- 597 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Çocuk Masalı 4. Bölüm
4. Bölüm
Rona, Tiigin’i, ön panelde mevcut olan ekranlardan birine basarak aktif hale getirmişti. Tiigin, arabanın yapay zekâsının adıydı. Rona, bu gizemli oyuncak araba hakkında her an daha fazla şey öğreniyordu. Tiigin’e durmadan sorular soruyordu.
‘’Az önce babamın sesini duydum. Onu görebilecek miyim?’’
‘’Uzun zamandır uykudaydım. Taki sen beni aktif hale getirene kadar ama ana kayıt ünitem görüntü ve ses kaydına devam etti. Çünkü ben bir şekilde devre dışı kalsam da ana ünite ses ve görüntü kaydının devam edeceği şekilde kodlandı.’’
Rona aracın ön camına yansıyan görüntüleri izlemeye başladı. Görüntüler babasına geldiğinde biraz daha yavaşlıyordu ama görüntüler bir türlü istediğini öğreneceği ana gelmemişti. Tiigin ses analizi yaparak Aziz Atatüre’ye ait görüntü ve ses kayıtlarını süzüyordu.
‘’Sanırım buldum Rona.’’
‘’Hemen izleyelim lütfen.’’
Görüntüler şimdi daha yavaş akmaya başlamıştı. Cama yansıyan görüntülerde babası kalabalık bir bilim kurulunun karşısında konuşma yapıyordu. Toplantıya katılanların devletin üst makamlarından olduğu çok belliydi. Aziz Atatüre beyaz önlüğü üzerinde ellerini müthiş derecede sert ve ani hareketler yaparak toplantıya katılanlara ciddiyetle bir şeylerden bahsediyordu. Ortamdaki ciddiyet ve hiyerarşinin ağırlığı bariz şekilde belli oluyordu. Görüntü akmaya devam ederken 28 Şubat 1967 yılında bir anda durdu.
Aziz Atatüre toplantıda onu dinleyenlere şu konuşmayı yapıyordu.
‘’Bu gün hem Türkiyemiz için hem de Dünyanın geri kalanı için küçük bir adım atmış bulunuyoruz.’’
Toplantıya katılan devlet erkânı Anadol arabasının ilkinin tanıtılacağını biliyordu. Bilmedikleriyse o arabanın tarihi değiştireceğiydi.
‘’Şimdi söyleyeceklerimi anlamanızı çok tabi beklemiyorum ama kısaca şunu söylemek isterim ki; Evet, birçok mühendis arkadaşlarımızla insanüstü bir gayretle tarihteki ilk yerli otomobili yaptık. Bu övünç, bu gurur tüm milletimizindir.’’
Odada bulunan herkes az önceki protokol kurallarını, hiyerarşik stresi bir kenara bırakarak ayağı kalktı ve olanca güçleriyle Aziz Atatüre ve ekibini alkışlamaya başladı. Toplantıya katılan o ciddimi ciddi adamların kimisi gözyaşlarını siliyor, kimisi coşkuyla bağırıyor, kimisi yanındakinin boynuna sarılıyor, kucaklaşıyordu.
Bu coşkulu kutlama ve alkış tufanı dakikalarca sürdü. Aziz Atatüre tüm bu gurur verici sahne karşısında sadece hafif bir tebessümle karşılık veriyordu. Çünkü ilk Türk arabası için çocuk gibi sevinen bu adamların az sonra vereceği haberi duyunca akıllarından olacaklarından korkuyordu.
Devlet başkanı Cemal Gürsel bir anda Aziz Atatüre’nin yanında bitti ve coşkuyla ona sarıldı. Gözleri doluydu. Böylesi bir anı yaşattıkları için tüm ekibi en kalbi duygularla kutladı.
19 Aralık 1966 gününden bu güne ilk Türk arabasını bu kadar kısa sürede ve bin bir zorlukla üreten herkese teşekkür etti. Çok kısa bir de konuşma yaptı.
Çünkü Aziz Atatüre söyleyeceklerin henüz bitmemişti.
‘’Sizleri daha büyük bir gurur ile şaşırtmayı düşünüyoruz.’’
Çocuk gibi sevinen bu koca adamlar bir anda bu daha büyük gururun ne olabileceğini hemen öğrenmek istedikleri için koltuklarına oturdular ve büyük bilim insanı Aziz Atatüre’yi dinlemeye koyuldular.
‘’Bu gün ayrıca tarihin akışını değiştirecek büyük bir adım attık.’’
Ortamdan çık ses çıkmıyordu. Herkes büyük bir merak içerisinde Aziz Atatüre’yi izliyordu.
‘’Ekibimle birlikte…’’
Aziz Atatüre’nin sesi titriyordu. Hafifçe öksürdü ve masadaki bardaktan bir yudum su içti.
‘’Bilim dünyasını yerinden sarsacak bir icat yaptık.’’
Az önce çıt ses çıkmayan odadan homurdanmalar, kısık sesli konuşmalar yayılmaya başlamıştı. Sabırsızlıktan çatlayacak gibi olmuşlardı. Bir arabadan daha öte ne yapılabilirdi?
Aziz Atatüre Derin bir nefes aldı ve konuşmaya tekrar başladı.
‘’Biz bir zaman makinesi yaptık.’’
Rona bir anda çığlık attı. Ön cama yansıyan bu tarihi görüntüleri izlerken böylesi bir şeyin olmuş olabileceğine müthiş derecede şaşırmıştı.
‘’İyi ama bunu nasıl başardılar.’’
Tiigin soruya cevap vermek için görüntüyü durdurdu.
‘’Baban ve beraberinde çalışan bilim insanları aslında araba yapmaktan çok öte bir şeyin hazırlığını yapıyorlardı. Amerika ve Rusya’nın soğuk savaş yıllarından beri ileri gelen teknolojik atışmaları, dünyaya yön verme istekleri Türkiye Cumhuriyetini de harekete geçirmişti.’’
Büyük bir gizlilikle işinin uzamanı bilim insanı bir araya toplatılarak çılgın bir proje yapılması istendi. Bu proje hem prestijli olmalıydı hem de Dünyada tek sözün Amerika’da ya da Rusya’da olmadığının bilinmesi isteniyordu. Bu istek Türk Derin Devletine aitti.
Görünürde ilk yerli Türk Otomobili yapılacaktı. Fakat işin derininde çılgın bir proje daha vardı. Bu iş için bir sürü mühendis geceli gündüzlü çalışacaktı. Fakat asıl istenen ses getirecek bir bilimsel keşifti. Düşün Rona 16 Temmuz 1969 yılında insanlık Aya ilk adımını attı.’’ Biz ise zaman makinesini yapmış bulunuyorduk.
Rona duydukları karşısında sadece ‘’Vay be!’’ diyebildi.
Görüntüleri izlemeye devam ettiler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.