- 330 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 15
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 15
Sabah odamdan çıkarken sokaktan taşan gürültüler dikkatimi çekti. Pansiyoncu arkadaşa sordum,
‘’ Bu ne gürültü, her zaman böylemi burası?’’
‘’ Yok, abla bugün buranın panayırı kuruldu. İlk gün olduğu için halk coşku içinde.’’
‘’ Martın sonları geldi ama kışında panayır mı olurmuş?’’
‘’ Yazın zaten hareketlidir burası, o yüzden atalarımız, panayırın kışın kurulmasını uygun görmüşler.’’
‘’ Sana kolay gelsin, sizin meşhur panayırı dolaşayım biraz.’’
Hakikaten pansiyoncunun söylediği kadar varmış. Panayır kasabaya canlılık getirmiş.
Çadırlardan birinin önünde hedef tahtaları vardı. Üç atış beş lira diye bağırıyordu çığırtkan. Tüfeklerden birini elime aldım. Dengeli değildi, elime aldığım üçüncü tüfek hoşuma gitti.
Arka, arkaya üç atış yaptım. Üçünü de on ikiden vurunca, adam söylene, söylene üç tane rengi solmuş bebek tutuşturdu elime.
Etrafı dolaşırken beş, altı tane boş şişeyi bir poşete koyup panayırdan uzaklaştım. Kimsenin bulunmadığı tenha bir yerde şişeleri yere dizerek otuz adım uzaklaşıp, silahımı belimden çıkarıp ateş etmeye başladım. Hepsi de tam isabetti.
Yirmi adım daha geri çekilerek, tam ateş etmeye hazırlanırken, arkamdan duyduğum bir sesle, aniden geri dönüp ateş etmeye hazırlandım. Yirmi, yirmi beş yaşlarında bir delikanlının bana hayretle baktığını gördüm.
‘’ Bu kadar iyi silah kullananını ilk defa görüyorum.’’
‘’ Şans işte, aslında düşündüğün kadar iyi değilim.’’
‘’ İlerde bir kafeterya var, size bir şeyler ısmarlayabilir miyim?’’
‘’Neden olmasın ki?’’
‘’ Daha önce sizi buralarda görmedim. Yeni mi geldiniz kasabaya?’’
‘’ Ben aslında Balıkesir’de yaşıyorum. Orada bağımız var. Üzümler olgunlaştığı zaman, hırsızlar bağa girip üzüm çalmaması için, bağı bekliyorduk. Silah kullanmak bana dedemden miras kaldı. Yolum buralara düştü bir iş bulursam biraz oyalanacağım.’’
‘’ İş konusunda sana yardımcı olabilirim. Sahi daha tanışmadık ama?’’
‘’ Haklısın, benim adım Selma, ya senin bir adın var mı?’’
‘’ Benim adım da Yasin. Benden haber bekle Selma.’’
Yasin’e kaldığım pansiyonun adını verdim.
‘’ Tamam, Selma en kısa zamanda seni haberdar edeceğim.’’
Yasin’in yanından ayrıldıktan sonra, dolaşmaya devam ettim. Kaldığım pansiyonun karşısındaki kafeteryada bir şeyler atıştırdıktan sonra, odama çıkıp biraz uzandım. Bu iş bana piyangodan ikramiye çıkmış gibi olmuştu. Asayişte yaptığımız koşuşturmalar aklıma gelince, tavana bakıp gülmeye başladım. Asayişe geri dönünce Hansa ile Heval’e anlatacak bir hikâyem olacaktı dağarcığımda. Aklıma Serra’yı aramak geldi. Kızın suratını görmediğim halde, beş karış olduğu sesinden belli oluyordu.
‘’ Burada bana bahçe kazdırıyorlar. Acele kurtar beni.’’
Kurtaracağım seni merak etme çocuğum. Dedikten sonra,
kıkırdayarak telefonu kapattım.
2
Seda, bilgisayara düşen ihbarı görünce, elinde olmadan irkildi. Yerinden fırlayarak, Sena Baş komiserin yanına koştu. Bu yetmezmiş gibi ayağı takılıp boylu boyunca yere uzandı. Başını kaldırınca, Sena Baş komiserin kendisine hayretle baktığını gördü. Toparlanarak ayağa kalkıp, ‘’ Baş komiserim felaket yeniden başladı.’’
‘’ Bu telaşın ne Seda? Başlayan ne?’’
‘’ Katliam Baş komiserim. İstasyonda garın arka tarafında beş kişi boğularak öldürülmüş.’’
‘’ Buyur buradan yak, daha sorunun biri çözülmeden yenisi önümüze düşüyor. Çocuklar, bana hemen Haber Günlüğü gazetesinin bu günkü sayısını getirir misiniz?’’
Gazete gelir gelmez, hemen masanın üzerine bırakıp okumaya başladı. Gazetede haber olarak basılmamıştı. Aklı karıştı. Kendi kendine, ‘’ Bu ne şimdi? Yoksa biz onları çözelim derken, onlar mı bizi çözdü? Beş ölü var üstelik ikisi çocuk. Gazetede bir satır yazı yok.’’
‘’ Bana Tugay Baş komiseri çağırır mısın?’’
Azize komiser,
‘’ Baş komiserim, Tugay Baş komiser olay yerinin yakınındaymış. İstasyona intikal etmiş.’’
‘’ Azize, Alper, Atalay çıkıyoruz, takılın peşime. Alper, en kestirme yoldan bizi istasyona götür.’’
‘’ Emredersiniz Baş komiserim.’’
Vakit kaybetmeden istasyona geldiklerinde, Olay yeri incelemenin iş başında olduğunu gördüler. Yanlarına gelen Tugay Baş komiser,
‘’ Görmen gereken bir şey var Sena. Boğularak öldürülen çocuklar, her yerde aradığımız Sami’nin oğluyla kızı. Beş kişiyi hiç acımadan boğarak çöp konteynırın yanına bırakmışlar. Bu katliamı Sami ve Şehmuz adamlarıyla yapmadıysa, kim veya kimler yaptı?’’
Sena baş komiser,
‘’ Yemin ediyorum Tugay bu cinayetleri işleyenlerin yanına bırakmayacağız. Ben Olay yeri incelemeden Hikmet’in yanına gidiyorum.’’
Gitmeme gerek kalmadı, Hikmet kendi kendine mırıldanarak yanıma geldi.
‘’ Gördüklerimi yürek kaldırmaz Baş komiserim. Cinayetler canice işlenmiş. Sanki kasabanın üzerine kara bulut gibi çökmüş seri katillerin işi.’’
‘’ Bırak ağlanmayı da, bana işime yarayacak bir şeyler ver.’’
‘’ Cesetleri bulduğumuzda, elleri ve ayakları bağlanmış, ağızlarını da sesleri çıkmasın diye bantlamışlar. Bir çok parmak izi aldık ve doğru laboratuvara gönderdik.. Yarın elinizde olur.’’
‘’ Yarın en geç öğleye kadar parmak izlerinin sonuçlarını masamın üzerinde görmek istiyorum.’’
‘’ İnşallah Baş komiserim. Size kolay gelsin.’’
3
‘’ Cafer abi, çok tehlikeli bir oyunun içine girdik. Çok dikkatli olmamız lazım.’’
‘’ Bilmez misin bre gafil, ben tehlikeyi severim.’’
‘’ Abi sende tarihi dizileri seyrede, seyrede onlar gibi konuşmaya başladın. Şimdi ne yapacağız onu söyle?’’
‘’ Bekleyeceğiz Dursun, bekleyip olacakları seyredeceğiz. Şehmuz şimdi paniğe kapılacak. Birbirlerine düşecekler. Bizde o zaman harekete geçeceğiz. Geçmişin hesapları tek, tek ortaya dökülecek.’’
‘’ Hayırlısı abi ama çocuklara dokunmayacaktın.’’
‘’ Az bile yaptım Dursun. O şerefsizler benim kız kardeşimi öldürürken düşündüler mi? Ben neden düşüneyim. Rabia bir hiç uğruna baharında yaşamını kaybetti. ’’
4
Yarım kalan kasaba turuna kaldığı yerden devam eden Selma, girdiği sokağın sonlarına doğru bir kafe görünce, birden canının demli çay çektiğini hissetti. Ve kafeden içeri girerek, sobanın yakınlarında bir masaya yerleşti. Kar yeniden geri dönmüş ve dışarda göz gözü görmüyordu. Çayını ısmarladı masanın üzerinde duran gazeteye göz atarken, yan tarafındaki masadan konuşmalar birden dikkatini çekti.
‘’ Abi ya istasyonun oradaki olaydan haberin var mı?’’
‘’ Geç kaldın oğlum, gidip gördüm bile. Tahmin et bakalım o cinayetlerde kimin parmağı olabilir?’’
‘’ Bana göre, bu iş Cafer’in işidir. Adam kız kardeşinin canına karşılık beş can aldı. Şehmuz bunun altında kalmaz, zira bu defa canı fena yandı.’’
‘’ Desene kasabada kan akmaya devam edecek.’’
‘’ Aynen dediğim gibi kan durmaz burada. Burası lanetlenmiş bir kasaba.’’
Konuşmalara kulak misafiri olan Büşra, telefonunu çıkartarak Tugay Baş komiseri aradı.
‘’ Ne oldu Büşra sabah, sabah rüyanda beni mi gördün?’’
‘’ bir kelime daha konuşursan gelir tutuklarım seni.’’
‘’O zaman belli ki bir şeyler duymuşsun, anlat?’’
‘’ İki kişinin konuşmasına tanık oldum, belki işine yarayabilir. Dünkü olaydan bahsediyorlardı. Konuşma arasında, Cafer ve adamları diye bir konuşma geçti. İşine yarayabilir diye düşündüm. Kim bu Cafer?’’
‘’ Şehmuz, Cafer’in kız kardeşini market soygunu sırasında öldürdü. Anlayacağın Cafer’in Şehmuz’a kuyruk acısı var.’’ ‘’Beni Sena Baş komiserle ne zaman tanıştıracaksın?’’
‘’ Bu gün öğleden sonra seni ararım Sena Baş komiserle tanışırsın.’’
Telefonunu kapattıktan sonra, çayını içmeye devam eden Büşra, biraz daha oyalandıktan sonra, kafeden çıkarak kasabayı dolaşmaya başladı. Tipinin azalması daha rahatlamasına sebep oldu. Soğuktan yüzü adeta donmaya başlamıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.