- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALEKSANDR TVAR DOV SKİ
Rus şair Aleksandr Tvardovski, 1910-1971 yılları arasında yaşadı. Bir demircinin oğludur. Çocukluğu ve ilk gençliği köyde geçti. Moskova Üniversitesinde felsefe ve edebiyat öğrenimi gördü.
İlk şiirlerinin konusu, devrim süreçlerini yaşayan köy ve sorunlarıdır. Bu bakımdan şiiri İsakovski çizgisine yaklaşır. 1931-1933 yılları arasında yazdığı Sosyalizme Giden Yol ve Giriş destanlarında ve şiirlerinde kollektifleştirme dönemi köyü yansıtır. 1936’da yayınlanan ’’Muravya Ülkesi’’ adlı destanında da aynı konu işlenmektedir. Yalın, aydınlık bir konuşma dilinin kullanıldığı; yoğun olaylar dizisinin bazen masalsı ve abartılı-alegorik bir yöntemle yansıtıldığı bu uzun şiirde, köy yaşamının gerçekliği, eski düşlerden ve inançlardan kopuşun güçlükleri gösterilmektedir. Kolhoz köyünde insan kişiliklerinin değişme süreçleri de, bu dönem şiirlerinin başlıca konuları arasındadır: Bu dönemde Tvardovski, bir yıl arayla, 1938- 1939 yıllarında’’Yol’ ve ’’Köy Kroniği’’ adlı kitaplarını yayınlamıştır.
Savaş yılları ve savaş sonrası şiirlerinin, gerek Tvardovski’nin yaratıcılığında, gerek çağdaşSovyet şiirinde özel bir yeri vardır. Bu şiirlerde savaşın büyük acıları, derin, insancıl duygularla yansımıştır. Bu dönem şiirleri arasında en ünlüsü. ’’Vasili Tyorkin’’ destanıdır. Vasili Tyorkin, sıradan bir asker tipidir. Onun savaş yaşamı çevresinde, tüm Sovyet insanlarının savaş yıllarındaki yaşamı anlatılmıştır. Bu destanda trajik sahneler, derin bir lirizmle, yer yer halksal bir coşku ve şakacılıkla, yurdun ve insanın yazgısı üstüne yoğun bir düşünce yüküyle kaynaşık olarak verilmektedir. ’’Vasili Troykin’’ büyük yaygınlık kazanan ve yazarına büyük ün getiren bir yapıttır.
Tvardovski’nin savaş sonrası şiirlerinde de başlıca konular, halkın tarihsel yazgısının çok yönlü aydınlatılması, büyük acılara karşın yaşamın yenilmezliğidir. Tvardovski, 1946 yılında yazdığı’’Yoldaki Ev’’ ve 1950-1960 arasında yayımladığı ’’Uzaklardan Uzak’ adlı yapıtlarında bütün bunları ustaca dile getirir.
1954-1963 yılları arasında tamamladığı ’’Tyorkin Öbür Dünyada’’ adlı polemiksel destanında, özgün bir groteks yöntemle, Sovyet toplumunun gelişmesine engel olarak gördüğü durgunluk, bürokratizm gibi aksaklıkları acımasızca eleştiren Tvardocski, 1950-54 ve 1958-70 yılları arasında, Sovyetler Biriliğinin en büyük edebiyat dergilerinden ’’Novi Mir’’ in baş yönetmenliğini yapmış 21 ve 22. parti kurultaylarında kültürel ve toplumsal konularda önemli içeriği olan konuşmalar yapmıştır. Edebiyat üstüne önemli inceleme yazıları olan, başta Aytmatov olmak üzere pek çok yazarın gelişmesinde destek ve yardım gösteren Tvardovski,yoğun içeriğinin yanı sıra Rus dilinin inceliklerini ustaca kullandığı şiirleriyle, hüzünden şakaya, oradan derinliğe bir düşünceye geçebilen özgün, yalın, aydınlık üslubuyla, 20. yüzyıl Sovyer şiirinin en büyük ustaları arasındadır.
Büyük şairi,’Savaş Bittiği Gün’ adlı şiiriyle selamlıyorum:
Savaş bittiği gün, o şölen gününde
Tüm namlular ilan ederken zaferi;
Bir an, özel bir duyguyla
Sarsıldı hepimizin yüreği:
Yolun sonunda vardığımız o uzak ülkede
İlk kez vedalaştık, ateş gümbürtüsü altında;
Savaşta yaşamını yitiren herkesle
Canlılar ölülerle nasıl vedalaşırsa.
Ruhlarımızın derinliğinde, o zamana kadar.
Vedalaşmıştık öylesine dönülmezse;
Bir eşitlik vardı aramızda sanki,
Bir sayım listesiydi ayıran bizleri sadece.
Aynı savaş yolunda yürümekteydik yan yana.
Ve paylaşmaktaydık aynı savaşçı yoldaşlığını.
Onların zorlu yazgısıydı parlayan bizim de alnımızda,
Bize uzak değildi bu yazgı.
Fakat şimdi bu özel dakikada,
Yücelik ve hüzünle dolu bu an,
Ayrılıyorduk artık sonsuzca,
Bu salvo ateşleri ayırıyordu bizi onlardan..
Uğuldayan çeliği namkuların
Anlattı bize, artık yitikler arasında sayılmayacağımızı;
Ve yiterek bir duman içinde, uzaklaşmalıydı git gide,
Şehit arkadaşlarla dolu kıyı.
Yoğun tabakası arasında günlerin ve yılların
Bu ateş dalgaları çekip götürüyordu onlardan bizi.
Ve onlar bir şey söyleyemezlerdi. Dilsizdiler.
Ve sallayamazlardı arkamızdan ellerini...
İşte böylece, ezikliği içinde yazgımızın,
Vedalaştık bu bayram gününde dostlarla.
Onlar ki son gününe dek savaşın
Bizimle aynı saftaydılar daha..
Onlarki, yarısına kadar ancak
Geçebilmişlerdi büyük yolunu o kanlı yılların;
Onlar ki, kimisine daha
Mezar olmuştu balçıklı suları Volga’nın,
Onlar ki, henüz Moskova önlerinde,
Derin karlara gömülüp kalmışlardı;
Varoşlarında şehrin, öncü birliklerde,
1941 kışı.
Ve öldüller, ümit bile edemeden,
Son bir saygı görevi yapılacağını;
Arkadaş eliyle serpilmiş
Bir toprak tümseği altında uyumayı.
Hepsiyle bir bir vedalaştık, hepsiyle,
Yazgıları eşit olmasa da;
General olanlarla da ölümün öncesinde;
Çavuş olacak kadar az yaşayanlar da...
Aynı büyük örtüsü altında
Yarıya indirilmiş sancakların
Vedalaştık içimizden bir bir
Tüm şehit arkadaşlarla.
Vedalaştık. Ve dindi uğultusu ateşlerin.
Ve zaman akıp geçti.
Bir avuç toprak olan o kardeşlerin
Üstünde ağaçlar kaç kez yaprak değiştirdi...
Ve yeniden yeniden yapraklar yeşerecek,
Büyüyecek çocuklarımız ve torunlarımız.
Fakat her zafer gününde, her salvo ateşinde
Biz o büyük ayrılığı anımsayacağız.
Hayır, bir saygı görevi değil bu sadece,
Sürüp giden bu anı, ruhumuzda,
Ve savaş dalgaları-
Sürüp gittiğinden de değil hala.
Onlar, karışıp toprağa ve ölümsüzlükleriyle
Size yiğitlik örneği olanlar
Dünyada en son savaşın
Kurbanı da sayılsalar;
Nasıl unutabiliriz onları nasıl?..
Nasıl yaşarız, ayırıp kendimizi onlardan?
Nasıl görmeyiz onların gözleriyle dünyayı,
Ve nasıl işitmeyiz onların kulaklarıyla bazan..
Ve sonuna vardığımızda yaşam kavgasının,
Gelip çattığımızda ölümün eşiğine,
Kayıtsız kalabilirmiyiz o arkadaşların
Dostluğuna ya da sitemine...
Aramızdaki bağ koparılamaz,
Çünkü ot değiliz biz ve ot değil onlar..
Öyle bir yakınlıktır ki bizi birleştiren,
Ona ölüm bile ulaşamaz..
Sizleri Dünyada savaşın şehitleri !
Bizim mutluluğumuz için toprağa karışanlar !
Yaşayanlar kadar sizin için de
Söylüyorum türkülkerimi.
........
Sizinim ben dostlar, sorumluyum size
Canlılara karşı nasıl sorumluysam.
Ve bir gün, alçalırsam yalan söyleyecek kadar,
Sapmamam gereken bir yola saparsam;
Ve eğer inanmadığım sözler söylersem bir gün,
Onları gereğince yayamadan daha
Ve henüz tepki gelmeden yaşayanlardan
Sizin sesiniz siteminiz ulaşacak bana...
Ve ölenlerin vereceği yargı
Sarsar, en az canlılarınki kadar ruhu.
Yaşasın içimde son nefesine dek,
Zaferin ve büyük vedalaşmanın salvosu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.