- 416 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Edebiyatımızda İlk 1 Mayıs Şiiri
Hakan Yozcu
Hakikat Gazetesi
Lefkoşa KKTC
EDEBİYATIMIZDA İLK 1 MAYIS ŞİİRİ
1 Mayıs Dünyanın her yerinde İşçi ve Emekçi Bayramı olarak kutlanıyor. 1856 yılında Avusturya’nın Melbourne şehrinde taş ve inşaat işçilerinin günde 8 saatlik çalışma hakkı için yaptıkları yürüyüş ilk 1 Mayıs eylemi olarak biliniyor.
Parlamentoya kadar yapılan yürüyüşler her yıl tekrarlanınca, bu, dünyada büyük ilgi gördü. Hak arama ve kutlama alanında yaygınlaştı. 1886’da 1 Mayıs günü Şikago’da eylem yapan işçilerle polis arasında ortaya çıkan çatışma 1 Mayısa farklı bir boyut kazandırdı. Aynı saatte Louisvill’de 6 binden fazla kişinin siyahlarla beyazların birlikte yürümesi bu güne başka bir anlam kazandırıyor. Bundan sonra 1 Mayıslar hak aramanın simgesi haline geliyor.
Daha sonraki yıllarda 1 Mayıs işçilerin bayramı olarak kabul ediliyor ve işçilerin hakları için mücadele ediliyor. Mücadele uzun yıllar devam ederek 1 Mayıs her yerde bayram olarak kabul ediliyor.
Tabii bundan sonra 1 Mayıslar Dünya Edebiyatının da ilgi noktası haline geliyor. Bu tarihle ilgili şiirler, makaleler, romanlar yazılıyor ve filmler çekiliyor.
Tabii Türk Edebiyatı da bu konudan geri kalamazdı. Edebiyatımızda 1 Mayısla ilgili birçok yazılar şiirler ve benzeri ürünler kaleme alındı.
Türk Edebiyatında 1 Mayısla ilgili ilk şiir ne zaman yazıldı ve nerede yayınlandı? İşte bu soruyu araştıran edebiyatçımız da Prof Dr Ali İhsan Kolcu oldu.
Prof Dr Ali İhsan Kolcu, Atatürk Üniversitesi’nden aynı zamanda benim okul arkadaşım oluyor. Ben kendisini 1984 yılında Atatürk Eniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kayıt yaptırdığımda tanımıştım.
Türkoloji Bölümü olarak adlandırılan bölümümüzün tanınan ve sevilen öğrencilerinden biriydi. İri bir yapıya sahip olduğundan ona hep “Dayı” derdik. Herkese karşı saygılıydı. Hoşgörülü, anlayışlı, efendi bir kişiliği vardı. O nedenle tüm Türkolojinin dayısı idi. Onu herkes sever ve sayardı. Aynı zamanda futbol da oynardı. Türkoloji Futbol Turnuvalarının vazgeçilmez stoperi idi. Deyim yerinde ise “Adam geçer, top geçmezdi.” Sorumlu olduğu her şeyi en iyi şekilde yapardı. Tabii bütün bunların yanında onu şair yönüyle de tanıdık.
Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümümüzün düzenlediği şiir yazma yarışmasında yazdığı “Eski Şarkılar” isimli şiirle birincilik ödülü almıştı. Şiire olan ilgisi ve sevgisi lise dönemlerine dayanıyordu. Yazdığı şiirlerle takdir topluyor ve bu alanda iddialı olduğunu daha o zamanlarda gösteriyordu.
Her zaman zevkle okuduğum “Eski Şarkılar” isimli şiirini sizlerle de paylaşmak istedim:
“Eski Şarkılar
o şarkılar ki şehnâz güler
sabâ ağlardı
şehrâyin bahçelerde güllerle beraber
o şarkılar ki rüzgârları hicrân getirir
üşür sarmaşıkları bağdadî cumbaların
ve uçuşur ebrûli şallarıyla kızlar
hüzzam eteklere kapanır
ağlar... ağlardı.
o şarkılar ki telâşlı şehzâdeler büyütür
ıtırlar, leylâklar ve güller
dersaadet’te akşam suları
geçer nev’eser zamanı melûl, melûl
ve şehzâdeler ayışığında
ağlar... ağlardı.
o şarkılar ki ney perçemleriyle gelir
üflenir selim’in nefesinden
bir saltanat yorgunluğu
ney susar, şarkı biter,
selim sabahlara kadar
ağlar... ağlardı.
o şarkılar ki nedim’i kandilleriyle söyletir
billûr gecelerde mahzun lâleler
mey, kadeh ve sâkî tamamlar efkârı
ey mutrib sen çal!
zaman kâh bir saltanattır, kâh bir pişmanlık
ve nedim geceler boyu
ağlar... ağlardı.
ah! nerde erguvânî geceleri o saltanatın
hangi perçemde gizlenir o sır?
gazeller, gazelhanlar, sazendeler çekilir
o şarkılar ki sessizliği kuşanır
ağlar... ağlardı.
sussun şimdi bütün çengiler
geçmiş ve gelecek zamanlar sussun
sussun ve dinlesin o terâneyi
dökülür macerâmız sonsuz nağmelerden
o şarkılar ki macerâmızı söyler
ağlar... ağlardı.
o şarkılar ki şehnâz güler
sabâ ağlardı
şehrâyin bahçelerde güllerle beraber
o şarkılar ki rüzgârları hicrân getirir
bütün zamanların yorgun âşıklarına
ve şâirler mısralar düşürür gözyaşlarından
o şarkılarda
ağlar... ağlardı. “
Şiire sevdalı olan Ali İhsan Kolcu hocamızın şiir alanındaki araştırmaları da günümüze kadar devam etmiştir. Bu gün de devam ediyor. Hocamız, yaptığı çalışmalarda Türk Edebiyatında ilk 1 Mayıs Şiirinin kim tarafından yazıldığını ve nerede, ne zaman yayınlandığını ortaya çıkarmıştır.
Prof Dr Ali İhsan Kolcu’nun verdiği bilgiye göre edebiyatımızda ilk 1 Mayıs şiiri, “Yaşar Nezihe Bükülmez” tarafından yazılmış.
Prof Ali İhsan Kolcu, sosyal medyada kendi hesabında konuyla ilgili şöyle diyor:
“Istıraplı bir hayat süren şairenin sosyalizmle uzaktan yakından bir ilgisi yoktu. Fakat hayatını terzilik, dikiş-nakışla yani emeği ile kazanması onu sosyalizmin söylemlerine yaklaştırmıştır. Bundan öte bu düşünceyle ilgisi yoktur. Fakat yine de ilk 1 Mayıs şiirini yazmak ona nasip olmuştur. Dönemin sosyalist dergilerinden biri olan Aydınlık’ta yayımlanan bu şiir, devrimci bir söylemden çok emek-sömürü bağlamında kurgulanmış bir metindir.”
Şaire şiirinde işçilere şu öğüdü veriyor:
"Zenginlere pay verme; yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün."
Şiir, “1 Mayıs İçin” başlığı ile ilk kez Aydınlık Gazetesinde, Haziran 1923’de yayınlanmış. Edebiyata meraklı olan okuyucularımız için şiirin tamamını aşağıya alıyoruz.
Bu yazıyı yayınlamamız için izin veren Saygıdeğer Dostum Prof Dr Ali İhsan Kolcu’ya da sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz…
1 MAYIS İÇİN
Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yinle edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor; işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme; yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi…
Mayıs birde! Bu birleşme gününde
Bî-şüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin…
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan ve şeref say…
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
***
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet!
Sen olmasan etmezdi teâli medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.
Yaşar Nezihe
(Aydınlık, nr. 15, Mayıs 1339 Haziran 1923)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.