- 507 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Muaşeret Önemli
Bir toplumda yaşıyor olmamız başkalarına karşı uyulması gereken davranış kurallarını beraberinde getirmiştir. Bunlara “adab-muaşeret” veya görgü kuralları denilir. Nazik, terbiyeli olmak, iyi niyetli olmak, gıybetten, dedikodudan kaçınmak, ağırbaşlı, hoşgörü sahibi olmak, saygılı olmak, başkalarına zarar vermemek gibi.
Peygamberimizin bir hadisi bu konuda oldukça dikkat çekici mesajlar verir :” Mümin başkalarıyla güzel geçinen ve kendisiyle geçinilen kimsedir. Başkaları ile iyi geçinmeyen ve kendisiyle muhabbet edilip dostluk kurulamayan kimsede hayır yoktur.” Bu hadis ışığında kendimizi sorgulamalıyız. Acaba kimler benden memnun değil? Neden bana kırgın olan insanlar var? Benim hata ve yanlışlarım neler? Uygar bir toplum olmanın yolu bu olsa gerek.
Emanete riayet eden, sözünde duran, dürüst, adaletli olarak tanınmış kimseler güvenilir kişilerdir. Bunlar ve benzeri olumlu özellikler bir mü’minde bulunması lazım olan önemli hasletlerdir. Aksi durumda kötülüğünden korkulan, yalan söylemeyi alışkanlık yapmış olan, geçimsiz, aksi, huysuz ve etrafında güvenilmeyen kimseler oluruz. Bütün bunlar ise Kur’an-ı Kerimin inşa etmeyi hedeflediği ahlaklı insan anlayışına da aykırıdır. Hatta diğer semavi dinler, budizm, caynizm, konfüçyizm gibi dinlerde de islamın ahlak ilkeleriyle birebir örtüşen kurallar bulunur. Mesela yahudilikteki on emirde şunlar vardır :”Öldürmeyeceksin, hırsızlık yapmayacaksın, komşuna iyi davranacaksın, Tanrı’nın adını boş yere anmayayacaksın... “ Bu örnekler bize ahlak kurallarının evrensel olduğunu anlatmış olmaktadır. Ancak islam dışındaki dinlerde itikad,yani tevhid inancı yönden yanlış olan hususlar bulunmaktadır.
Asıl konumuza dönersek iman bir ağacın kökü, ibadetler dalları ve gövdesi, ahlak ise ağacın meyvelerine teşbih edilmiştir. Şu halde başkalarıyla iyi geçinmeyen kaba, bencil, kibirli, kıskanç, cimri, zalim vb. kimseler elbette ahlaki bakımdan problemli olan kimselerdir. Böyleleri görünüşte müslüman olsalar da gerçekte onlardan ne başkasına ne de kendilerine bir hayır, iyilik beklenmemelidir.
Seyit R.Özer
25.05.20