- 335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Lisan-ı Hâl
"Lisan-ı hâl" hem birey hem de toplum için önem arz eder.
Lisan-ı hâl; (Hâl dili) sözlükte bir şeyin görünüşü ile bir mânâ ifade etmesi ya da hal ve davranış dili olarak geçmektedir. Beden ve konuşma dili olarakta belirtilmektedir.
Kelimeler sihir gibidir aslında değerli dostlar, bu sebepten ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimizdir esastır. Hani hep derler ya beden diliyle konuşalım çocuklarımıza, suçlayıcı tavırlar sergilemeyelim, onunla bedenimiz aynı hizada olsun, göz teması kuralım vb. Bu liste uzayıp gidebilir. Büyüklerimiz bugünkü moda sözleri işte bu cümlede özetlemiş "lisanı halinizi düzeltin sözlerinizden önce" diyerek. Süslü cümleleri samimiyetsiz anlatımlarla karşınızdakine benimsetemediğiniz gibi kaba saba davranışlarla üst perdeden konuşarakta karşınızdakinde bir etki bırakamazsınız. O anı kurtarırsınız belki kendinizce fakat kalıcılığı da etkisi de çabuk söner. Kısacası çocuklarımıza ve yeni yetişen nesillere "rol model" olmak en güzidir. Çok fazla konuşmak ya da nasihat etmek yerine rol model olmalıyız.
Saygılı olmayı, insana değer vermeyi eziklik olarak gören; külhanbeyliği kabalığı artistlik zanneden günümüz insanı acilen bu sözü hayat felsefesi haline getirmelidir. Aksi halde öğretmenine saygısızlaşan öğrenci, anne babasını tanımayan evlat, seçmenini aşağılayan siyasetçi, halkı ezen bürokrat, sevgi ve saygıdan bi haber eşler, boşanma sonunda perişan aile tabloları bütün bu ve benzeri sebeplerden dolayı cinnet geçiren bir toplum olarak yok olup gideriz maazallah.
Yunus Emreler, Mevlanalar, Hacı Bektaş Veliler, Pir Sultanlar ve Aşık Veyseller yetiştirmiş, onlardan yüzyıllar boyu beslenmiş olan insanlarımızın bugün bunu hak etmediğini belirtmek isterim. Sözü güzel, özü güzel, davranışı güzel, bakışı güzel; elinden, dilinden güvende olunan lisanı hali de güzel toplum olma yolunda ilerlememizi temenni ediyorum.
Beden dili çok güçlü bir araçtır. Konuşmadan önce beden dilimiz vardı ve görünüşe göre, bir konuşmada anladığınız şeylerin% 80’i kelimelerden değil, vücuttan okunur. (Deborah Bull)
Beden dili kelimelerden daha güçlüdür. ( Ricky Gervais)
Benliğimizin yüzümüzdeki izlerden belli olması, bizi ele veren en zayıf tarafımızdır, çünkü yüzümüz gözetilir ve onun ifadesine sözlerimizden çok daha fazla inanılır. (Francis Bacon)
Bir insanın hareketleri, sözlerinden daha yüksek sesle konuşur. (Dale Carnegie)
Bizim Yörüklerde yaşanan ve "lisan-ı hâl’i" çok güzel anlatan bir kıssa ile sözü noktalayalım isterim.
Bizim Toroslarda bir köyde yaşayan ve kendi geçimiyle ilgilenen bir garip insanın; kendine yetecek kadar bağı-bahçesi ve koyunu, keçisi ve ineği varmış.
Yazdan bu hayvanların yiyeceğini depolar kışın şaşkın olmazmış.
O yıl kışın ortasında hayvanların yiyeceği yem ve saman kalmamış.
Eşi bakmış ki olacağı yok. Kocasına gitte falan ağadan emanet bir saman iste gel demiş.
Adam saman koyacağı hararı* ve kendiri alarak gideceği komşunun yanına varmış. Selam verdikten sonra hal hatır sormuşlar.
Ağa, sormuş; - komşu bir hizmetin var mı? Diye. Gariban diyemememiş. Biraz daha sohbet ettikten sonra Ağa yine sormuş, gariban yine diyemememiş.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Ağa yine sormuş, gariban yine söyleyememiş.
Bu kez Ağa’nın eşi devreye girmiş;
" -Hararı var kendiri var belli ki samana gelmiş" diye.
Evet değerli dostlar; lisan-ı hâl ya da halden anlamak böyle güzel işte...
*Harar: Büyük çuval demektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.