- 686 Okunma
- 8 Yorum
- 6 Beğeni
O büyümeyen masum bir melek
Ah biz çocuklar ne kadar masum ve bir O kadar da acımasızdık.
Dovn senduromluydu Güngör mahallenin çocuğuydu az biraz anlar, anlatırdı bir şeyler anladığı kadarı ile yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz kendi kelamıyla en çok hareketlerinden anlamaya çalışırdık onun ne dediğini biz.
Bütün çocuklar onu kızdırmayı görev edinmiştik kendimize analarımızın kızmasına rağmen Güngör’ün bizden biraz farklı halî ve görüntüsü alaya almak için iyi bir malzemeydi bizler için Güngör’ün sırtına vurur sonra kaçardık.
"Güngör bizi yakalayamaz ki " diye defalarca söyleyerek.
Güngör bizim onunla dalga geçtiğimizi asla anlamazdı.O kadar sevgi doluydu o kadar iyi kalpli saftı ki sanırdı ki biz onunla oynamayı cok seviyoruz.O yüzden mutlu olurdu çoğu zaman biz onunla oyun oynuyoruz diye nede olsa kenardan oyun oynayan çocukları seyretmek her zaman eğlenceli değildi,oda katılmak isterdi oyunlarımıza.
Ne iyi kalpliydi Güngör
bir gülerdi içini ısıtırdı gülüşüyle herkesin onu seven mahalleli teyzeler başını okşar ona çikolata şeker verir ona özel ilgi gosterirlerdi.Tabi biz bu ilgili duruma anlam veremedik..
Çocuktuk işte...!
Bazen bu ilgiyi sevgiyi kıskanırdık bu teyzelerde bunun "neresini seviyor" diye kendi aramızda konuşurduk ama o Güngür’dü
sevdirirdi kendini tatlı tatlı gülüşleriyle gelir sarılıverir yüreğinizi fethederdi işte.
Sonra teyzeler bakar biz kıskanıyoruz "hadi çocuklar sizede var çikolatalar kıskanmayın ama bir şartla veririz rahat bırakın Güngör’ü;
"O büyümeyen bir çocuk " derlerdi bize.
Kafamız karışırdı nasıl büyümezdi ki insan, çocuklar büyüyünce adam olmuyor muydu?
Yani "Güngör hiç adam olmayacak mı?" diye gülüşür bu sefer Güngör ’ün etrafında
"Çocuk Güngör, Güngör çocuk" diye koşuşurduk.
Kızardı bize bazen ama kimseye de zarar vermezdi Güngör.
Çünkü bilmezdi kötülük nedir
melek yüreğiyle..
Dedim ya ah biz çocuklar bir yanımız masum diğer bir yanımızda acımasız dı. Oyun sanardık herşeyi ve oyuna arada değişik malzemeler bulmak bizi heyecanlandırırdı.
Çocuktuk..
Dalga geçmenin günah ve ayıp olduğunu söylese de annemiz babamız idrak edemez birbirimizden cesaretle devam ettirirdik bu acımasız oyunları...
Yine bir gün Güngör’ ü kızdırıyorduk.
"Deli Güngör,Güngi deli" diye,
Arka arka geri geri giderken birden kendimi derin boşlukta bir kuyuda buldum
Üstü açık unutulmuş boş foseptik çukurunun içine düşmüştüm.
Düşerken de sırtım duvarlarına sürtmüş kan revan olmuştu.
Allah’tan kuyunun içinde lağım suyu yoktu.Yerde sadece bir "balkon sepeti" vardı.Çocukların hepsi kuyunun tepesinden bakıp bu sefer benle dalga geçmeye başlamışlardı..Yeni malzeme bu seferde bendim...
"Salak Nevin salak Nevin" diye
dünyam başıma yıkılmıştı canımın acımasına değilde en çok o alaylar, o gülüşmeler canımı yakmıştı.
Demek Güngör’üde böyle üzüyorduk içini acıtıyorduk ama O o kadar sevgi doluydu ki yinede bizimle oynamaktan mutlu oluyordu.
Melek yüreğiyle...
O gün çok utanmıştım hem çocukların benimle dalga geçmesinden, hemde Güngör’le özel bir çocuk diye dalga geçmelerimizden.Sanırım ilk empati deneyimlerimden biriydi..
Çukurun yanındaki demirleri merdiven gibi tutuna tutuna çıktım elimde ki sepetle;
" Ya ben aslında sepeti almaya inmistim" de diyerek çocuk aklımla çocukları kandıracaktım.
Allah’tan ayağım kırilmamıstı.Herkes başıma toplandı "bir şeyim yok" dedim çünkü hem onların daha fazla alay etmesini istemiyor hemde annemden dayaktan korkuyordum eskiden öyleydi çukura düştüm diye birde anneden dayak yemekte vardı işin ucunda...
Kardeşlerimle eve giderken biri belediyeyi aradı logar kapağı kapatılsın diye.
Sırtımdan üç dört gün yatamadım agrıdan sızıdan, yaralarımada annemden gizli ecza dolabından aldığımız "yara kremini’ kardeşlerim sırtıma sürüyor evdeki işleride onlar üstleniyordu.
Yani annem durumu anlamasın diye elimizden geleni yaptık çocukluk işte belki dayak yemiyecektik ama aşırı yaramaz olan biz kız kardeşler çetesinin yaramazlıklarından da anamıza da gına gelmişti işte.
Dört beş gün sonra sokağa çıktığımda ilk Güngör yanıma geldi
"uf oldu sen" dedi kendi anlatabildigi lisanıyla..
Bir daha utandım belki aklı büyümeyecekti çocuk kalacaktı O ama asıl adam oydu hiç büyümese bile tertemiz yüreğiyle...
Ve ben bir daha özel durumlu, engelli hiç bir insanla dalga geçmedim bir daha da aksine onunla dalga geçenlere düşman oldum korudum onu kendimce çünkü;
"O masum bir melekti"
Ve bir daha ceza cekmeyede niyetim yoktu.Tabiri caizse ;
"Allah’’ın sopasını yemiş akıllanmış dersimi iyi almıştım.
Siz siz olun kimseye bir kusuru ve özel durumundan dolayı ne dalga geçin nede lakab takın...
Olurda aynı silahla vurulursunuz ya kendiniz yada sevdikleriniz..
Yada kul hakkını gasp etmekten gazaba ugrarsıniz iki alemdede.
Siz siz olun biraz empati ile biraz içinizdeki insanı sevgiyle bir çift gülüşu eksik etmeyin emin olun siz kazanırsınız...
NEVİN AKTEKİN GÜLFIRAT
YORUMLAR
Öyle dürüstçe anlattınız ki, her arkadaş gurubunda vardır böyle dalga geçen, daha çok gaza getiren küçük sıpalar.
Bir kromozomcuk fazla olsalar da bizden asla onlar kadar masum ve temiz yaşayamayacağız bu hayatı.
Çok sevdim yazınızı.
Nevin Aktekin Gülfırat
Evet öyle can.
Yazımı Begendiginize sevindim..
Sonsuz Sevgilerimle mutlu akşamlar diliyorum ☕🌺
Çok naif bir anlatım duyarlı yüreğinüze sağlık şairem
Kutladım içtenlikle
Saygı ve sevgilerimler, selamlar
Nevin Aktekin Gülfırat
Saygılarımla huzurlu akşamlar diliyorum 🙏☕
Duyarlı yüreğine selam olsun arkadaşımın.
Çocuktuk.
Masumduk.
Ve bilip bilmeden acıtırdık canımızı ama kötü bir niyetimiz yoktu asla.
Çocuktuk.
Keşke hep çocuk kalsaydık.
Keşke hiç de canımı yanmasaydı.
Büyüdük ve büyüdük ve acılar büyüdü.
Sevgimle canım arkadaşım
Nevin Aktekin Gülfırat
Büyüyünce dertlerde büyüdü dünyagercrkleri yordu bizi
Ama çok şükür
Hala içimizdeki çocuğun sesini duyabilenlerdeniz.
Sonsuz Sevgilerimle mutlu geceler diliyorum ☕🌺
Nevin Aktekin Gülfırat
Mutlu geceler diliyorum ☕
Nevin Aktekin Gülfırat
saygılar bizden
Huzurlu akşamlar diliyorum ☕