- 578 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARZULAR VE BİZ
İçimiz bitmek tükenmek bilmeyen arzularla doludur. Bu arzulara verdiğimiz cevaplar hayatımıza yön verir. Kısaca hangi arzumuza evet, hangi arzumuza hayır dediğimiz bizim yaşam çizgimizi oluşturur. Bazen çok düzgün giden yaşam çizgimizde ani zikzaklara sebep olan kararlarımız vardır; arzuların bizi esir aldığı, düşünülmeden acele verilmiş kararlarımız. Çok azında bizi memnun eden bu kararların çoğunda aceleciliğim-izden dert yanarız. Keşke o yola hiç girmeseydim… Düzenimi bozmasaydım gibi… Dilerseniz bunu küçük bir hikaye ile anlatayım.
Zamanın birinde yoldan geçen bir çerçi tarlasını sürmekte olan bir çiftçiye selam verir. Kendisini tanıtır, üzüm sattığını söyler. “Bak arkadaş ben üzüm satıyorum sana da vereyim mi iki kilo” diye sorar. Çiftçi, parasının olmadığını söyler. Çerçi, şu teklifte bulunur;” Ben her sene bu mevsimde bu civarda üzüm satarım, Şimdi para vermene gerek yoktur, Şimdi al seneye bu zamanlar ben senden gelir parasını alırım”, der. Bu teklif çiftçinin hoşuna gider. Çerçi konuşmaya devam der. Sen bu tarlaya ne ekeceksin. “Buğday” Bak işte hem bu buğdaylar yetişir mahsulü satarsın paranda hazır olur. Bu teklif çok hoşuna gider. Tamam, o zaman iki değil sen bana oradan beş kilo üzüm ver. Çerçi üzümleri verdikten sonra oradan ayrılır. Zaman geçer çiftçinin tarlası mahsul verir fakat kuraklıktan dolayı fazla ürün alamaz. Çerçi eşeği ile tarlaya gelerek selem verir. Aldığı üzümleri hatırlatarak parasını ister. Parası olmayan çiftçi ödemeyi buğdayla yapmak ister. Çerçi kabul eder, beş kilo üzüm için elli kilo buğday ister. Çiftçi nasıl olur diye ısrar etse de alacaklı tarlaya kadar gelmiştir, çaresiz verir. Kalan buğdayın başında Bu buğdayı un mu yapsam bulgur mu diye kara kara düşünürken üzümcünün tarlaya ilk geldiği gün aklına gelir. Keşke o gün üzümleri hiç almasaydım. Aldım bari iki kilo alsaydım diye dövünürken yoldan geçmekte olan başka bir çerçi, çok güzel incir var almaz mısın? diye bağırınca. Dersini alan çiftçi alamam kardeşim alamam diye çıkışır. Çiftçinin tavrına bir anlam veremeyen çerçi; parasını şimdi vermek zorunda değilsin seneye bu zaman ödemek şartıyla deyince: Ben şu an arzularımı isteklerimi durdurabiliyorum. Ama günü geldiğinde sen paranı almadan duramazsın. Belki biraz daha beklersin ama sonunda ben den bu parayı mutlaka alırsın. Onun için irade bende iken ben güçlüyüm. İnciri senden alırsam irade sende olur ben zayıf olurum. Hem bu ektiğim buğday bakalım iyi ürün verecek mi? diye çerçiye sorar.
İşte bu çiftçinin hikayesinde olduğu gibi arzularımıza dur demek için illaki acı bir tecrübe yaşamamıza gerek yoktur. Arzularımızı kontrol etmeyi başardığımız zaman güçlü olacağımızı unutmayalım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.