- 375 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yumurta patates ve kahve
Bir genç çocuk olur olmaz her şeye kızar, hiçbir şeyden memnun olmaz, daima en kötü yaşanacak olayların bir tek onun başına geldiğini düşünerek hayattan devamlı şikayet edermiş.
Ahçı olan babası ona bir gün bir ders vermek maksadıyla yanına çalıştığı mutfağa çağırır. Çocuk gene her zaman ki gibi oflaya puflaya babasının yanına gelerek
„Benim sıkıntım zaten bana yetiyor. Şimdi ne vardı ki beni evden buraya çağırdın?“ der
Babası ona bir yumurta, bir kocaman patates ve bir kaşık kahve vererek
„Al bunları şimdi ayrı kaplarda kaynat bakalım. Kaynamaya başlayınca bana haber ver; onları ocaktan alalım „der.
Çocuk gene oflaya puflaya „amma da saçma iş. Yapacak başka şey mi kalmadı?“ diye homurdanarak üç kabın içine ayrı ayrı babasının dediği gibi Yumurtayı, patatesi ve kahveyi koyar.
Bir zaman sonra kaynamaya başlayınca babasını çağırır. Babası
„Peki evlat, şimdi ne görüyorsun? Diye sorar. Oğlu:
„Yani, yumurta ve patates pişti. Kahve de içilecek kıvama geldi.“
„Peki bundan ne anladın?“
„Ne anlayacağım! Piştiler işte“
„Hayır evladım sadece pişmediler. Yumurta pişince sertleşti. Patates pişince yumuşadı. Kahve ise suya karışıp yok oldu.“
„Onu bizde görüyoruz herhalde. Ne var ki bunu bilmeyecek!“
Babası gülümseyerek oğlunun başını okşadı.
„Evladım dedi. Bak üçü de aynı ayardaki ateşi gördüler. Zayıf ve kırılgan olan yumurta pişince sertleşti. Sert olan patates ise aynı ateşi görünce yumuşacık oldu. Kahve ise suda kayboldu ama mis gibi kokusuyla içinde bulunduğu suyu değiştirdi. İşte evladım insanlar bu patates yumurta veya kahve gibidirler. Hayatta karşılaştıkları durumlar, olaylar ve sıkıntılar da o ateş gibidir.
Başlangıçta yumurta zayıf ve kırılgan idi. Ateşi gördüğünde sertleşti ve katılaştı. Tıpkı bazı insanların başlangıçta duygusal, naif ve sevecen iken yaşadıkları hayatın sonucu sert, kaba ve acımasız oldukları gibi.
Patates te başlangıçta sert ve katı iken ateşi görünce yupyumuşacık oldu. Tıpkı bazı insanların yaşadıkları hayat şartları sonucu başlangıçta belli prensipleri ve idealleri olarak yaşarlarken sonradan hiçbir şeye aldırmadan yaşayan insanlara dönüşmeleri gibi.
Kahve ise ateşi görünce hem kendi değişti hem de içinde bulunduğu ortamı değiştirdi. Ortama da mis gibi kokusuyla ayrı bir güzellik kattı. Tıpkı bazı insanların yaşantıları boyunca gördüğü sıkıntılar karşısında hem kendilerini değiştirdikleri, hemde çevrelerine tesir ederek onları değiştirdikleri gibi.“ Babası devam etti:
„Şimdi evladım. Ben ahçıyım. Sadece pişirme işinden anlarım. Seni de hayat bir şekilde pişirecek. Gördüğün onca sıkıntı aslında seni pişirecek olan ateşin kendisidir.
Ya patates gibi yumuşayacak gelen ağam giden paşam diyerek etliye sütlüye karışmadan bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek tün kötülüklere karşı tavır koymayacak ve koyanları da engelleyeceksin.
Ya yumurta gibi her şeye kırılan ve çabucacık incinen biri iken yaşadıkların seni sertleştirerek kaba ve acımasız bir birey yapacak.
Ya da en güzeli kahve gibi olacaksın. Hem kendin değişeceksin hem de çevreni değiştireceksin.
Onu bil ve ona göre karar ver.“
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.