- 351 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SILAYI RAHİM
Bayramlar insani incelikleri ön plana çıkaran, bu inceliklerin canlanmasını, hayata geçirilmesini sağlayan önemli dini ritüellerden oluşmakta. Bayramlarda insanlar daha nazik daha müşfik daha hayırsever daha hoş görülü davranışlarını ortaya çıkarmakta; kıskançlık, nobran davranışlarının ise bir süreliğine üstünü örterek küllemeye çalışmaktadır. Bayramlarda dini ritüellerden biri de sılayı rahimdir. Uzaklarda olanlar bir şekilde bayramları bahane ederek uzun süre göremediği anne babasını ve doğduğu ama doymadığı topraklarını görmeye gitmekte. Yaşadığımız, emeğimizin karşılığında doyduğumuz toraklarımıza her zaman minnet duymakla birlikte insan doğduğu toprakları da unutamıyor. Hele hele anne- babanız yaşıyorsa bayramlarda sılayı rahim daha mübarek bir değer kazanıyor. Bu bayramda sılayı rahim yani doğduğum ama iş gereği terk ettiğim topraklarımı, akrabalarımı görmek bana da nasip oldu.
Konuşmak için telefon açtığımda soruyordum, havalar nasıl gidiyor diye? Ülkemizin birçok yerinde mevsimsel yağışlar yağıyordu bundan köyümüzün de nasiplendiğini düşünüyordum ama konuşmalardan yanıldığımı anlıyordum. Köyde yeterince yağmurun yağmadığını buna bağlı olarak da hayvanat ve nebatat ürünlerinin verimli olmadığı söyleniyordu. Hatta şu bile söyleniyordu, yağmurun yağması için bulutlar oluşuyor, yer gök kararıyor, aha şimdi yağacak dediğimiz anda bilinmeyen bir güç gelip bulutları köyün üzerinden alıp götürüyor sanki gizli bir çekim kuvveti var, yağmurun yağmasını engelleyen.
Bundan birkaç yıl önce köye gitmiş bir hafta kalmıştım, o zaman sürekli yağmur yağmış adeta yağmurdan bunalmıştık. Bu sene yağmurun olmamasına şaşırmış, kendimce bir takım nedenler bulmaya çalışmıştım.
Yola çıkmadan önce bir plan yaptık, yorulduğumuzda yeterince mola verecek, gezilmesi gereken yerleri gezdikten sonra köyümüze gidecektik, öyle de yaptık. Yola çıktığımızın 24. Saatinin sonunda hedefimize varabildik. Takdiri ilahi bu olacak ki köyümüze günlerce yağmayan yağmur, köye yaklaştığımız anda kovadan boşalırcasına yağmaya başladı. Bulutlar sevinç çığlıkları atar gibi bizi karşıladı. Yağmur o kadar şiddetliydi ki arabadan inip evin içine girmemize izin vermiyordu. Yağmurun şiddetine karşılık bir direnç göstermedik. Bu işte de bir hayır vardır diyerek direksiyonun başında bulunan oğluma aracın direksiyonunu doğru mezarlığa kırmasını söyledim. Yağmur altında geçmişlerimizin ruhuna dualarımızı ettik, bu arada yağmurun şiddeti yavaş yavaş geçti ve yağmur dindi. Duamızdan sonra evin yolunu tuttuk, yaşını başını almış hasretle bekleyen annem bizleri avluda karşıladı. Ellerini semaya açtı, sizi getiren yollara kurban olayım dedi ve ağzından dualar gökyüzüne doğru akmaya başladı. Annemin dua seremonisi içinde doya doya birbirimize sarıldık yılların biriktirdiği hasretimizi gidermeye çalıştık.
Köyde yaşam biçimlerini yeniden gözlemlemeye başladım, yıllar öncesine göre insanların yaşamlarında ki değişme bizzat şahit oldum ve bu değişim beni ziyadesi ile memnun etti. Daha önce ki gidişimde yollar çamurlu ve bozuktu, evler soba ile ısınıyor, sular köy çeşmesinden temin ediliyordu. Bu bayramda gördüğüm manzara çok farklıydı tabiri caizse köy yaşamı şehir yaşamına denk olmaya başlamıştı. Yollar köyün kenarına kadar asfalt ile kaplanmış, köyün sokakları parke taşlarla döşenmiş, evlerin çatısına güneş enerji sistemi kurularak sıcak su temin edilmeye başlamış, her evin mutfağına ve tuvaletine kadar ücretsiz olarak kaynağından sular getirilmiş, evlerin ısınmasında kalorifer sistemi kullanılmaya başlamıştı. Bütün bunlarla birlikte yaşadığımız şehirde internet bağlantı sıkıntısı yaşanırken köyde ki her evde internet bağlantısı vardı.
Köyde yaşamını sürdüren çocuklar ile şehirde yaşayan çocukların yaşamlarını da karşılaştırma fırsatım oldu. İlk yıllarda köy çocuklarının yaşam standartlarının şehir çocuklarına göre daha iyi olduğunu söylemenin yanlış bir değerlendirme olmayacağını söylemek istiyorum. Şehirde yaşayan çocuklar hayvanların seslerini müzikli aletlerden, hangi hayvanın neye benzediğini resimlerden öğrenirken köy çocukları hayvanlarla iç içe yaşamakta. Yine sebze ve meyve bakımından da köy çocuklarının daha avantajlı olduğunu söylemek istiyorum. Köy çocukları hangi bitkinin, hangi meyvenin, hangi sebzenin nasıl yetiştiğini bizzat gözlemleyerek öğrenirken, şehirde yaşayan çocuklar yine bunları ancak resimlerden öğrenebilmekte. Köy çocukları köy sokaklarında, harman yerlerinde özgürce gezerken, köyün kenarından akan nehirde korkusuzca yüzerken şehirde yaşayan çocuklar ancak ve ancak korunaklı balkonlarda, korunaklı çocuk parklarında gezebilmekte ve korunaklı yüzme havuzlarında yüzebilmektedir.
Bu gelişmeler bize şunu öğretiyor, köyde ki gelişmeler artık şehir ile rekabet edecek pozisyona gelmiş. Köylerde yaşayan insanların yaşamlarına devam etmelerini sağlamak için devlet çeşitli teşvik unsurlarını geliştirmeli ve şehirlere göçü durdurabilmelidir. O zaman şehirler belki daha yaşanabilir bir yer haline gelebilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.