S O F R A
S O F R A
Henüz yaşımız kemale ermemişse de son çeyreğine girenlerdenim diyerek size bir ipucu vermiş olayım.
‘’Sofra’’ deyince belki bazılarımız buna fazlaca bir anlam yükleyemeyebilirler. ‘’Ne olacak canım yere serilen bir örtü üzerine ahşaptan genellikle oval veya daire şeklinde üzerinde yemek yenilen bir şey’’ diyebilirler. Hatta ‘’sofra mı kaldı, hangi çağdayız’’ diyenler de olabilir. Bu okurlarımız kendi çapında haklı da olabilirler…
O sofra ki; anlamı kapladığı alandan çok daha büyüktür. Her şeyden önce; ‘’huzurdur, berekettir, adabın öğrenildiği yerdir, aile bütünlüğüdür…’’
Biliyorum ‘’Bizim çocukluğumuzda …‘’ diye başlayan cümleleri itici bulabilirsiniz… Bu anlamda çok haklı da olabilirsiniz. Öyle sanıyorum ki biz sizlere çok müdahil olduk. Adeta ardı arkası kesilmeyen nasihatlerle, tehditlerle size: ‘’Kendin olma, benim dediğim ol’’ diye size çok yüklerindik. Ne yapalım o devirlerin çocuk eğitimini öyleydi. Dededen babaya, babadan oğula öyle görmüştük…
Biz bu hatırlatmalardan sonra asıl konumuza dönecek olursak; ‘’sofra’’ dediğimiz bu asil sözcük bir nesneye verilen adın ötesinde çok büyük anlamlar taşır aslında.
Alışkanlık olduğu üzere yine söze bizim çocukluğumuzda diye başlayacak olursak… Bizim çocukluğumuzda akşam sofrası mutlaka kurulurdu. Hatta ‘’kıyamet kopacak olsa, akşam sofrası yine kurulurmuş’’ diye büyüklerinden bu mealde çok sözler duymuş olanlarımız vardır. Evet, ne demiştik ‘’sofra’’ huzurdur, berekettir, adabın öğrenildiği yerdir, aile bütünlüğüdür.
Eskiden evin büyükleri yarın yapılacak işleri sofrada konuşurlardı. İtirazı olan, başka bir işi olan onu orada söylerdi. Bu ortam adeta kitaplara yazılmamış bir kanun gibiydi. Bir başka değişle bir kültürdü ve kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılmaktaydı. Örneğin; evin büyüğü oturmadan sofraya oturulmazdı, çocuklar karnını doyurup da sofradan kalkmadan evin büyüğü yemeğini yemiş, karnını doyurmuş olsa da sofradan kalkmazdı. Misafir kalkmadan sofradan kalkınmazdı…
Demokratik bir aile olabilmenin en önemli koşullarından bir de sofrada herkesin görüşünü söyleyebilmesiydi. Yapılacak işe itirazı olan, başka bir işi olan bunu o sofrada söylerdi. Bunun asıl anlamı; ‘’ne söyleyeceksen burada söyle’’ demekti. Ve sabah erkenden kalkan herkes akşamdan konuşulduğu gibi o işin başına giderdi. Kimseye talimat gerekmezdi…
O sofra ki; anlamı kapladığı alandan çok daha büyüktür. Her şeyden önce; ‘’huzurdur, berekettir, adabın öğrenildiği yerdir, aile bütünlüğüdür’’ derken ‘’sofralarınız bereketli, huzurunuz daim olsun’’ efendim…
Salih KOÇ
30 Haziran 2020 / Büyükçekmece-İst.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.