- 801 Okunma
- 4 Yorum
- 8 Beğeni
Ye İsmail Ye
Dursun Emmi elli yaşında, yeğeninin eşi olan İsmail ise yirmi iki yaşındadır. İkisi beraber daha önce pazarlığı yapılmış bir ineği teslim alıp götürmek için başka bir köye giderler.
Köye vardıklarında ineğin sahibi o an sofra başında ve yemekten kalkmak üzeredir. Usulen evin hanımı sofraya buyur edecektir ama sofrada yiyecek bir şey kalmamıştır. Kadıncağız utana sıkıla yumurta pişirme teklifinde bulunur. İsmail karnının tok olduğunu ısrarla söyler. Dursun Emmi ise açtır ve ineği teslim alınca yaylaya diğer ineklerin arasına götüreceği için teklifi hemen kabul eder. Ev sahibi olan kişi ile otuz yıl önce aynı tertip olarak birlikte askerlik yapmalarının da bu teklifi kabul etmesinde etkisi vardır.
Köy evinde oturma odası aynı zamanda mutfak görevi de görmektedir. Evin hanımı ocağın üstünde bakır bir tavaya mis kokulu yayık tereyağı koyar. Yağ köpük köpük olduktan sonra tavaya dört yumurta kırar. Ancak tam sofraya yumurta tavasını getirirken maalesef istenmeyen bir şey olur. Ev sahibi hanımın hafiften burun sıvısı görülür. Bu durum nedeniyle Dursun Emmi tiksinir ve yumurtayı yemek istemez. Bunu söylemesi mümkün olmadığı için de anında kendince bir gerekçe uydurur. ‘Tertibim aslında ben toktum, delikanlı açtı. Bizim damat çok utangaçtır. Asla aç olduğunu söyleyebilecek biri değildir. Utanmasın diye ben açım dedim. Hadi utanma İsmail. Burası tertibimin evi. Yabancı yerde değilsin. Geç sofraya’ der.
İsmail biranda ne yapacağına şaşırır kalır. Sofraya oturmasa ev sahiplerine çok ayıp olacaktır. Sofraya otursa zaten karnı toktur. Benim karnım toktu dese Dursun Emmiyi yalancı çıkartacaktır. Bir yandan da evin hanımının burun sıvısını gördüğü için aslında o da yumurtayı yemekten iğrenmiştir. Bunları aynı anda düşünen İsmail ne yapsın çaresiz bir şekilde sofraya oturur ve yumurtayı yemeye başlar. ‘Nasıl olsa burun sıvısının tava içine düşecek hali yok ya’ diye de kendi kendini teselli eder.
Dursun Emmi boş durur mu? Bir de ayağa kalkıp ‘Ye İsmail ye, ye İsmail ye!’ der. Utanmadan yaptığı iyi bir şeymiş gibi olayı yaylada önüne çıkan herkese anlatır. Bu olay kulaktan kulağa tüm köye yayılır. İsmail’i her gören kişi ona ‘Ye İsmail ye, ye İsmail ye!’ demeye başlar. Artık o köyde İsmail’in bir lakabı vardır. O lakap ne mi? Tabi ki ‘Ye İsmail ye’den başka ne olabilir ki?
YORUMLAR
Dursun emmi durur mu? Bir de ayağa kalkıp ‘Ye İsmail ye, ye İsmail ye’ der. Dursun emmi bir de utanmadan yaptığı iyi bir şeymiş gibi olayı köyde önüne çıkan herkese anlatır.
üstadım tebrik ederim değişik bir tarzının güzel örneği
ben de bu ve buna benzer çalışmalar yapıyorum.
severek gülümseyerek okudum
güzel yüreğiniz daim olsun selam ve saygılar....