- 359 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
-KUTLARKEN DÜŞÜNMEK DÜŞÜNÜRKEN KUTLAMAK-(2)
Modern edebiyatımızda “Cımbızlı Şiir” meşhurdur. “Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!” der hani şair. Yanılgılı ve yanıltıcı bulurum kendi hesabıma. Belirli bir gerçeklik payı tanımakla beraber hiç şüphesiz. Kadın varlığının yaşamı günübirlik karşıladığı, süs püs saç baş odaklı hareket ettiği hallere vurgu yapmaksa elbette. Ne ki bunu genel geçer, değişmez, aşılamaz bir doğrultu olarak karşılamaksa hakkaniyetli bulmam da. Artı ağırlıklı bir gerçeklik teşkil ediyorsa eğer, neden? Muhakkak bir tabiat, fıtrat hadisesi mi, toplumsallığın, tarihselliğin yüklemesi de var mı söz gelimi?
Ya da şöyle alalım: Muhtelif alanlarda başarılı olmuş, toplumun önüne çıkmış kadınlar bizde yahut dünyada çirkin değilse bile fazla fiziki albenisi olmayanlar mı, güzelliğinin baştan çıkarıcılığını aşmış kadınlar da yok mu? Kişisel gözlemim zeki, yetenekli, mesleki başarıyı yakalamış nice kadın güzel ve alımlı da. Yönlenme ve yönlendirmeyle, iç motivasyonla da alakalı demek ki. İrade gücünün test sürüşü bir tür.
Burada kadın varlığının şunu kabul etmesi gerek bence. Modern çağın aldatıcı bir yüzü var. Mankenlik, modellik, vs. meslekler kadını fizik üzerinden meta kılmakta ve pazarlamakta. Her ne kadar kağıt bebekler dünyasında da kendisini farklı biçimde yansıtan, geliştiren, eğitimli, meslekli, birkaç dil bilenler karşımıza çıksa da münferit hallerdir bunlar. Hani derim ki, güzellik kraliçeliği ile başlayıp orada kalmayan, aşmış kişilikler. Halbuki kim var diye sorduğumda, hemen hiç kimse demek durumundayım. Ya nezaketle “istisnalar kaideyi bozmaz” demeliyim. Ya da kabalaşmak pahasına kapitalist propagandanın düşünme/düşünce kalıplarını biçimlendirmesi derim. Öyle ya giyim, moda gibi sektörlere tanıtıcı elemanlar lazım son tahlilde. Bu da ister istemez güzelliğini kültürüyle birleştirmek sloganına göre zihinleri dizayn etmeyi gerektirmez mi?
Bu çerçeveden aldığımda da yapma genç kızım, kapılma bu rüzgâra demekten gayrı yol yok bana. Ciddi, tutarlı çabalarla doktor, mühendis, avukat, bilgisayar programcısı, matematikçi, felsefeci, öğretmen, bilim insanı, vs. olacaksın sen. Fiziki güzelliğinle ne başla ne noktayı koy. Ucuza kaçma, kolaycı olma hiçbir vakit. Fiziğin konuşturulmasını meşru kılabilecek tek meslek alanı vardır belki de. İstihbarat, casusluk, ajanlık alemi hani. Mata Hari olanları, olacakları anlarım da, o da benim burada söz sarf etme maksadımın dışında kalır açıkçası.
Köyünden kasabasından kaçıp ya da yollara düşüp oyuncu, şarkıcı, aktris olmak isteyen genç kızlar dünyanın dört bir yanında vardır. Yönetmenlerin zorbalığından yakınan, hayatının bir döneminde bu tezgahtan geçtiğinden ama sesini çıkaramadığından yakınan ünlülerde. Yönetmenlik çift taraflı bir dünya desem mübalağa mı acaba? Kimi sanat dallarında entelektüel bir duruşu yansıtan bir mesleki formasyonun mümessili olmakla beraber sosyopatlığa kapı aralayan bir alem olmasın sakın? Valla bunu ben demiyorum. Kimi güzelliği ile de ün yapmış sinema yıldızları demekteler.
Kadın dünyaca ünlü seksolog, psikolog, vs. Yaşam öyküsüne göz gezdiriyorsunuz, hayatının erken evrelerinde modellikten, mankenlikten, çıplak pozlar vermekten de geri kalmıyor. Bir yönüyle de tanınmış bir feminist. Böylesi bir biyografi notu yaşam boyu aşağı çeker kişiyi demek bilmem ki mübalağa mıdır? Yanlış anlaşılmasın feminist bir ideolog olmakla Playboy’da kapak kızı olmanın hiçbir bağlantısı yok nazarımda derim de, vallaa! İyi bari dersiniz şimdi, o da ayrı bir boyut.
Cinsellik araştırmaları nedeniyle aynı medyatik sistem yıllarca aşağılıyor yazarı, sonunda tabiiyet değiştirmek durumunda kalıyor. Aynı sistem işine geldi mi baş tacı yapar da, işine gelmedi mi yerden yere de vurabilir. Yoksa bunlar istisnai haller midir? Aman canım kaç kişi vardır ki, dünya yuvarlağında öyle? Hiçbir haksızlık görmüyorum, o yolun yolcusudur çoğu onların ön yargısı ne yapışkanlıdır, ah ne yapışır vıcık vıcık eder söylemi. Ciddi bir cinsellik araştırmacısı pornograf olarak tanımlanmanın ötesine geçmekte oldukça zorlanır. Şimdi neden soyunmuyorsunuz, o zaman neden soyundunuz peki gibi bir sarmal epey ayak bağı olacaktır maalesef.
Yine sesleniyorum: Aman feministler çok güzel bir fiziğiniz olsa dahi kapitalist sistemin ağına düşüp de dünya görüşünüzün genel toplumsallıkta klasik eleştirilme biçimlerine davetiye çıkartmayın. Ünlü bir yabancı aktris zamanında şöyle diyordu: “zekanız ve vajinanız varsa her şeyi yapabilirsiniz” İşte tehlike burada, bu iki kavramın yan yana gelmesi var ya, ne feminizm bırakır ortada, ne mesleki başarı, ataerkilliğin koyu karanlık dünyası her şeyi bitirir, tozunu bırakmaz ortada.
Hadi bu tatsız konuyu geçelim, değil mi? Hayır, nereden buldum bu mevzuyu hayret. Hangi ara, nasıl zuhur etti zihnimde? Şaka şaka bunlarda lazım da, temelli lazımlık halini de almamalı değil mi? Hay Allah,, değil mi sözcüğünü art arda iki defa kullandım, kör şeytan yaa!
-DEVAM EDECEK-
-LT-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.