- 432 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Hallac-ı Mansur - XlV -
İnfaz!
Üç kadı bir baş kadı tarafından duruşma salonu dolusu insan topluluğu önünde yapılan üç ay süren yargılamada ( sözüm ona) suçlandığı tüm iddia ve iftiraları verdiği kısa öz savunmalarıyla çürütmesine karşın salonda bulunan ekabir zevat içinde ve başında olan en etkili ve Hallac’ın katlini kendi suçlarına yolsuzlukların üstüne bir sünger bir kamuflaj gibi gören Vezir HAMİD’in doğrudan ve pervasızca müdahaleleri gözdağı etkileriyle karar verdiren ve üç kadının verdiği ölüm kararının doğru ve adaletli olmadığını düşünen ’ bu kararı onamaktan Allah’tan korkarım ! ’ demesine kızan sinirlenen onu dahi suç işlemiş olmakla tehdit edip divit kalemi eline sıkıştırıp ’haydı haydı ’ tehditleriyle imzalatır imzalatmaz alıp halifeye koşar ona da çeşitli tehditlerle tehlike imalarıyla imparatorluğun içinde bulunduğu sosyal ve siyasal tüm bozuklukların bu adamın ortadan kalkmasıyla düzeleceği uyduruk seneryölerle ona da (Halife) tasdik mührü bastırdıktan sonra, kararı imparatorluğun her tarafına iletilme emirleri verdi ve KARARIN İNFAZI için din adamlarından da CAİZ fetvası için yine aynı baskı ve tehditlerle İcazeti aldı"
Mahkeme kararıyla bu fetva kotarması arasında kırk gün geçmişti. Fetva kararından sonra bir hafta içinde infaza emir buyurdu.
İyi buraya kadar olanların hakka hukuka adalete uyan sığan tarafı yoktu.
Ama bundan sonrası en büyük insanlık suçu bunu reva görenlerin Kerbela Zulümü ve faciasında uygulayanlara dahi rahmet okutacak aşağılıkta olmuştur.
Şöyle ki bu bir haftalık süre içinde sokak sokak gezdirilip teşhir edip halkın galiz küfür hakaret ve aşağılamalarını taşlamalarını örgütlemesine ne denir!
VE DAR AĞACI
922 yılının Mart ayının 22 sinde sabah saatlerinde getirilip akşama kadar yine halk yığının hakaretleriyle akşama karar bekletildi.
Dahası ilgili kitaplarda okurken ve şimdi yazarken ağladığım gibi sizin de okuyunca ağlayacağınızı en azından içinizin sızlayacağına gözlerinizin yaşaracağına ve insanlığın bunca aşağılık bunda gaddar bunca hiç bir kelimenin yeterli olamayacağını düşüneceğinizi görüyor gibi olarak gözyaşlarımla;
Dar ağacına merdivenle çıkarıldı. İsa gibi Çarmıha çakıldı.
Yetmiyor be okurum yetmiyor beni ağlatan sizleri de ağlatacak olan şu vahşete bakınız.
Adam çarmıha çakılı başlıyor cellatlar önce sağ sağ eli belekten kesiliyor. Adam gık demiyor. Sol ayağını bilekten kesiyorlar yavaş yavaş içzlerine sindire sindire kinlerini kusa kusa... sol elini ve sağ ayağını bilekten çaprazlama kesiyorlar Adam sağ kardeşim adam sağğ... Hem de gülümsüyor.. Sıra geliyor başının kesilmesine izin istiyor kıbleye dönüyor dua ediyor
"Allah’ım bunu yapanları deva görenleri şefaatından mahrum etmeyesin. Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Beni sana göndermekte olduklarını bilselerdi bunu yapmazlardı. İşte asıl o zaman bana acı verirlerdi.!’
Başı Hazreti Hüseyin’in başı gibi kesildikten sonra BAĞDAT’ın merkezi yerlerinde asıp teşhir ettikten sonra doğum yeri olan BAYZA ( Beyza) ya gönderip oralarda da dolaştırıldıktan sonra yakılıp külünü
rüzgara savuruyor Saltanata attığı kazıkların üstünü örtmek telaşında olan aşayış ve kolluk kuvvetlerinden sorumlu olan vezir ( lanetlik) Hamit!
Kaynakça
1-Bağdat’ta Ölüm Hallac-ı Mansur
Volfgan Günter Lerch
2- Hallac-ı Mansur ve Eserleri
Yaşar Nuri öztürk
3- Anabritanica
Devam Edecek
a) Düşüncesi
b) Enel Hak sırrı
Etkileri:
a) Dar-ı Mansur
b) Mevlana
c) Yunus Emre
d) Muhammed İkbal
e) Ahmet Yesevi
f) İbn-i Haldun
g) Pir Sultan
h) H. Bektaş-ı veli
daha nice mezhep ve tarikat çılar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.