- 568 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Muazzez Hocamız
Seyyid Ahmed Arvasi (k.s) için söyledim söyleyeceklerimi
dilim döndüğünce anlattım
her eserimde yazdım
bu eserimde de yazmazsam olmaz diyerek…
Hayatını Türk- İslâm dâvâsına adamış
büyük bir fikir ve çile adamı Seyyid Ahmed Arvasi Hocamız (k.s)
(15.02.1932 - 31.12.1988)
1988 senesin son günü
yerin altına inen
hoyrat bir zamanın rengiymiş
meğer kederime sinen
fikrini aklıma kazıyarak
yoluna düşürdüm gençliğimi
tembihle donatılmış
bir yolcuydum artık
rahmet olsun!
-II
Öyle sıcak, öyle hepimizden, öyle bizli “Muazzez Seyyid Ahmed Arvasi” Hoca (k.s) kendisini şöyle tarif eder; ‘’Ben İslam imân ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslâm‘ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim’’
Acze düşer kelimelerim
büsbütün müphem aksanıyla
öyküsünü bil Arvasi’nin
kendine has özgü san-ıyla
Âşkla tutup inancın ipini
sükûnetle etüt edip sabrın yolunu
kendime kendime çekiyorum
kendime çekiliyorum
…
Diyerek, sığındığımız dergâhımız aynı ki, sırtımızı dayayıp, yasladığımız çınarlardan birisi olan Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) Tanrı Dağı gibi Türk Hira Dağı gibi Müslümandı
O’ bu iki dağ arasında eserek, beyinleri ve gönülleri ferahlatan bir Türk-İslâm yelidir!
O yeldir şiirlerimde esen!
Ve, gözlerim sevgili bakışlı, Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) Müslüman Türk olarak örnek şahsiyetti, ilmi konularda yeterli, güzel huylu mütevazı bir mübarek insandı ve de doğruyu öğrettiği gibi dosdoğruyu gösterirdi!
O’nu yazmak O’nu anlatmak ne güzel!..
Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) adeta, Hace Hazret Yesevi’nin ta Türkistan’dan eserek Anadolu insanının gönlüne Ab-ı Hayat olan Türkistan yeli misâli
Şimdi bilerek ve kasten çorak bırakılan gencecik ülkücü gönüllerin bu iki yele o kadar ihtiyaçları var ki, izah etmede yetersizim derim.
Gece emziremezse
çilesini çektiği âşkı
zifiri hüzünlerde aç kalır gün ışığı
bu zaman fitne-fesat için çektiğim sancılar
doğurmalı artık doğuracak bizi
yolunda yürüdüğüm Muazzez Hocamıza (k.s)
rahmet olsun!
-III
Milliyetçilik Türk Milletinin Karakteridir!
Gümüşhanlı’yım diyeceğim ki
çiçeğin gamzesine yuvalanan bir baharı
gönüllü öptü kalemim
şöyle devam ediyor
Marifetli iç sessizliği
içi ne kadar kalabalık olursa insanın
o kadar gürültüsü oluyor
güneşin doğduğu yerden
battığı yere kadar
Yineleyeyim; Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) kendisini çoğu defa öğrencilerine şöyle tanıtır ve bundan da büyük haz duyardı; “Ben, İslâm imân ve ahlâkına uygun olarak sırat-ı müstakim çizgisi üzere yaşamayı en yüce şahadet bilen, mübarek ve soylu Türk milletini her iki dünyada da aziz ve mesut görmeyi arzulayan ve böylece, İslâm`a hizmet ve sadakati şeref bilen Türk milliyetçisiyim”
Bu adaba riayetle
mevsim soğuğunu tabanlarıma yürüttüğünde
içim yaza döner
Muazzez Arvasi Hocamız (k.s), samimiyetten uzak sözde İslâmcıların Türk tarihinin bin yıldan ötesini inkâr ederek Türk töresini küçümsemelerine şiddetle karşı çıkar ve bu gibi Türk düşmanı, slogan mücâhitlerine karşı Türk tarihinin bütününe sahip çıkardı.
Muazzez Arvasi Hocamıza (k.s) göre “Türk milleti, temiz ve şanlı bir mâzi ile binlerce yılların ötesinden süzüle gelen büyük bir tarihi tecrübeye sahip, milli örf, adet ve töresinin kaynağını oluşturup şekillendiren zengin bir kültürel hazinenin banisi bir millettir. Türk töresi bir hukuk ve bir ahlâk kitâbesi hükmündedir”
Kısa bir not kabilinden, geçmiş zamanların hükumeti döneminde sürgün ve tehditlere maruz kalan Muazzez Arvasi Hocamız’ a (k.s) 12 Eylül 1980 Askeri İhtilali’nin Kenan Evren Cuntası tarafından haksızca tutuklanmış, Milliyetçi Hareket Partisi genel idare kurulu üyesi olması hasebiyle Mamak zindanlarına hapsedilerek büyük çileler çekmiştir.
Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) bir güzel bir o kadar da farklı yanı; Türk’süz bir cihanda İslâm dininin öksüz ve sahipsiz kalacağını bilmesi ve bunun neticesinde, Türk milletinin bekasının yegâne şartı olan Türk milliyetçiliği fikrine bir ömür hizmetle, bu uğurda binlerce makale, onlarca kitap yazıp taviz vermediği Türklük sevdası yüzünden Mamak hapishanesine kadar uzayan çileli yolda bir ibâdet aşkı ile yılmadan, yıkılıp, menfaate meyletmeden erce- erkekçe yürümüştür..
Şahsımda vuku bulan sevgisi de yürüyüşüdür..
Muazzez Hocamız S. Ahmed Arvâsi (k.s) ölüm korkusu içinde çırpınanlardan değil, ölümden sonra ölümsüzlüğe inananlardandı ki, Ebu Lehebler`in ölmediği, Ebu Cehiller`in kıtalar dolaşıp, Türk Milli Eğitim kurumlarını mekân tutup kan içtiği 1970-1980 li yılların sonlarına doğru, Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) hayatının en zor ve meşakkatli dönemini yaşamasına rağmen Türk milliyetçiliğinden bir adım geri atmadı.
Yolundan sapmadı!
Öylesi günler oldu ki tehditler, şantajlar, kızıl renkli bölücülerin namluları altında bile derslere girip fikrini genç beyinlere nakış nakış nakşetti.
Ağır ağrılarla diyorum ki
biz sürünmezsek dava aziz ol(a)maz
uzun bir nadasa çekilmiş us Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) için
sığ yüreklere ne derinlikte uzanabilirim
şahsi manevi ve maddi kabiliyetimce böyle düşünüyorum
şimdi sağanak yağmurlar gibiyim
mevsim biraz hüzün
Düşünüyorum
çünkü, bahar ben geldim demez ya da diyemez
nasıl anlarım geldiğini baharın; elbette ki çiçekten böcekten
bir gün anlayacağım inşallah
Ve, aslı olmayanın fotokopisi olmaz
beni fotokopi bilin yani bir manada sahte bilin
gerçeği ise Muazzez “Seyyid Ahmed Arvasi” Hocamız (k.s) bir değerdir.
köy göründükten sonra köymüş demenin bir manası yok
yani, gerçeği-değeri görmemiz lazım gelir.
Muazzez Hocamızı (k.s) sayıklayan
tarihlere bel bağlayıp uyandırmak istedim
nasibi olan gençleri
-IV
Belirgin
Ülkücülerden oluşan
mensubu olduğum toyu
asaleti özünde olanın
bellidir aşikâr soyu
Muazzez Seyyid Ahmed Arvasi Hocamız (k.s) bir Ülkücüydü ki, Ülkücülerden her bir Ülkücüye Kürşad diye hitap ederdi
İnsan gözünün gördüğüne inanmaz
gözünün gördüğünü kabul eder
gözünün görmediğine inanmak makbul olan
bende makbul olanı yapıyorum…
Benim daha aklım başımda yokken daha 3 Yaşımdayken
1974 senesinde Muazzez Seyyid Ahmed Arvasi Hocamız (k.s)
evet, İstanbul Atatürk eğitim enstitüsünde öğretmenmiş.
Hatta vazifeyi ifa ettiği zamanda söyle bir vaka nazara vermiş olacak ki, okudum aktarayım, bu dönemde okulda tekrar hâkimiyet kurarak terör estirmek isteyen 30 kişilik anarşist bir gurup bıçak ve zincirlerle 3 kişilik ülkücü guruba saldırır.
Üç beş kişilik ülkücü öğrenci gurubu, 30 anarşisti perişan eder.
Bu olaya bizzat şahit olan Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) bu ülkücülerden birini bir kaç gün sonra odasına çağırarak onunla şöyle konuşur;
Gel Aslanım gel Kürşadım gel Yiğidim seni bir kucaklayayım.
Dünkü kavgayı gördüm
Siz, ülkücüler bugünün “Kürşad”larısınız
Allah Azze ve Celle! Türk milletini Kürşadsız bırakmasın diye duâ eder.
Ve şöyle devam eder, ben çok iyi biliyorum ki, sizler saldırgan ve kaba insanlar değilsiniz, asil gençlersiniz, ülkücülüğün temelinde imân- asâlet- âşk ve muhabbet vardır.
Lâkin bugün vatanımıza sızmayı ve içimizden bizim insanlarımızı yanına çekebilmeyi başarmış olan dış düşmanlarımız ülkücülerin sabırlarını taşırarak bir iç savaş çıkartmak istiyorlar aman dikkat edin
Ve de bilin ki, dün size saldıran 30 kişilik gurup, Abd’nin, Rusya’nın, İsrail`in gizli servislerinin kandırdığı zavallılardır.
Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) şöyle devam eder derki, beni üzen şudur ki; Atatürk`ün ölümünden hemen sonra gelenler Türk Milli Eğitimini milli olmaktan uzaklaştırdılar.
Türk gençliği kendi değerlerini değil de, Roma - Grek medeniyetini, Batı`nın kokuşmuşluklarını öğrenerek yetiştirildiler.
Siz ülkücüler bu günün Kürşadları - Bilge Kağan – Tonyukukları -Kültiginleri`siniz…
Türk milletinin geleceği, Türklük şuuru ve İslâm dininin gönüllere ve beyinlere yeniden nüfuzu yalnız ve yalnız ülkücü gençlerin gelişip çoğalmasıyla mümkündür.
Bir ikinci yol yoktur diye buyuran Muazzez Seyyid Ahmed Arvasi Hocamıza (k.s) tekrar tekrar rahmet olsun!
Büyük insan, dava ve gönül eri Arvasi Hocamızın (k.s) yetiştirdiği beyinler karşımıza bazen;
“Hiçbir kavmin Türk`e horozluk taslamasına tahammül edemiyorum” ve yine, “Bedir`in aslanları ancak bu kadar şanlı idi” diyen M. Âkif Ersoy olarak çıkar...
Bazen de;
“Hatta ben olsaydım Kürt- Arap- Çerkez, ilk gayem olurdu Türk milliyeti. Çünkü Türk kuvvetli olursa mutlaka kurtarır her İslâm olan milleti” diye haykıran Ziya Gökalp olarak çıkar ortaya...
Ziya Gökap’ten, Mustafa Kemâl Atatürk`e - H. Nihal Atsız Hocadan, Başbuğ Türkeş Han’a– benzer nice kahramanlar olarak tarih önüne çıkacaklardır…
Ahmet Yesevi Hazretlerinden Yunus`a - Oğuz Han`dan, son ülkücü Şehid Bozkurt`a kadar genişçe bir ruh dünyası olan Arvasi Hocamızın (k.s) Babası Abdülhakim Arvasi Hazretleri, “Dünyada iki Türk kalsa bile birisi benim” diyecek kadar Türk`e sevdalıdır ve Türk`tür.
Seyyid olmak; Peygamberimiz Adı Güzel Muhammed S.A.V ‘in soyundan olmak demektir. Fakat Arap olmak demek değildir.
Efendim, Araplardan Seyyid olabilir fakat Türklerden de olur!
Türk olup asil yaradılışa sahip olmak olan Seyyid veya Serif olmak pek tabiiki kalp atışları kadar gerçektir.
Buna benzer misal aynen büyük Türkçü Ziya Gökalp`in “Türklük hadimi bana, Türk değildir diyen herkes, soyca Türk olsa bile piçtir, Türk olamaz” dediği gibi.
-V
"Bu topraklar Türklerle şereflendi, mübarek olan bu topraklara abdestsiz basmaktan hayâ ediyorum" diyen Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) "Türkler Anadolu ya göçebe olarak gelip yerleşmiş ve Türkler göçebe bir millettir" diyen maksatlı kişilerin bu çirkin sözlerine fena halde içerlenirdi. Bu saçma fikirlere karşı sert tavırlar alarak şöyle beyanlarda bulunurdu ki, Türkler göçebe olarak değil, Orta Asya`dan göç ederek gelmiş olup, gelirken bir medeniyetin sahibiydi; mimarisini – edebiyatını – müziğini - yazısını ve köklü bir kültürü beraberinde getirmiştirler…
Türk`ün töresi Anadolu öncesinde bile, âlemşümul ahlâkı bünyesinde toplayan bir üstün ahlâk ve adâlet nizamıdır.
Türkler Anadolu`ya ilah-i bir programın neticesi geldi.
Türklerin Anadolu`ya göçü ilâh-i bir tecellidir.
‘’ Maide Süresi’nin 54. Ayeti bu göçün mesajını veriyor.”
Muazzez Hocamız S. Ahmed Arvâsi (k.s) Türk- İslâm Kültür ve Medeniyetinin yeniden ihya davasının motor gücü olacak kadroların ancak ve ancak ülkü ocaklarında yetiştirilecek olan gençlerin arasından çıkacağına inanıyordu.
Türk-İslâm Ülküsünün Büyük Mütefekkiri S. Ahmed Arvasi Hocamızın (k.s) eserleri son yıllarda unutturulmuş, gençlerimiz Muazzez Hocamız Arvasi`nin eserlerinden uzaklaştırılarak; meteryalist felsefenin kesif bombardımanlarına maruz bırakılmıştır. Bu uzak kalışın neticesinde ise; Mânevi- Ahlâki- Kültürel değerlerinden kopuk, özüne, örfüne, töresine sırtını dönmüş, kız-erkek ilişkilerinde ölçüsüz, edep dışı aşırılıklara kaçan, İstikbâl ve İstiklâl endişesi taşımayan, fikirsiz, çilesiz, hedefsiz bir gençlik modeli oluşturulmuştur. Bu yeni genç modeli, yavaş yavaş kemirgen bir hâl alarak teşkilatımızı, cemiyetimizi için için kemirmektedir.
Bu sebeple, Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) eserlerini okumalıyız…
Kendini arayan insan - İnsan ve ötesi - Gençler sizlere sesleniyorum ve bütün makalelerini topladığı 5 ciltlik "HASBİHAL" adlı eserlerini mutlaka okuyarak kendimizi çok yönlü geliştirmeliyiz.
Kıymetli eserlerinin 1.cildinde, tefekkürümüz, inancımız, insan ve cemiyet hayatımız, kültür ve medeniyetimiz üzerinde durulmuştur. 2.cildinde ise ülkücü bakış açısından ekonomik ve siyasi hayatın yorumlanması muhkem detaylarla yapılmış ve bütün eserlerinde ortaya koyduğu fikir ve tezlerinde daima ve her zaman şuurlu bir Müslüman ve tavizsiz bir Türk milliyetçisidir.
Türk-İslâm Ülküsü eserinin 2. Cildinin önsözünün son cümlelerinde şöyle buyurur; Başarıları yaratan ve veren Cenab- ı Allah`tır. Biz O’nun rızasını kazanmak ve Kâinatın Efendisi Şanlı Peygamberimizi S.A.V memnun etmek, mensubu olmakla şeref duyduğumuz asil, soylu Türk Milletini yüceltmek için çalışıyoruz.
Yabancı ideolojiler için, istilâcı dış devletlerin fikir para vanaları ve milletleri içten çökerten sinsi tuzaklardır diyen Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) Türk milletini parçalama oyunlarına ve tertiplerine karşı durmayı vatan ve namus borcu bilerek, bütün bunlara karşı uyanık gençliğin yetişmesi uğrunda çileli bir hayata tâlip olarak, bir ömür akrebin kıskacındaymışçasına fikir çilesi çekmiştir..
Diyorum ki, ey Türk gençliği
siz hele kendinize gelin
gelirseniz gün doğacak
doğan güne uyanacağız…
beni, size içimi açıyorum
ve susarak yazıyorum
bu günler susmak düştü payıma
aksi halde u-yanacağız.
-VI
Muazzez Arvasi Hocamıza (k.s) göre, İslâm Dünyasını esir almak isteyen hıristiyan devletlerin ilk hedefleri, Türk devleti ve Türk milletidir. Müslüman olduğunu söyleyerek Türk milletine düşmanlık edenlerin her biri haindir ve Türk`e düşmanlık etmekle, İslâm dinine de düşmanlık yaptıklarının hesabını Cenab-ı Allah onlardan soracaktır.
Satır arası takvimler sayıklıyor…
Gençlik gelecektir, milletimizin yarınlara muhkem tutunacağı ümidi, fırlatacağı istikbâl ve istiklâl kemendidir…
Dâvâya sadakat, ilkeli davranış Muazzez Arvasi Hocamızda (k.s) vuku bulmuştur. İnanıyorum ki, gelecek gençlik idrakine varacaktır ve faydalanacaktır.
Muazzez Arvasi Hocamıza (k.s) göre “Türklüğe düşmanlık, İslâm’a düşmanlıkla eşdeğerdir.”
İslâmiyet’in kıyamete kadar baki, eksiksiz bir ilahi nizam olduğunu her vesileyle belirtir. Türk milleti, asırlardan beri, İslâmiyeti, hem bir “din” hem de bir “ideoloji” olarak benimsemiş, kültür ve medeniyetini, bu ruh ve iman ile yoğurmuştur. Türk, “İslâm”la, İslâm da “Türk”le güçlenmiştir. Türk milliyetçiliği, İslâm’ın imân ve şuuru içinde yücelmeyi gaye edinen ve Türk’ün mutluluğunu burada arayan bir harekettir.
-VII
Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) fikir ve eserlerinden faydalanmak, O`nu rehber edinmek her Türk gencinin öncelikli hedefi olmalıdır.
Büyük cihan devleti Osmanlı’nın yaptığı idari yapılanmalar için şöyle bir bakış açısıyla hataları gören, Muazzez Arvasi Hocamıza (k.s) göre; ‘’16.asra kadar Osmanlı’da idarenin en üst Kademelerinde ısrarla Türk unsurlara yer veriliyordu. O zamana kadar Hakanlar yüzde yüz Türk olan Osman Oğullarından, Sadrazamlar ise yine %100 Türk Çandar Oğullarından dı. Bu asırda Çandar Oğulları sadrazamlıktan azledilerek, dönme ve devşirmelerin sadrazamlığa getirilmesi çöküşün başlangıcı olmuştur.’’
Kısa bir değineyim, Osmanlı cihan devleti, ne hikmetse Hz Ali R.a ve âilesinin isimlerinden kendi evlatlarına reva görmemişler. Bu mesele beni derin düşüncelere salmıştır çok fazla değinmeyeceğim fakat başı Hz Ali R.a olan 12 imâm-ı da onların isimlerini de soylarını da kısacası adı güzel Muhammed Mustafa’nın S.A.V Ehl-i Beytini, Ehh-i Sünneti gibi çok seviyorum
Ben bunları yazarken, böyle çok büyük kelli felli test edilmiş tasavvuf erbabı değilim. Ya da hakikat namına şöylece tarikatçı kesilen birisi de değilim bu konularda çok eksiğim fakat ülkücüyüm şeriatçıyım.
Âlemşümul dünya nizam-ı cihan devleti olan Osmanlı ya zerre kadar kötülüğüm dokunacaksa eğer Allah azze ve celle canımı alsın.
Ben Osmanlı’ daki eksiklikten ziyade, tamam olması için şu da olsaydı daha güzel olurdu yani neden Hasan’la Hüseyin ismi hanedandan birinde yoktur yani Beyazıt var Beyazıt Yezitten gelir yani Beyazıt var da Hasan/Hüseyin yoksa bu kadarına da pes doğrusu bu anlayış Persin-İranlıların anlayışıdır çünkü onlarda da Osman, Ebubekir, Ömer vs… isimleri yoktur ki, ben burada ne yapayım, bu duygu ve düşüncelerim de haklı olmayayım mı?.
Haklı gerekçe olarak tekrar vurgularım
ben ülkücüyüm şeriatçıyım.
Meselenin boyu-eni
ben biraz Hocamı anlattım
biraz da beni
ben Hocam olduğum zaman
öleceğim
şunu bilin ki
dünya eskisi gibi değil
ve, bugün Osmanlı’yı müdafaa edenler
hiç samimi değil Osmanlı Türktür
kaldı ki, bunlar Türk de değil
-VIII
Son yıllarda ihmal edilen ülkücü gençlik en kısa zamanda yeni bir hamle, yeni bir şevk ve âşkla; M.Kemal Atatürk, Ziya Gökalp, Alparslan Türkeş Han, Galip Erdem, H. Nihal Atsız, O.Yüksel Serdengeçti gibi fikir ve görüşlerinin karıldığı harmanlardan beslenerek gelişip, tekâmülleşip, kâmilleşerek gönülde Türklük ülküsü, dilinde Turan türküsüyle, yeniden bir Ergenekon Destanı yazmayı imânının rüknü bellemelidir!.
Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) görüşü, sesin sese, harfin harfe mesafesi kadar; unutmamalıyız ki, biz biriz-beraberiz + biz büyük bir âileyiz = biz Türk milletiyiz!
-IX
Birileri İslâm adına ortaya çıkıp, toplumları uyuşturmak için "öfke insanları öldürür, İslâm da öfke yasaklanmıştır" derlerken, Arvasi Hoca (k.s) ise bunun aksine; "Öfke psikolojik bir motive olup, insan ve toplumların saldırı ve dış etkenlere karşı savunma reflekslerinin itici gücüdür, gönüllerdeki imanın küfre karşı dışa yansımasıdır" der.
Gün geçtikçe derinleşir
sırtımızda ki metruk hançer yarası
kırılır tutsak zamanların prangası
gönüllerdeki iman ile…
Muazzez Arvasi Hocamız (k.s) bu görüşünde ne kadar da haklıymış, çünkü; Çanakkale ve kurtuluş savaşlarını Türkün küfre olan öfkesi kazanmıştır. Bugün kültür emperyalizmi ile öfkemiz yok edilerek uyuşturulup uyutuluyoruz..
bu anlayışla bu uğurda
şiirlerimle yandım kül olup savruldum
geriye kaldı kul oldukça eğilmek
yorgun bir seyirdeyim
selâm yurduna doğru
acılarla tekâmülleşip
külümden doğacağım
ilham aldım gücüm nispetince
karanlığı boğacağım
Arvasi Hocamızın (k.s)
ruhu şâd olsun!
-X
Dokunaklı şekilde söyleyen, Muazzez Arvasi Hocamızı (k.s) okunaklı yazarak anlatmak ne mümkün!
Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) arzuladığı, inandığını yaşayan özü sözü b1r gençlik…
Misyona uygun vizyon ve liyâkatlı kadrolar için
Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti namına yineliyorum ki, Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) fikir ve eserlerinden faydalanmak, O`nu rehber edinmek her Türk gencinin öncelikli hedefi olmalıdır.
Ey kutlu gençlik bilin ki, Türk milleti olarak tarih boyu büyük ihanetler yaşadık ve bu ihanetler bugün de olanca hızıyla devam etmektedir. Damarlarımızdaki asil kan ve gönüllerimizde var olan imânlarımızdan aldığımız kudretle Türk milliyetçileri olarak bu zorluklarında üstesinden geleceğiz.
Unutmayalım ki, vurulurken bir hoyratın elinde yüreğimiz, gözbebeğimizde yarınlarımız donar.
Netice, Türk milliyetçileri yeni bir yapıyı köklü bir şekilde ortaya koyabilecek salahiyettedir ki, yükselmede de rekor Türk milliyetçilerindedir.
Muazzez Arvasi Hocamızın (k.s) şu sözünü hatırlatırım. Der ki, tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır.
Tanrı Teâlâ, Türk’ü korusun ve yaşatsın!
-XI
Kişi neyle meşgulse
ölüm meleği gelir kişiyi orada bulur
31.12.1988 daktilosu başında bulundu
ve cennete dahil oldu inşallah
rahmet olsun!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.