- 335 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
KAZLARIN UÇUŞ DERSİ
KAZLARIN UÇUŞ DERSİ!
Değerli Dostlar sizlerle " kazların uçuşundan almamız gereken ibretlik dersi" paylaşalım istedim.
Evimin balkonunda otururken ortalama 500 metre mesafedeki 15-20 arası güvercinin uçuşu bu yazının ilham kaynağı oldu. Güvercinler birbirlerine çok yakın uçmalarına rağmen hiçbir karışıklığa meydan vermeden ve birbirlerine zararı dokunmadan ritmik olarak uçuyordu. Yaptığım araştırma kazların uçuş ahenginin güzelliğini ortaya koydu.
Göç eden yaban kazlarının havada süzülürken “V” şeklinde bir formasyonla uçtuklarını görmüşsünüzdür. Bilim adamları, kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar ve şu sonuçlara varmışlar;
“V” şeklinde uçarken, uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyormuş. Böylece “V” şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu, ortaya çıkan hava akımını kullanarak, uçuş menzillerini % 70 oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış.
Buradan şu ibreti alabiliriz: Ortak bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk ulaşırlar.
Bir kaz “V” grubundan çıktığı anda, uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların oluşturduğu hava akımının dışında kalıyor. Bunun sonucunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna bu şekilde devam ediyor.
Buradan şöyle bir ibret alabiliriz: Bizimle aynı hedefe gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğine süreklilik kazandırırsak hepimiz kazançlı oluruz.
“V” grubunun başında giden kaz, hiç bir hava akımından faydalanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda, en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumunda uçuyor. Bu değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz, grubunun her noktasında yer almış oluyor.
Buradan alacağımız ibret: Yaptığınız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına devredebilmemiz gerekiyor. Bizim kültürümüzde buna "bayrağın el değiştirmesi" diyoruz.
Uçuş hızı yavaşladığında, gerideki kuşlar daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarıyorlar.
Buradan şu dersi alabiliriz. İlerlemek ve yol almak için bazen diğer insanların uyarılarına ihtiyaç duyarız. Bundan alınmamalı; tam aksine böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız.
Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kuşa yardım etmek üzere, gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (ya da eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor!
Buradan alacağımız ibret: Birlikte yola çıktığımız insanları, şartlar ne olursa olsun, yarı yolda bırakmalıyız.
Kazlar, hayvan türü kuşlar… Onlar ayakta kalabilmek, birbirinden güç alarak uzun yollarda daha kolay mesafe alabilmek için, içgüdüsel olarak kolektif davranıyorlar. Hasta veya yaralanıp düşenlerini yalnız başına bırakmıyorlar. Bu da içgüdüsel olan bir davranış…
Bizler yani insanlar düşünen varlıklar; düşünen sosyal varlık olan insanların, ne kadarı, içinde yaşadığı toplumda kazların içgüdüsel olarak yaptığı yardımlaşma ve dayanışmayı, çevresi için yapabiliyor veya bu özveriyi gösterebiliyor? Kazların bu kolektif davranma biçimi, toplumda geleneksel bir değer olarak eskiden vardı fakat şimdi bu duygular büyük ölçüde yok oldu. İnsanlar toplu hareket etme, birlikte bir şeyler yapabilme anlayışlarını yavaş yavaş yitiriyor.
Art niyetli güçlerin hazırladığı oyunlara düşmemeli; bir olmalı ve diri olmalıyız.
Özellikle kitle iletişim araçlarının esiri olmamalı; onlardan gereği gibi faydalanmalı ve onların bize dayattığı hayat tarzını bizler kabul etmemeli; araştıran, sorgulayan, mücadele eden, toplum bilincine sahip insanlar olabilmeliyiz.
Düsüncemize hükmedemez isek bütün değerlerimizi kaybederiz. {Allah bizleri art niyetli insanların şerrinden korusun. [Amin]}