- 246 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kur'andaki İslam Açısından Kurban Bayramı ve Kurban
İslam dininde kurban bayramı diye bir bayram yoktur. Delilleriyle bakalım.
‘Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin.’ (Bakara Suresi 128. Ayet)
1-) Kur’an’daki İslâm’a göre; bir ibadetin ibadet olarak kabul edilebilmesi için Kur’an’da muhkem (sağlamlaştırılmış, sağlam, sabit ) ayetle tanımının yapılması;
2-) Tanımı yapılan ibadetin nasıl uygulanacağının yine Kur’an’da; açık, anlaşılır yani muhkem ayetle tarif edilmesi gerekir.
Gelenekçilerin, hadisleri temel alarak ibadet olarak kabul ettikleri dinî uygulamaların Kur’an açısından hükmü yoktur; çünkü, Hz. Peygamberin, Kur’an’da bildirildiği gibi din adına hüküm koyma yetkisi yoktu.
“(Ey Peygamber) De ki: “Ben, buna karşı sizden bir ücret istemiyorum ve (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim.” (Sad 86)
Allah’ın resulü de bütün insanlar gibi Kur’an’daki dinî hükümleri yaşamakla sorumluydu.
“Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdârdır.” (Ahzab 2)
Allah, Hz. Peygambere sadece vahye uymasını emretti. Dolayısıyla gelenekçilerin hadis külliyatlarındaki ve mezhep içtihatlarındaki fıkhî hükümlerin her hangi bir bağlayıcılığı yok.
“Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam” (Enam Suresi 50)
Kurban bayramı ve ramazan bayramı Kur’an’da geçmiyor. Kurban bayramı, Kur’an’da yoksa olmayan bir bayramda nasıl kurban kesilmesi farz olabilir ki?
Arapçada, “kurban” kavramı yakınlık, yaklaşmak anlamına geliyor ve Allah’ın bizden razı olması, O’na yaklaşmak kastıyla yapılan her türlü amelî kapsıyor. Fakat, gelenekçiler kurban kavramını, uydurma hadisler ışığında değerlendirdikleri için belli bir vakitte, belirli cins ve nitelikteki hayvanı kesme olarak tanımlıyorlar.
“Şüphesiz, biz sana Kevser’i verdik. Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.” (Kevser Suresi )
“İnnâ a’taynâke-lkevśer(a). Fesalli lirabbike venhar. İnne şâni-eke huve-l-ebter(u).” (Kevser Suresi Türkçe Trans cript )
1-) ‘’Dil bilimcilerin çoğuna göre salât; dua, tebrik, destek, korumak ve yüceltmek anlamlarındadır.’’ [Ragıb: Müfredat, s-l-y, s: 598]
Gelenekçiler salât kelimesi geçen bütün ayetleri namaz olarak çeviriyorlar. Oysa namaz kelimesi Arapça değil, Farsça bir kelime. Salât kelimesinin sözlükte 18 değişik anlamı var ve Kur’an’da birçok anlamda kullanılıyor. Salât kelimesinin ayette hangi bağlamda kullanıldığı önemli. Örnek:
“Şüphesiz Allah ve onun melekleri nebi’ye salât eder. Ey iman edenler! (Siz de) Ona salât edin ve içtenlikle selam verin.” (Ahzab Suresi 56)
Allah’ı tenzih ederiz. Allah namaz kılar mı? Allah, peygamberine salâvat getirerek (salâvat duadır ) hâşâ Kendi Kendine dua eder mi? Ama ayette Allah’ın, resulüne salât ettiği bildiriliyor.
Bu ne demek?
Allah ve melekleri, resule yardım eder/ destek olur; siz de resule destek olun demek.
Gelenekçi müfessirler, fıkıhçılar salât kelimesini hadis bilgileri ışığında tevil ve tefsir ederek çelişkiye düştüklerinin, ayetleri bağlamından kopararak tamamıyla yanlış hüküm verdiklerinin farkında değiller.
Fesalli
Kevser Suresinde Allah, resulüne dua etmesini, Allah’ın dininin destekçisi olmasını, dua etmesini, Allah’ı ve İslâm’ı yüceltmesini, İslâm’ın hükümlerini korumasını emrediyor.
Venhar, bir emir kipi. Resule bir emir var. Aslında , resulün şahsında bütün iman edenler de emir var.
Ne bu emir, kurban kesmek mi?
Gelenekçiler venhar kelimesini ayetin bağlamından koparıp semantiğini ( anlamını ) değiştiriyorlar ve kelimenin uzak anlamını alarak kurban kesme emri olarak çeviriyorlar. Hâlbuki bu da salât kelimesini anlamlandırırken yaptıkları hatanın benzeri.
Sözcük mastar olarak kullanıldığında “göğüslemek, göğüs göğse gelmek” demek. Sözcüğün asıl ve en fazla kullanılan anlamı zaten bu anlamdır. Ayetin bu bölümüne anlamı bu şekilde verdiğinizde surenin, yani yazılı metnin bütünlüğünü de bozmamış oluyorsunuz. Çünkü, Hz. Muhammed’in soyunun kesik olduğu ilan ediliyor. Allah da, elçisinin rahat olmasını istiyor ve asıl soyu kesik olanların kendisine muhalif olanların olduğunu bildiriyor.
Allah, Kevser suresinde elçisine nimet verdiğini, buna karşılık olarak kendisinin de İslâm’ı tebliğ etmeye, Kendisine kulluk etmeye devam etmesini ve müşriklerin iftiralarına göğüs germesini, onların sözlü saldırılarını önemsememesi gerektiğini bildiriyor.
Allah’ın, peygamberimizden istediği, hakkında çıkarılan söylentileri, kendisine yapılan kötü davranışları, düşmanlıkları, hileleri ve tuzakları arkaya atması, dikkate almaması, boş vermesidir. Surenin hayvan kesme emriyle bir ilgisi yok.
Kevser Sûresi’nin anlamı:
” Şüphesiz Biz sana bolca nimet verdik. Öyleyse Rabbin için salât et ( İslam’a destek ol; İslam’ı tebliğ et, dua et…) ve karşılaşacağın zorlukları göğüsle! Şüphesiz seni horlayan, soyu kesik olanın ta kendisidir!”
Kurban, yani hayvan kesmek sadece hacca gidenlerin yapması gereken bir ibadet. Bakara 196, Maide 97, Hac Suresi 28. ayetleri kurbanın hacda kesilmesi gerektiğini açılıyor.
Sonuç olarak bir kurban bayramı ve kurban kesme ibadeti yok. Şafi mezhebine göre kurban kesmek sünnettir. Yani, gelenekçi bir mezhebin kurucusu dahi Kur’an’da kurban kesmenin farz olduğuna dair delil , muhkem ayet , açık emir bulamamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.