünür ve bunca eğitimcilik tecrübenize rağmen olup bitene dair çaresiz kalırsınız...
Annenin yüzünüze melül melül bakarken her defasında:
‘’Hocam Yusuf okur değil mi?’’ sorusu da ayrı bir sorun olarak çıkar karşınıza. Söyleyeceğiniz sözü, vereceğiniz cevabı bildiği halde sanki söylediğiniz her yeni sözde kendine bir kuvvet bulurcasına yineler durur bu sorularını. Bu soruları dinlemek can sıkmaz tabi bizim şahsımızda ama bu soruları sorarken bir annenin ne kadar da çok sıkıldığını, eziklik duyduğunu görmek; tam da asıl sorun buradadır zannımca...
‘’Anadolu kadını; ne zaman çekinmeden, korkmadan, eziklik duymadan karşısındaki ile rahatça konuşabilecek?’’ diye düşünüyor insan ister istemez... Hatta bu durum ne zamana kadar önemli bir sorun olmaya devam edecek? Her yıl 8 Martta kutladığımız Dünya Emekçi Kadınlar Günü diğer ‘’kadın’’ sorunlarını çözmenin yanında bu sorunları da çözmeye hizmet edebilecek mi? Yaşayıp göreceğiz elbette... Sanırım bu sonunun kaynağında ‘’yüz yıllarca kadına şiddet, kadını ikinci sınıf görme, hatta yok sayma uygulamaları mı yatmaktadır?’’ Yoksa biz aydınların okuyamadığı, göremediği, bilmediği bir realite mi var? diye bir soru yöneltmek istiyorum değerli okurlarıma...
Sağlıcakla kalın...
Salih KOÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.