KÜÇÜCÜK HİKAYELER
ADAM
Parktaki “bank”a yaklaşan çocuk, adama sordu:
- Kaç yaşındasın?
Adam:
- Dallarımdaki tüm yapraklar çoktan döküldü.
TUVALET
Umutların binalar kadar yüksek olmadığı bir şirkette yönetici olan adam çok sıkışmıştı. Hızlı adımlarla bir kat alttaki tuvalete kendini attı. Tuvalet kapısını araladı. İlk koridorda kimse yoktu. Sonra ilk kabinin kapısını çaldı. “Tak, tak, tak…” İçeriden ses:
- Geel!
AMCAM NASIL
Okulun soğuk kantininde çay içen delikanlının belki de on beş yıldır görmediği amcasının oğlu olduğunu görünce hemen onun yanına gitti. Önce fiyakalı bir selam ve bu salama karşılık… Diğer öğrencilerin oturuş düzenine aykırı bir şekilde amcasının oğlunun karşısına oturdu delikanlı. Yüreğinden yükselen bir tebessümle:
- Tekin’im nasılsın?
- İyiyim sağ ol, sen?
- Çok şükür.
- Amcam, yengem nasıl, iyiler mi?
- İyiler işte. Babam işe gidip geliyor, anam da evde bizim ufaklıkla ilgileniyor.
Yaklaşık bir on dakika daha sohbeti orta ateşte kaynattılar. Saate baktı.
Delikanlı:
- Tekin’im benim ders başlıyor ben gideyim. Amcama, yengeme bol bol selam söyle.
- Baş üstüne… Bak hele! Bu arada sen kimsin? Tanımadım.
- S… et.
DERİN NEFES
Babamın son aldığı şey derin bir nefes oldu.
İŞSİZ
Parkın gediklisi, bankların ve çimenlerin tek sorumlusu olan İşsiz, yanındaki köpeği ile gün boyu parkı dolaşır; parktaki her yerin sorumlusu olduklarını iddia ederlerdi. Parkta olan bitenden haberdar olan tek kişi hüviyeti ile sert adımlarla parkı yanındaki uyuz köpek Kont’la turlardı.
İşsiz hemen her gün, parkın tenha noktalarında buluşup öpüşmeye çalışan gençlere huzur vermez; Kont’u onların üstüne salar ve onlar kaçarken sevincine yaldızlı kahkahalar takardı.
Bitki polenlerinin her tarafa musallat olduğu bir gün İşsiz, Kont’un ölüsünü parkın diğer ucunda buldu. Kuduz bir hayvanın düzensiz hareketleri gibi sağa sola çatan İşsiz; eline geçirdiği sopa ile banklara, şadırvandaki musluklara, parkı çevreleyen lambalara saldırdı. Parkta gezenler ve satış yapanlar İşsiz’in saldırgan tavrından tedirgin bir halde uzaktan uzağa onu izliyorlardı. İşsiz’i izleyen iki bayan korku yüklü gözlerle “Korkunç bir şey, birine zarar vermeseydi bari.” dedi. Bayanların önünde tezgahını elinde tutan simitçi:
- O bir canlı kaybetti. Bakınsana hiç, ağaca veya çiçeğe zarar veriyor mu? Can kaybeden cana kıymaz.