- 911 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
Ne Özgürüz Ne de Geleceği Yaşayabiliyoruz
Her şeyin üzerinden çok da zaman geçmedi. Daha dün gibi gözümün önünde yaşanılan her şey....
Daha çocuktuk. Yürümeyi bırakıp koşmaya başladığımız o günlerde içimiz kıpır kıpırdı. Birlikte yel değirmenleriyle savaşırken birlikte bir gelecek tahayyül ediyorduk. Baharın yeli kapımızı çalarken seninle doğanın bam telinde raks ediyorduk. Gün geceye kavuştuğunda tan vaktine kadar yüreğimizde büyüttüğümüz güzel günleri birbirimize doyasıya anlatıyorduk. Sen en temiz duygularla büyüttüğün güzel masalları anlatıyordun ben ise geleceğe dair hayallerimizi bir öyküye dönüştürüyordum.
Kış gecelerinde karanlık hükümdarlığını ilan ettiğinde sırt sırta veriyorduk. Gecemize bazen tekir bazen yumoş eşlik ediyordu. Kedi tırnağıyla hayata tutunduğumuz o günlerde birbirimize de tutkuyla bağlanıyorduk. Tutkuyla birbirimize bağlandığımız o günlerde en güzeli bizim oluyordu anlayamadığımız bir şekilde.
Sen de bende seksenlerin başında doğmuştuk. Ellerimiz ve ayaklarımız minik minikti o nedenle de seksenler abilerimizin ve ablalarımızın nefesleriydi. O yıllara dair ne varsa biz seninle bir adım geriden takip ettik yaşayanları ve yaşanılanları küçük adımlarımızla. Bir kenardan seyrettik top oynayan abilerimizi, güğümle su taşıyan ablalarımızı. Abiler ve ablalar bir kenarda birbirlerine işmar ederken sessizce onları izleyip sıranın bize gelmesini bekliyorduk.
Sonra doksanlar oldu. Seksenler tamamlandı büyükler bir kenara çekildi. Tam da hayal ettiğimiz gibi doksanlar bizim neslindi. Çocukluğumuzu birlikte tamamlarken seninle, yeni yeni duygular yüreğimizi peyliyordu. Kış güneşi sokaklarımızda doğarken biz seninle baharın coşkusunu yaşıyorduk. Adı konulmamış sokaklarda biz geleceği arıyorduk. Geleceğimizi ararken senle bazen şubat soğuğu’na yeniliyorduk bazen de temmuz sıcağında buz kesiliyorduk. Ama vazgeçmiyorduk hiçbir şeyden.
Şarkılar şiirlerde iki binli yıllara doğru yürürken ümidin meyvesini ekiyorduk bilemediğimiz topraklara. İkimizde maviyi ve yeşili seviyorduk. Ben mavide özgürlüğü ararken sen mavinin değişik tonlarında prangaları yıkıyordun. Yeşil senin için de benim için de gelecekti. Bir de ikimizin kırmızı rengi vardı. İkimizde kırmızının dünyasına girerken aşkı ve sevdaya tutuluyorduk.
Yaşamayı seviyorduk doksanların doruğunda. Herkes yaşamayı seviyordu. Birlikte yaşamayı seviyordu. Tutkuyla bağlanırken hayata yaşamak sadece yaşamak değildi. Başkası için de yaşamak vardı. Yoklukta başkasının hayallerini gerçekleştirirken nedensizce tebessümün belirmesi yaşamın bir parçasıydı.
O yıllar.... Geçen yıllar. Hayatı doyasıya yaşadığımız yıllar. Çatlamış dudaklara göklerden rahmet taneleri inerken hiçbirimizin belleğinde şan şöhret yoktu. Şanımız şöhretimiz olmadığı gibi öyle doyasıya da paralarımız yoktu ancak doyumsuzca dostluğumuz, kardeşliğimiz ve sevgimiz vardı.
Sonra hayalini kurduğumuz milenyuma kavuştuk hep birlikte. Yavaş yavaş değişiyordu bizim kuşak. Değişen kuşakla birlikte biz de değişiyorduk. Kılığımız kıyafetimizle birlikte fiyakamız değişiyordu. Evimiz değişiyordu. Mahallemiz değişiyordu. Sen bir gökdelene gidiyordun. Ben başka bir yerde başka bir gökdelene gidiyordum.
Yokluktan varlığa dönüşen hikayemizde aslında yitirdiklerimiz büyüyordu. Öyle büyüyordu ki hesaba kitaba sığmayacak büyüklükteydi. Say say bitmez. En önemlisi masumiyetimiz yenik düştü bugünlerimize. Sonra çocukluğumuz ve çocuksu düşlerimiz..... Sen masallarını yitirirdin ben de öyküye dönüşmemiş geleceğimizi. Ne yeşilin koruyabildik ne de maviyi temiz bırakabildik. Şimdi ne özgürüz ne de geleceği yaşayabiliyoruz.
YORUMLAR
Size 80 lerin çok güzel bir analizini yapmış olan Nurdan Gürbilek in Akvaryum da yaşamak denemesini öneriyorum.Aynı dönemin çocukları olaraktan aynı dönemlerin neşe ve ızdıraplarıyla yoğrularak büyüdük.80 lerde dedem öldürüldü.annem kurşunlandı.28 Şubat ta üniverste kapılarında bekletildik.kamusal alanları kirletmeyelim diye tecrit edildik.temmuz un sıcaklarında kavrulanlardan olduk yakın zamanlarda.sağcı,solcu,dinci farketmedi her gelenden bir tokat yiyerek büyüyoruz.
Yine de yeise düşmenin haram olduğunu söyleyen bir dine mensup olduğumuzun bilincinde olarak ve onu emredenin önünde mahcubiyet duyarak umuda tutunmak mecburiyetindeyiz.gorelim Mevla neyler neylese güzel eyler
Cemile Ülkü tarafından 4/1/2020 6:50:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
Serkan BOL
İtiraf etmem gerekirse Nurdan Gürbilek 'in her hangi bir eserini okumamıştım. İlk fırsatımda bahsettiğiniz denemeyi okuyacağım.
Değerli yorumunuza teşekkür ederim. Güzel günler dilerim.
Saygılarımla....
Günümüze göre çok daha durağan geçen yıllarla ilgili yazılanlar, hepimizin kendinden bir şeyler bulacağı yaşanmaışlıklara değinmiş.
Bir de son zamanlarda yaşananları düşünüyorum da ... Acaba bugünleri çocukluğunda ya da gençliğinde yaşayanlar neler yazacak çok merak ediyorum.
Hele şu cüce Şubat'a sığanlar kitaplara sığmaz!... :)))
Kutlarım Serkan Bey. Nostaljisi güçlü bir yazıydı.
Saygılarımla.
Serkan BOL
Çok teşekkür ederim hocam değerli yorumunuz için.
Saygı ve selamlarımla...
Günümüzün gerçeği.
Dünde kaykılmış ne varsa ve de yarına taşıyacaklarımız.
Umudu elden bırakmadan ve evde kalarak.
Selam ve saygılarımla dost yazaırm
Serkan BOL
Saygılarımla...
dostum daha ne kadar çekilir bu dünyevi yaşam.. tadını almadığımız zevk, heyecan,maddi ve manevi lezzet kaldı mı daha?? kavgasından aşkından terkedişinden terkedilişinden vefadan cefadan gözyaşının sevincinden kahrından..
aile saadetinden, dost muhabbetinden, ata ana sözleri ve derinliğinden..
ibadetinden isyanından... çamurundan bulutundan ....
daha ne yaşanabilir bu dünyada??
eyvah ki eyvah bizim nesil böyle ise; sonraki neslin vur beline kazmayı...
kendimi sudan karaya çıkan evrimin ilk canlısı
veya tanrının tekmeleyip ıhh diye yarattığı adem
veya her neyse..
kafa dolu, duman çok, kalp girdap...
güzel bir yazıydı..
coşkun sabah dan mıydı "anılar anılar şimdi gözümde canlandılar" diye bir şarkı vardı.
saygılarımla..
Serkan BOL
Degerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
İyi ki dünlerimiz var.
Böyle doya doya yaşadığımız, her anını hatıramıza kazıdığımız..
Bugünse yarına dair hiçbir plan yapamıyoruz..
Mutsuzuz, yarından umutsusuz..
Yüreğinize sağlık..
Saygı ve selamlarımla...
Serkan BOL
Degerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Geçmiş, hepimizin özlemi sanırım. Yazdıklarınızda öyle çok “biz” buluyoruz ki! En azından benim için öyle...
Çok güzel bir anlatımdı. Günümün favorisidir.
Saygıyla...
Serkan BOL
Saygılarımla....