- 2411 Okunma
- 13 Yorum
- 2 Beğeni
BUDA BİZDEN KEYİFLİ BİR PAZAR GÜNÜ YAZISI OLSUN
2011 yılından bu güne edebiyat defterinin bir üyesiyim. Yaklaşık on yıldır, kesintisiz sürdürdüğüm üyeliğim boyunca, defterde sayısız şiir ve yazı okudum. Yine o şiir ve yazılara dönük, sayısını hatırlayamayacağım kadar çok yorum yazdım. Dolayısıyla her yazdığım yorum, defterde yeni bir şair ve yazarı tanımama vesile oldu.
Tanıdığım o şair ve yazarların bir kısmının, defterdeki üyeliği bir nedenle sonlandırılmış bir kısmı da vefat edip hakkın rahmetine kavuşup aramızdan ayrılmışlardır. Diğer şair ve yazar dostlarımızın birçoğu da halen defterde aktif olarak şiir ve yazı yayınlıyorlar.
Bu şair ve yazarların bazılarıyla tanışmışlığımız sadece yorumlarla sınırlı kalsa da, bazılarıyla bu tanışmışlıkları defter dışında da sürdürdüğümüz telefonla ya da yüz yüze görüştüğümüz bir dostluğa dönüşmüştür. Bu dostlarımdan biride, karşılıklı yazılarımız da veya yayınlanmış başka paylaşımlara yaptığımız yorumlarla sıklıkla tartıştığımız, şiirlerinin tutkulu bir okuyucusu olduğum çok kıymetli Abim Ahmet Çıtak (mirim) olmuştur.
Üyelik tarihimden günümüze kadar hep tanışmak ve görüşmek istediğim ancak benim sosyal hayatımı belirleyen yoğun çalışma şartlarım nedeniyle zihnimde her seferinde ertelediğim defterin en özel insanlardan biri olan Ahmet hocamla fikir ayrılığımız ve tartışmalarımız artık en üst düzeye ulaşmıştı. Öyle ki, artık aramızdaki tartışmalı diyaloglar karşılıklı restleşmeye kadar dönüşmüştü. Evet, artık karşılıklı görüşmemiz ertelenemez bir boyut almıştı. İş seyahatim de olduğum bir anda yazdığım bir yazının altına mesaj kutusuna açık adresini yazdığını söylemesi benim için son nokta olmuştu. Yüzlerce kilometrelik mesafeden geri dönüp geç saatlerde evime ulaştım. Sabah şirket aracını evimin önünde bırakıp eşimin aracını alarak Ahmet hocamın verdiği evinin adresine gittim. Oturduğu sitenin güvenlik görevlisine hocamın ismini vererek geldiğimi haber vermesini istedim. Kısa bir bekleyişin ardından fikir ayrılığı yaşadığım sıklıkla tartıştığım, şiirlerinin hayranı olduğum ve uzun yıllardır tanışmak istediğim Ahmet hocam sitenin bahçe kapısına gelmişti. Baş başa kalabileceğimiz bir yere gitmek üzere hocamın isteği üzerine onun aracını takip ederek peşi sıra yola çıktık. Nihayetinde yalnız kalabileceğimiz kırsal bir yere geldik. Araçlarımızdan indik bir birimize yaklaştığımız da Ahmet hocamın tepkisi biraz sert oldu. Ancak Ahmet hocam her ne kadar kaşlarını çatmış öfkeli bir ses tonu ile konuşuyor olsa da, bana bir sempatisi olduğunu ve güvendiğini hissedebiliyordum zaten öyle olmasa kimse kimseye hesaplaşmak veya hesap sormak adına evinin açık adresini vermezdi.
Nihayetinde bende kendisine savunduğum düşüncelerin gerekçesini açıklamaya çalıştım ancak ortam gergin olduğundan tam bir cümle kurmak en azından benim için pek mümkün olmuyordu.
(‘’Bu noktadan sonra görüşmenin devamında yaşanan gergin diyaloglardan dolayı yarım kalmış tamamlanamamış bazı cümleleri tamamlanmış sözler gibi aktararak devam edeceğim.)
Ahmet hocam öfkeyle -Serhat sen ne yapmaya çalışıyorsun dedi. Bende kendisine doğru bildiğimi savunuyorum dedim. Hocam da hayır sen bizim sayfalarımızdan söyleyemediğini başkasının yazısının altında söylüyor bize hakaret ediyorsun dedi. Ebetteki buna itiraz ettim. Çünkü ben kime ne söylemek istiyorsam sayfasından söylüyordum. Böyle bir suçlamayı hak etmediğimi düşünüyordum. Kaldı ki ben sizler gibi düşünmek durumunda değilim. Hocam da bana yeni bir suçlamada bulundu. Serhat seni çözemiyorum hem iktidar yanlısı olmadığını söylüyorsun hem de iktidarı koruyan yazılar yazıyorsun. Dedi.
Bende kendisine ne alakası var hocam bu ülkenin kalkınmasını güçlenmesini istemek bunun içinde her alanda plan ve proje üretip yatırım yapmanın çok önemli olduğunu savunmak için iktidar yanlısı mı olmak gerekiyor? Ne alakası var bizler Akp ile mi vatanperver olduk. Ya da İslama ve Müslümanlara saldıranlara karşı çıkmak için yine iktidar yanlısı mı olmak gerekiyor. Bizler AKP ile mi Müslüman olduk? Dedim kaldı ki Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetini korumak için de CHP’li mi olmak gerekiyor? Böyle bir mantık olur mu?!’’
Ahmet hocamla tartışmalarımız bu minval üzerinden sürerken hocamın son yayınladığım ’’şimdi fitne zamanı’’ adlı yazımı örnek göstererek seni yalnız ben değil hiç kimse çözemiyor demesi beni derinden etkiledi. Nasıl olurdu böyle bir şey?!!’ Bu sayfalar da geçmişten günümüze yaşadığı tecrübeleri açık yüreklilikle paylaşan siyasi kimliğini geldiği yeri saklamayan gizlemeyen biri olan beni nasıl çözemezler.! Kaldı ki, ben kendimi yüreği avucunun içinde olan bir insan olarak bilirim. İşin tuhafı daha profil resmi bile olmayan,özelinde en ufak bilgimiz olmayan insanların hakkım da böyle bir düşünce içerisinde olmasına çok şaşırmıştım. Ancak yinede hatayı kendimde arayıp, öz eleştiri yapmam gerektiğini düşündüm.
’’Şimdi fitne zamanı adlı yazıyı iş hayatımdan tanıdığım bu ülkeden milyonlarca dolar para kazanmış kenarında en az yüz milyon dolar nakit parası olduğunu bir şekilde bildiğim (ne halt ettiğini bilmediğim) her sene ismini değiştirdiği bir benzin istasyonu dışında bu ülkeye en küçük bir yatırım yapmamış tüm yatırımlarını yurt dışına yapan geçmişten günümüze bu ülkenin yaşadığı siyasi ve ekonomik krizlerden beslenip başta faiz olmak üzere çeşitli ihale devirleri üzerinden vesaire her türlü gayri ahlaki şekillerde para kazanan rantiyeci bir insanın beni telefonla arayıp timsah gözyaşları dökerek şehit edebiyatı yapması ‘’şimdi fitne zamanı’’ adılı yazımın ilham kaynağı olmuştu.
Ahmet hocamın ilk anlardaki öfkesi sakinliğe evrilmeye başlamıştı. Aracıma binmemi ve onun takip etmemi istedi. Yeniden araçlarımıza bindik ve birbiri ardına yola koyulduk. Bir süre gittikten sonra aracının camını açarak benim karnımın aç olup olmadığını sordu. Evet, o öfkeli Ahmet Çıtak gitmiş yerine abi duyarlılığıyla sahiplenen koca yürekli bir adam gelmişti. Bende kendisine karnımın tok olduğunu ancak hararetle çay içmek istediğimi söyledim. O da viya port alış veriş merkezine gidelim diyerek yeniden kendisini takip etmemi istedi. Viya port’a geldiğimizde çaylarımızı içeceğimiz yere geçtik oturduk. Hayatın içerisinde gerek siyaset gerekse faklı alanlarda kamuoyunca tanınan birçok ünlü insanla karşılıklı oturup sohbet etiğim olmuştu. Ama itiraf edeyim bu sohbetlerin en keyiflilerinden biri, defterin en ünlü şairlerinden olan Ahmet hocamla yaptığım sohbet oldu. Sohbet sonrasında yarım kalan iş seyahatimi tamamlamak üzere hocamın samimi ve dostça kucaklaması sonrasında yeniden yola çıktım.
Ahmet Çıtak gibi bir değeri tanımama vesile olan edebiyat defterine ve dolayısıyla böyle bir platformu bizlere oluşturan özel insan, sevgili Habib DAĞ kardeşime çok teşekkür ederim.
Serhat BİNGÖL. 01.03.2020.
YORUMLAR
Günaydın Serhat KARDEŞİM
bilseydim en başta şiirle yanıtlardım;)) sonunda anlaştık
nice saygılarımla
Serhat BİNGÖL
Zihin merkezinde insan sevgisi olan herkes saygıyı ve sevgiyi hak eder.
Yine aynı terane yine engelleme.
Sevgili Serhat Sami bir yazı yazmış.
Ona cevap verdim.Ama yine engelleme...
O na yazdığım cevabı sana gönderiyorum.
Senden ricam ona ulaştır.
Öptüm gözlerinden...
Hoca
Bilmiyorum yazdığım yorum sana ulaşacak mı?
Çünkü engellemek gibi basit bir uygulama yapıyorsun.
Seni sevmiştim be Hoca. Kalemini, mizahını sevmiştim.
Hatta sana sanal bir yazı dahi yazmıştım.
Bir süre sonra ne yaptın sen?
ATATÜRK’ü diline doladın.
Direkt olmasa da zımnen Ona hakaretler ettin.
“Yok ben hakaret etmedim” deme Hoca. Ettin.
Kendini Tarih duayeni olarak görmeye başladın.
Hoca bana mafya diyorsun. Ben tek tabancayım. Mafyayla işim olmaz.
Daha önce de s.ktir et dedin.
Madem fiziki gücün yok. Diline de sahip çıkacaksın. Her kuşun eti yenmez Hoca
Hele benim etim hiç yenmez.
Ben hakareti kaldıramam. Eğer biri bana hakaret ettiyse sonu nereye varır?
Düşünmem. Hasta da olsam, rakibimin hakkından gelecek kadar enerjim var benim, çok şükür.
Çok yumuşak kalbim olmasına rağmen, gözüm karadır benim.
Bu yazın güzeldi. Fabrika ayarlarına döndün.
Bekliyorum hadi daha önce yazdığın yazıları çürütecek bir yazı daha yaz da görelim.
Selamlarımla…
Ben de diyorum bugün neden hep kulaklarım çınladı durdu )))
Neyse senin adına sevindim sevgili Serhat. Ancak şaşırmadım dersem de yalan olur. Zira senin gibi yüz yüze olmasa da ben de Ahmet Çıtak ile uzunca bir telefon görüşmesi yapmış ve kendisinin de izniyle yaptığımız konuşmayı sitede yayınlamıştım ama hemen anında silindi yazım. İşte buna şaşırdım. Site yönetimi nasıl oldu da silmedi bu yazıyı?
Keşke senin kadar genç, sağlam ve enerjik, olsaydım. Keşke benim de kullanabileceğim bir arabam olsaydı ve hepsinden daha önemlisi senin kadar sakin bir insan olabilseydim de ben de yüz yüze görüşseydim zat-ı muhteremle.
Selam ve sevgiler.
Serhat BİNGÖL
Hocam biz Ahmet Abiyle bir araya geldiğimiz de mutlak her konuda mutabakata varmadık. Ya da birbirimize güzel sözler söylediğimiz için dostça bir sohbet ortamı oluşturmadık. İkimiz de birbirimizde bir şeyi gördük.! ‘’Samimiyet. O kadar sadece samimiyet ondan sonrası kendiliğinden gelişti. Samimiyet gönülden gönülle geçen en duru duygu akımıdır. Eğer onda en ufak bir riya varsa hangi güzel söz söylenirse söylensin gönülle geçmez. İşte bu yazıda aynı samimiyetle kaleme alındı. Dolayısıyla gönüllerde yer etmiş ki, yönetim silme gereği duymamış.
Yorumunuza ilginize teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
Bedri Tokul
Ben de seninle tanışmaya can atıyorum.
Ama bu isteğimin gerçekleşmesi uzun sürmeyecek.
Sik.tir et haaa...
Bana bu güne kadar kimse bunu demedi. Diyemedi.
Adamsan sözünün arkasında dur.
Engellemek gibi yollara sapma.
Her neyse birde yüz yüze soracağım sana bu soruyu.
Yine Evetttt diyorsan anlından öpeceğim senin.
Ya da cevabın hayırsa...?????
Sana bir fırsat.
Burada dedin burada düzelt yanlışını...
Kalemin kuvvetlidir. Bekliyorum.
Fazla zaman da kalmadı...
sami biberoğulları
Bedri Bey'e gelince.
Kesinlikle muhatabım değildir. Zira ben kendisine öz abimden daha fazla değer vermişken, ona bu güne kadar saygıda hiç bir kusur etmemişken ve ortada hiç bir sebep yokken beni kendisine hasım bellemesi sebebiyle gözümden de gönlümden de ebediyyen silinmiştir. Benim için bir ölü mesabesindedir. Ölülerle konuşulmaz, görüşülmez.
Hala Mafya babası gibi tehdit ediyor gördüğün gibi.
Neye evet diyeceğim, neye hayır diyeceğim inan onu bile anlamış değilim.
Neyse sayfanı daha fazla meşgul etmeyeyim. Tekrar selam ve sevgiler.
Bir insanın dostluğu başkadır
fikirleri başka
bizler fikirlerini eleştirebiliriz dostluk iki kişinin arasındaki bir değer dir
bazı insanlar vardır kişiliğine saygı duyarsın ama yazdıklarına değil
bence
kişiliğinizi yazılarınıza da yansıtın
yansıtın ki
vicdan muhakemesinde aklansın yüreğiniz
saygılar
Serhat BİNGÖL
Vicdanım çok rahat çünkü benim yalanla işim olmaz. Hele hele birileri sırtımı sıvazlayacak diye doğrularımdan vazgeçip söylenmiş yalanları savunmak gibi bir ahlaksızlıkla hiç işim olmaz.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
Şeffaflık adına güzel duygular
ön yargılar olmadan yüz yüze
görüşmek her zaman adil olandır
vücut dili insanı ele verir
Lakin bu yazdıklarını aklayamaz Serhat kardeşim
nice saygılarımla
Serhat BİNGÖL
Biz Ahmet hocamla bir araya gelince hainlere ya da hainliğe karşı susma noktasında bir birimizi ikna ettiğimizi falan mı? Sanıyorsunuz.
Dostum naçizane benim hayatımda son nefesime kadar her alanda mücadele edeceğim üç yapı hiç değişmeyecektir. Biri: Bu milletin tarihini, kültürünü, dini ve milli değerlerini inkara zorlayan ve düşman edenlerle. Diğeri: Bu ülkenin gelişmesini kalkınmasını istemeyip engel olmaya çalışanlarla. Üçüncü ve sonuncusu da, Mustafa Kemal Atatürk'e doğrudan düşman olanlarla, onun manevi şahsiyetini kullanmaya çalışan Atatürk istismarcılarına dönük kavgam hiç bitmeyecektir.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
MÜSLÜM BAYRAM
kıçına baksınlar
aynada...
senden mi öğrenecek millet vatanseverliği
Serhat BİNGÖL
Benim karşı olduğum zihniyetlere karşı olmak için kraldan fazla kralcı değil kral olmak gerekir.
Serhat BİNGÖL
İnsanda ortalama tarih bilgisi ve bilinci, biraz vatan millet sevgisi. Biraz da atasına ve atalarına saygısı olsun yeter. Dolayısıyla (senden mi öğrenecek millet vatanseverligi) diye birşey yok. Biz büyüklermizden, hocalarımızdan böyle öğrendik bizden sonrakiler de bizden öğrenecekler.
Bu seni niye bu kadar rahatsız etti anlamadım.
Serhat BİNGÖL
Müslüm kardeşim seni seviyorum. Rabbim sizleri başımızdan eksik etmesin sizler bizlerin motivasyon kaynağı oluyorsunuz . İnsanın ön yargılarına daha bi sarılası geliyor.
MÜSLÜM BAYRAM
Severek oku ilhamla aşkla özümse
Önce inan kendine sev âşık ol
Kanma cahil cühelaya hacı hocaya şeyhe
Sakın ha! Kendinden başka kimseye
Önce kendine önce kendine önce kendine
Mektep medrese gezmek okumak öğrenmek ilim
İzinden ayrı düşmek midir bilimin? Asla!
Saplanarak karanlığa kalanlardan olma!
Yıldızlı gecelerin sırrına ermektir maharet
Geri kalırsan cehalet
Sakın ha! Kalınmamalıdır geri güven kendine
Önce kendine önce kendine önce kendine
Mürekkep yalamış okumuş iseniz
El etek öpmek kul olmak yakışık almaz
Demektir ki muş gibisiniz, cahilsiniz
Kendine gel kendin ol bul kendini
Sakın ha! Kulluk Yaratana’dır sor kendine
Önce kendine önce kendine önce kendine
Emir kesindir oku!
Ta yüreğinden hisset mana âlemini çöz
Donatılmış sın akıl ile düşmüşsün canlı evrene
Yaşamak insanca yaşamak hür özgürce
Sakın ha! İsteme göklerden başka mülk
İnan kendine
Önce kendine önce kendine önce kendine
sana birde şiirle yanıt vereyim
yinede anlamazsan
yapacak bir şey yok;))
Serhat BİNGÖL
Emin değilim ama sanırım birçok konuda fikir ayrılığı yaşasak da beni ön yargısız anlayan nadir insanlardan birisi de sensin, ya da ben öyle hissediyorum.
İyi ki varsın seni seviyorum.
En içten saygı ve sevgilerimle.
Okuduğuma değdi dediğim nadir yazılardan biriydi. Başını Adı geçen yazıdan bildiğim bu muhabbetin neticesini öğrenmenin dinginliği var içimde. Her ikinizden de Allah razı olsun. Zan ile amel olmazın yaşayan hali oldunuz.Size nasip olan bu ünsiyetin tüm kardeşlerimize sirayetini diledim Rabbimden. Ümmet olmanın dışındaki her şey ama her şey ancak bir renk olabilir Müslümanın hayatına.Kavga sebebi olamaz.
Bu yazıyı kaleme aldığınız için teşekkür ederim. """Şu zamanda ne keyfi yahu"" Diye gelmiştim. Demek ki sabredince maksadı anlamakta mümkün oluyor
Serhat BİNGÖL
Güzel sözlerinize ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
yeğinadnan
Hayırlı akşamlar hayırlı Ömür.
Kıymetli hocam merhaba
En iyi dostluklar kavgayla mı inşa olur, öyle bir görüş var sanırım
Western filmlerde de barda kavga edip kadeh tokuşturan insanları gördük yıllarca
Tabi o kertede olması gerekmiyor
Yine de kaynaştığınıza sevindim açıkçası
İki samimi ve tok sözlü insanın medeni buluşması, az şey mi şu madeni dünyada?
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
Serhat BİNGÖL
Değerli kardeşim okeye dördüncü olma konusunda şimdilik seni vekil tayin ediyorum:)
Sende seviliyorsun sinir olduğun kişi tarafından.
Saygı ve sevgilerimle
Ben birine " Ağzımın tadı" nı boşuna demem.
İkinize de yakışan buydu.
O kadar mutlu oldum, o kadar sevindim ki...
İkinizi de seviyorum.
İkiniz de ADAM GİBİ ADAMSINIZ.
Öpüyorum gözlerinizden, yüreklerinizden...
Gardaşlarım benim.
Serhat BİNGÖL
Abim sizin ağzınızın tadı olmak benim için paha biçilemez.
Saygı ve sevgilerimle
Bilişim teknolojilerinin bu denli gelişmiş olmasının bir götürüsü de bu sanırım: Sanal ortamda bir araya gelmesi imkansız gibi görünen anlayışlar, bakış açıları, yorumlama biçimleri ve dahi insanların bizzat kendileri; günlük hayatın gerçekliğinde pekâlâ orta yolu bulabiliyorlar. En azından kırıcılıklarını bir kenara bırakabiliyorlar.
Sitede aktif olarak bulunmak istememe rağmen İdlipte meydana gelen hava saldırısı neticesinde verdiğimiz şehitler nedeniyle yazılanlara yorum yapmamayı tercih ettim. Hassas bir konu. Kadere teslimiyetten yana olanlarla, kader üzerindeki belirleyiciliği devletten bekleyenler arasında sürüp giden nihayetsiz bir tartışma. Biraz asker kimliğim engel oldu tartışmalara müdahil olmamama, biraz da insan, toplum, devlet hususlarındaki farklı bakış açım. Biraz da acının küllenmesini beklediğimi ifade etmeliyim.
Ne kadar doğru bilemem ama ben bu ülke insanını aidiyetlerinden ziyade, şu iki kavram üzerinden görüyorum: İsyan ve İtaat. Bir de isyan ve itaati uygun gramajlarda karıştırıp dengeleyerek hayata tatbik edenler var ki; aklını duygularının emrine vermiş, karar söylem ve davranışlarını duygularının etkisinde ortaya koyabilen bir toplumda, bulunmaları ve barınmaları çok zor. Türkiye'de böylesinden nadir vardır sanırım.
Açık konuşayım ben itaat ehliyim. Her ne kadar bazen körü körüneliğe kaçsa da hayatımı huzurlu hale getirmemde büyük katkısı oldu bu bakış açısının Biraz da mesleğim bunu gerektiriyor. İsyanın gereksiz olduğunu iddia etmiyorum elbette ama isyan etmeyi alışkanlık haline getirmemiş fertler ve oluşumlar tarafından; doğru yer ve zamanda, doğru muhataba karşı, yeterli dozda kullanıldığı takdirde sonuç aldırıcı olabileceğine inanıyorum. Bu bir bakıma şu demek: Yerine göre takdir ve destek, yerine göre eleştiri.
Bu yazdıklarımdan yola çıkarak şu cümleyi kurmak istiyorum: Bu ülkede birkaç asırdır isyan ve itaat dengesizliği, zamansızlığı ve doz aşımı yaşanıyor. Bundan dolayı insanlar dinî, ideolojik, siyasî, etnik yobazlığa ve körü körüneliğe meyletmek durumunda kalıyorlar. Münakaşalar, ötekileştirmeler, düşünce ve inançların küçümsenişi bu yüzden bana kalırsa.
Ahmet Bey ile problemin çözülmüş olmasına sevindim. Kendisinin iyi bir insan olduğuna inanmakla birlikte biraz ilgi alanını değiştirmesinin (bunu ülkece yapmamız gerekiyor aslında) edebiyat defteri ve üyeler adına daha faydalı ve eğitici olacağını düşünüyorum.
Saygılarımla.
Demircioğlu tarafından 3/2/2020 12:38:15 AM zamanında düzenlenmiştir.
mirim
Körü körüne itaat etmek, Allah'ın bahşettiği aklı kullanmak yerine başkasının aklını kullanmak demektir. Yani kendi aklının bir anlamda fişini çekmek demektir.
Benim hayat felsefem "önce vatan" üzerine kuruludur. Ona zarar veren herkese karşı tavır geliştiririm. Amacım siyasete girmek değil ama şu da var ki, mevcut düzenin sorumlusu, lideri bu ülkeyi uçuruma sürüklüyor. Sürüklemiyor aslında sürükledi de yarda bir fidana tutunuyoruz. Ha düştük ha düşeceğiz. Ve sizler farkında değilsiniz ama düşmek artık kaçınılmaz. İtaatkarlar bu intiharı fark ettiğinde artık çok geç olacak.
Askersiniz. Ben de dolu dolu askerlik yaptım. Ve ben asteğmenlerden nefret eden bir binbaşının alnından öptüğü bir asteğmendim. Hakkını verdim yani. Askerliği de iyi bilirim. Bana, hava savunmasının olmadığı bir yerde tabur konuşlandırmanın mantığını izah eder misiniz ? Aslında bunun için askerliği çok iyi bilmeye de gerek yok. Ortalama zekaya sahip bir onbaşı bile bunun intihar olduğunu bilir. Ve maalesef şunu kimse dillendirmiyor; Bizim askerimiz, El Nusra militanlarını korumak için orada. Yani herkesin sandığı gibi vatan millet için değil. Bana orada nokta kadar menfaatimiz olduğunu izah edebilenin ellerinden öperim.
Kızıyorum, çıldırıyorum çaresizlikten.
Defalarca tekrar etmek istemiyorum ama ben şehit vermiş bir tim komutanıyım. Beni yıllar sonra bulan bir askerimin facebook'tan bana yazdıklarını Serhat okudu. O asker gazidiydi. Ben o gece şehit edilen 36 askerin ve ölmeyi arzu edecek boyutta yaralanan askerlerimizin hislerini bire bir olmasa da hissedebildim. Ve o gece ablamla telefonda hiç tanımadığımız çocuklar için ağlaştık.
Çocuklarımıza çok yazık oluyor çok...
Dahası ülkemize...
Sizinle pek yıldızımız barışmasa da, saygı uyandıran olgunluğunuzu keşfettiğim için mümkün olduğunca sizinle söz dalaşına girmekten kaçındım. Yani bazıları gibi vıcık vıcık yandaş değilsiniz en azından. Bu vesileyle selam ve saygılarımı sunuyorum.
Güvenlik beni arayıp Serhat bey sizi bekliyor, geleceğinden haberiniz varmış dediğinde kafamda çok kötü şeylerle aşağı indim. Ama ben onun gözlerindeki pırıltıyı ve temizliği gördüğümde bazı şeylerden vazgeçtim. O iyi bir insan ve arkadaş. Ne kadar samimiyetiniz var bilmiyorum ama kıymeti bilinmeli...
Allah'a emanetsiniz.
Serhat BİNGÖL
Yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
Serhat BİNGÖL
Bir şeye hayıflanıyorum seninle geç karşılaşmamıza.
İyi ki tanıdım seni, iyi ki varsın.
En içten saygı ve sevgilerimle
Bende kendisine ne alakası var hocam bu ülkenin kalkınmasını güçlenmesini istemek bunun içinde her alanda plan ve proje üretip yatırım yapmanın çok önemli olduğunu savunmak için iktidar yanlısı mı olmak gerekiyor? Ne alakası var bizler Akp ile mi vatanperver olduk. Ya da İslama ve Müslümanlara saldıranlara karşı çıkmak için yine iktidar yanlısı mı olmak gerekiyor. Bizler AKP ile mi Müslüman olduk? Dedim kaldı ki Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetini korumak için de CHP’li mi olmak gerekiyor? Böyle bir mantık olur mu?!’’
bak ne güzel anlatmışsınız...
lakin ne derseniz deyin objektif de subjektif de olsa standartlar dışında
ahlak açısından demek istediğim yoksa beni ilgilendirmez...
hatta saygı çerçevesi kişinin sert mizaçlı olması sıkıntı olmaz.
beğenirim şiirlerini açıkcası
fikrini aşılıyamıyacağını bidiği anda yanında da olsa bağıran ya da kabaran tiplerden neden: kabullendiremediğini anladığında üstünlük taslayan fikrinden başkasını adi olarak gören bir şey...
görüşlerim böyle
selametle kalınız
Serhat BİNGÖL
Değerli yorumunuza ve ilginize çok teşekkür ederim.