- 11372 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
Alt tarafı bir elma
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"ben seni de sevmedim adem / alt tarafı bir elma yedik beraber...’’(*Sezen Aksu..)
Bu kadın beni öldürecek! O çok övündüğüm, sevdiğim pabucu tersten giydirme işimi elimden alıyor, almakla da kalmıyor, birde benden iyi yapıyor. Kadın işte! Olamadığım kadar dişi...
İlk okuduğumda, helal be kızım yürü! Kim tutabildi ki seni, ben durayım önünde dedim. Dedim de evimin yolunu açtım ona. Buyur ettim sıcağıma. Açtım fırınımı, koydum lafı tepsiye başladım pişirmeye. ‘’Hamsi koydum tavaya, başladı oynamaya’’ türküsü kanımda, çevirdim ara ara, arada fındık dallarıyla.
Lafa bak lafa...
’Alt tarafı bir elma..’’ o da kurtlu sanırım. Yoksa yedirir mi hiç elmasını?
İyi, yiyelim bakalım. Yedik görünelim, yedirelim.
Diş izi olan elmadan, yarısı kalmış kurdu tereyağından, ademin kılı gibi çekip tüküren, sonra protein almak iyidir deyip, kalan yarım kurdu da istemediği halde Adem’e tatlı sert tavrıyla elma gibi yedirten, üstüne şifa olsun diyen, elinde kalan elmanın sapına bakıp, olur böyle vakalar diye gülümseyip, ‘’ya ben seni sevmiyorum ki zaten’’ lafını yılışan Adem’in suratına şamar gibi yapıştıran; kadın işte... kadın! adı üstünde. Sezen Aksu...laf mı yeter anlatmaya, gönül mü yeter anlamaya...
Kadın gibi davranma sanatı derler buna. Kadın demek şeytan demek. Ben demek!Kadın demek Sezen Aksu demek şu an için bana. Kadın demek özel demek, ilk demek. İlk kadın ise Havva demek. Havva demek Adem’in eşi demek. Adem yaratılan ilk insan, Tanrının yaratırken nefesini üflediği en değerli, meleklerinden dahi üstün ırkın atası. İnsan! Asla yaratık değil! Nura bulanmış, rahmete değer görülen, tene büründürülmüş ruh.
"ben seni de sevmedim adem / alt tarafı bir elma yedik beraber...’’
Alt tarafı bir elma, üst tarafı ise sorma. Yerinde yeller esiyor.
Elma, Adem ile Havva.. Ayrılmaz üçlüler. Hatta birde şeytan var. Oldu mu size dört şövalye.
İlk yaşam diye dillere pelesenk olmuş bu dört kafadarı, anlatmaya, anlamaya doyamamışız. Birbirleri ile olan ilişkileri, ilişikleri, hal ve tavırları hatta şekilleri ile, şu ensest ilişkiler sonucu türeyen özürlü beyinlere sahip bizlerin hiç sonu gelmeyecek merakına ve irdeleyip söylenmesine duçar olmuşlar.
Yayınlandığı ilk günden beri Tanrımın bestseller olmuş ve hala çevirisi üzerinde uğraşılan dört kitabında, karanlık ayrıntılarla anlatılması üzerine dikkatimizi daha da çok çekmişler. Bir elmanın paylaşımıyla diye başlayan dünya hayatlarının ardında sürekli başka sebepler aramamızla da kıskançlığımızı kazanmışlar. Dört kitapta dört kafadarın karşılaşmaları konu başlığı olarak önsöz bölümüne bile giriş yapmış. Yani; ilk olmaları yetmiyor gibi birde sürekli başroldeler..
Şeytanın Tanrı’ya başkaldırışı, kıskançlığı ve sonunda cennetten, rahmetten ve lütuflardan men edilişinin sebebi; insan! Bu sebep ki; ödetmeye yemin etmiş kalkan bir yumruğun içinden dökülen nefretin ilk tohumu ile hırsı sonucu akan şeytanın gözyaşıyla ayaklarının tepindiği o cennetin verimli toprağında ki buluşma anı, beklenen intikam zamanı, filizlenen, sonrası ağaç, gizli adı ise aşk olan meyva. Muhteşem üçlü mü desek buna? Bunca sahiplendiğimize göre saydığımız bu vasıfları. ‘’nefret’’, ‘’hırs’’, ‘’intikam’’ aşkın arka madalyonu, ya da o en sert çizgisinin aşımı. Aynen zekanın ilk meyvelerinin kristal pırıltısı, dizginlemeyip, bilinçsiz bırakıldığı zaman aştığı duvarlarında deliliğin başlaması gibi.
Toprakla bütünleşen tohum yani aşkın, beslenmesi sonucu filizlenmesi, büyümesi, meyve vermesi . O meyve ki; tekrardan doğum müjdecisi çekirdeklerin etli kısmın en ortasında saklandığı, tatlı,ekşi damakta lezzet bırakan, kokulu, besleyen, faydalı, bin türlü derde deva ve günahla bütünleşen, betimlenen, başlangıcı sayılan, sevgili günah keçimiz; elma.
Bir elma ki; Tanrım tarafından şeytanın izlerini taşıdığı için cennetinde yenmesi yasaklanan ve bu geçmişi bilmeyen Havva’nın etkileyici oskarlık en iyi kadın rolü yanında, günah keçisini oynayan meyve ailesine gülgillerden mensup, kader kurbanı figüran.
Havva’nın, cehaletini bilen şeytanın intikam için fırsat bilip yönlendirdiği kölesi yılanın ısrarı üzerine ısırdığı, tadını beğendiğinden dolayı sevdiği erkekle paylaşmak arzusu güden kadının, cilveleri sonucu Ademe yedirttiği yasak meyve; elma . Bizlere ise miras olarak tohumları ve ödenmesi gereken cezası kalmış olan; bir türlü zaman aşımına uğrayamayan, faizlerini bile ödeyerek tüketemediğimiz. Yani kadın cilvesi ta o zamandan akla zarar!
Dedim ya günah keçisi zavallı elma. İşlenen suçu(!), böylelikle kendini savunamayacak biçare, dili olmayan bir nesneye atıp kenara çekilmek; bu öfke ile onu dişleyip, hatur hutur yemek, pişirmek ya da bıçakla derisini yüzmek, dilimlere bölme hakkımızı kendimize reva görmek, en kolay olanı kabul etmek. Sorgulamaktansa sürü olmayı sineye çekmekte usta olan bazı insanların başına, kendini çoban sayanların, tanrı olma yolunda ki becerisinde, elmanın misal teşkil etmesi ardına saklanmalarına da şaşırmamak gerek.
Elma günahın başlangıcı sayılan meyve. Hrıstiyanlık da ise elmanın çekirdeği günahkar doğulmanın sebebi. Sürekli bir ikilemler var ortalıkta dolaşan. Düşünsenize bizlere anlatılan ‘’ Meryem, yastığının altına yediği elmanın çekirdeğini koydu ve hamile kaldı.’’ (küçükken hep korkardım bu hikayeyi dinledikten sonra yatağımda elma yemekten.)
Bu işte bir bit yeniği var ama ne??? Madem günahkar doğma sebebi elmanın çekirdeği ‘’Hz. İsa’’ ne oluyor bu durum da? Hayır yani, benim gibi düz mantığa vurduğumuzda çıkan sonuç: neyse fazla konuşmayım... Altı üstü bir elma işte. Biri dişi biri erkek, yemişler bitirmişler elma adı altında saklanan bir faraziyi, bize yedirmeye çalışıyorlar.
Lakin, elmanın oluşumunu izledik beraberce. Anlattım size nasıl meydana geldiğini; nefret, hırs ve intikam üçlüsünün o doyulmaz tadını emdiğini, şeytanın meyvesi olduğunu. Ve bu elma ile başladı neslimiz! Dünyaya iniş sebebi asıldı o narin boynuna. Ki o elma pamuk prensesin bile masalına girdi en parlağından en kırmızısından olarak. Masalı bitti üç tane de dinleyenlere verildi. Virüs gibi yayılsın diye, yemeyen kalmasın hesabı şeytanın sepetinden saçıldı da saçıldı. Sonra bir gün Newton uyurken bahçede, ağacın altında, anasının memesi dışında, bebekken bile başka gıda ile beslenmeyen ve meyveyi hiç sevmeyen, bu sayede de IQ seviyesi yüksek olan ( bakmayın ben atıyorum buraları) adamı yola getirmek için, işim olmadığı bir vakit de armut piş ağzıma düş hesabı oynaşırken dallarda, ağzını kocaman açmış horlarken o, tam isabet deyip attığım elma, o sırada burnuna konan sinek yüzünden kapadığı ağzı yerine düzelttiği başına çarptı. Ve başına düştüğünü sandığı elmam sayesinde yer çekimini buldu. Buldu da ne oldu sanki? Tüm yük omuzlarımız da asılı kaldı. Ne güzel uçuyorduk... ayaklarımız yere bastı!...
İşte bir ses yineleniyor...
"ben seni de sevmedim adem / alt tarafı bir elma yedik beraber...’’
YORUMLAR
elmayı çok sevdiğimden midir bilmem
elmanın tadına varmak için midir ne
yazının başlığına kanmıştım önce.
okudum ki
ve anladım ki
ben elmaya aşık omuşum meğer...
:))
şiirleriniz kadar çok seviyorum yazılarınızı...
sevgiler...
sen hep yaz olurmu şair kadın...
Zeki Arlan tarafından 5/17/2007 8:33:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zeki Arlan tarafından 5/17/2007 8:34:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
yazı ve şirlerinin bir fanatiği olarak yorumum;
çok iddialı bir yazı olmuş...
...
bizlere anlatılan;
‘’ Meryem, yastığının altına yediği elmanın çekirdeğini koydu ve hamile kaldı.’’
...
ben sizlerden olamamışım galiba:)
ben bu knuda onlarca hikaye okudum, dinledim.
ama hiç duymadığım bir çekirdek efsanesi okudum şimdi.
çok iddialı bir yazı.
Hz. İsa'nın doğum şekli hiçbir dinde bu şekilde tanımlanmıyor zaten.
Hz. İsa'ya en önemli iki din tarafından peygamberliği kabul edilen kişiliğe yakıştırma yaparken biraz daha araştırmacı olmak gerektiğine inanıyorum.
sanırım kulaktan duyma söylemler üzerinde yoğunlaşınca
yazı biraz kırıcı ve inançları zedeleyici olmuş.
dinsel açıdan değil
inançsal açıdan bkınca
inanca saygı biraz aşılmış gibi..
dedim ya çok iddialı bir yazı olmuş.
ama "iddia" çoğu zaman kaybettirir...
saygı ve sevgilerimle...
lord farcyus tarafından 2/24/2007 1:26:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
manasına dokun ..ozaman anlarsın Ademide Havvayıda Elmayıda..cehaletten geçiyor kelimeler,yazı kalitesini kokuşmuş beyinlere sunarken..
Yazılarda, öykülerde, şiirlerde özgür anlatım düşüncesi içinde olmayı isterken, bu kadarı biraz fazla olmuş. Kimsenin inançlarının alaya alınarak birşeyler karalıyor olması hoş bir şey değil. Kainatın yaratılışında sebebsiz hiç bir şey yoktur. Siz bizleri yaratandan daha mı iyi biliyorsunuz?
Biraz daha bilinçli ve dikkatli olmanız dileğiyle ...
Sevgili Yasemin kardeşimize bende katıldım, bu güzel kalemi daha duyarlı yönlere çevirmesi onca konular, temalar varken; Bence bu yazıda alay söz konusu ve ağır eleştirler...Biz senin inancınız yargılamazken neden siz bizim İlk insan ve ilk Peygamberlerimize laf uzatırsınız!
"ben seni de sevmedim adem / alt tarafı bir elma yedik beraber...’’
Hz.Adem de senin sevgine kalmadı, bir de Sezenin sevgisine de... Ama sanat adına heykelciklere verdiğiniz saygıyı bir peygamberler olan Hz. Adem, Hz. İsa ve Meryem gibi insanlara saygıyı çok görmeni yadırgadım, umarım yazılarınızda "best seller" yapar...Şöhret olmak çok kolay bugünlerde...
NOT: Ö.Mesajlarım kapalı, bana açıklama yapma gereği ve yorumuma cevap vermeniz gerekmez...
Saygılarımla...
Yazınız eğlenceli bir yazı lakin biraz tehlikeli ve üzücü boyutlara taşınmış bence ...
Bakara Suresi, ayet 35-37: "'Ey Adem! Eşin ve sen cennette kal, orada olanlardan istediğiniz yerden bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz' dedik. Şeytan orada ikisini.de ayarttı, onları bulundukları yerden çıkarttı. Onlara 'birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet içip yerleşip geçineceksiniz' dedik. Adem Rabbinden emirler aldı, onları yerine getirdi, Rabbi de bunun üzerine tövbesini kabul etti."
A'râf Suresi, ayet 19-26: "Ey Adem! Sen ve eşin cennette kalın ve istediğiniz yerden yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.' Şeytan ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: 'Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesi, melek olmanız veya burada temelli kalmanızı önlemek içindir.' 'Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim' diye ikisine yemin etti. Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklannda kendileıinin ayıp yerlerini gördüler. Cennnet yapraklanndan onlan örtmeye koyuldular. Rabbi onlara, 'Ben sizi o ağaçtan men etmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?' diye seslendi. Her ikisi, 'Rabbimiz kendimize yazık ettik, bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz' dediler. 'Birbirize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz, orada yaşar, orada ölürsünüz, orada dirilirsiniz' dedi."
Tâhâ Suresi, ayet 115-122: "Ant olsun ki, biz daha önce Adem'e ahd vermiştik, fakat unuttu, onu azimli bulmadık. Meleklere 'Adem'e secde edin demiştik, İblisten başka hepsi secde etıniş, o çekinmişti. 'Ey Adem! Doğru bu, senin eşinin düşmanıdır, sakın cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın, orda ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın' dedik. Ama şeytan ona vesvese verip: 'Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve sana çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?' dedi. Bunun üzeriine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem Rabbine başkaldırdı. Rabbi yine de onu seçip doğru yolu gösterdi."
Kuran'da cennet bahçelerine âit değişik surelerde çeşitli ayetler var.(33) Yasak ağacın "sonsuzluk ağacı" olduğu yalnız Tâhâ Suresi'nin 20. ayetinde belirtilmiş. Cennetten yılan değil şeytan çıkartıyor ve ne Havva'nın adı, ne de kaburgadan yaratıldığı yazılı.
Sen varya sen... Sabah sabah içi zeka pırıltılarıyla dolu güzel bir anlatım okumak ne keyfli bir bilsen... Benim yerimde olmanı isterdim şu an...
Bir dost uyarısı: Yine içerikten bir iki cümle alınarak tepki gelecektir... Sen de tahmin ediyorsundur biliyorum... Şimdiden kolay gelsin diyeyim sana can...:)
Zeka yetenek ve kurguyla birleşince sonuç böyle muhteşem oluyormuş demek...
Hep sevgimlesin can...