- 450 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Anlamanın Anlamsız Çılgınlığı
Koynumda uyuttuğun yalanların ağrısı bu göğüs ucumdaki..canımı emiyor ben ise halen beslemeye inat ediyorum...
Neyin inadı bu...hadi bu çocuk benim,neden durmadan onu zehirliyorum. Hadi bir şeytan doğurdum ve ölmeli, onunla beraber ben de ölüyorum...
Ciddi bir sorun var yine farkındayım.
Yıkıma olan dayanılmaz zaafım bu mudur? Acıya olan bağımlılığım. Peki ben ne zamandan beridir böylesine acılara bağımlıyım...
Hatırlamıyorum.
Cevabını asla bilemeyeceğim sorular peşinde kendimi perişan ettiğimi kabul ettim etmesine de ama halen neden böyle olmaktan vazgeçemiyorum..
Varlık sebebim artık yok oluşuma beni götüren tüm duygular iken, ben insanlığı olması gerektiği gibi, aşkı yaşanması gerektiği gibi ya da vicdanı hakettiği gibi nasıl taşıyacağım...
Bilmiyorum.
Anladım demenin anlamsızlığını yüzüme vuruyorum ama günler, geceler, mevsimler bile yeterli gelmiyor artık çoktan bildiğim gerçeklerle yüzleşmeye...
Anlamak anlamamanın en büyük kanıtıymış bunu da nihayet anlıyorum...
Ve bir anlam daha ölüyor ayaklarımın altında, ağlayamıyorum...
Bir koltuk, üzerine yapışmış bir beden, her yerinden sarmaşıklar çıkmış damarlar, dudağının kenarında sarkan son canı bile vermeye hali olmayan bir yaratığa dönüştürdüm kendimi. O sokak lambasının altında öylece bekliyorum.
Biri beni görse bir boktan anlamadığımı direkt anlardı...ama bir tek kendimi kendim görebiliyorum.
Keşke konuşabilseydim ve anlamadan kaç buradan diyebilseydim ona...içimdeki bana...kaç kurtar kendini sende ziyan olmadan bazı şeyleri asla anlama...
Yoksa hiçbir şeyin bir anlamı olmadığını, her şeyin başka bir sonun başlangıcı olduğunu, asla bitmeyecek bir döngüde sürekli yuvarlanıp duracağını söylemek zorunda kalırdım ve bu seni çok acıtırdı yani beni.
Işte bu yüzden susuyorum...
Ama söyleseydim derdim o zaman;
Ah ne hale geldik baksana...bize huzur verenlerden bile sıkılıp, aklımızı, gönlümüzü sıkıştırıp duran kişilere vurulup duygusal çöküntülerimizin ölçüsünde aşk ölçüleri yarattık.
Ah ne hale geldik baksana...herkesi ayıplarken aynı şeyi, tam o anda saman altlarından planladık...
Ah ne hale geldik baksana...doğru olan şeyi reflex olarak bile yapamazken, haraketimizi düşündüğümüz o kıyametsel zamanda elimizi bile kıpırdatmayınca utancımızla baş başa kaldığımız o anlarsan bile ders almadık.
Ah ne hale geldik başkana....artık geri dönemeyecek kadar kendimizi yaraladık...
Derdim bunları ama sustum...
Şimdi tek gördüğüm kendi çurüdüğüm koltuğun yanında yeni yeni koltuklar beliriyor ve ben halen sessizliğimi koruyorum...
O son nefesi verebilmeyi bile başaramıyorum hem de.
"Keşke susmasaydım" deyip ölüverseydim de....kocaman hayatımın bir nefeslik anlamı olurdu hiç olmazsa.
YORUMLAR
https://www.fullhdfilmizlesene.net/fantastik-filmler/olumcul-makineler-mortal-engines-filmi-hd-izlesene/
çok fazla acımasız bir klavyeniz var.. ancak değer bu dünya, ve devri zamana, çağa.. hız kesmeden devam bence..
linkini verdiğim filmde gerçekten acımasız bir felsefe..ikinci izleyişim..
izlemediyseniz, izlemenizden sonra nasıl bir yazı yazarsanız meraktayım...
saygılarımla..
black_sky
Kendimle işim içten içe; sürekli kendimi yerden yere vurmalar, bitmeyen sorgulamalar vs...sanırım hiç bitmeyecek bir hesaba tutuştum ve kendime torpil geçme niyetim olmaması böyle acımasız yaptı beni.
Ama zor bir yol bendeki içimde büyüyen nefreti, sorgulamayı başkalarına yansıtmadan, yıkmadan, dökmeden iletişimde kalmak.
Ama hep deriz ya: insanım;)) egolarıma, bencilligime kapılıp dağıtabilirim etrafımdakileri...bunca şeyi bilmek ya da sorgulamak neye yarıyor...Halen kendi bencilligimden korkuyorum, halen tüm bunlar arasında değişiklik yapamıyorum ve halen duygusal anlamda yol alamıyorum...
Işte bu yüzden hep kendimle işim.
Nefret etmek için doğmadım ama nefret etmeye yonlendiriliyorum sanki. Bu da beni daha çok kendi içime itiyor. Sonuç ;sonuç pek yok aslında
Önerdiğiniz filmi ızlemedim ama en kısa zamanda izleyeceğim. En azindan kesinlikle keyif aldığım bir eylem olacaktır benim için ki sonunda devrelerim karışsa bile.
Eksik olmayın .
Saygılar ve selamlar olsun.
Yinsani
farklı bir çağ, öncelikle oyunları sanallaştırdılar, sonra oyunları yazdılar, sonra çok gördük, haddi zatında okuduk, hedefsizlik ve keyfiyet bizim kuşağın (x in son demi , y ile z nin ilk demindeki kuşaklar insanların) ortak özelliği.. saplanıp kalmıyoruz bir şekilde kurtuluyoruz ne olursa..
kod yazan kurgu yazan bir neslin düştüğü boşluğu doldurmak yine bize düştü ki, öncekiler bizi anlayamaz, devamlı yargılar faydası olmaz daha da kötü yapar, sonrakiler de daha gelmedi..
çok acı çok bildiriyor bize...
bilemiyorum yine de lakin çekiyor yazılarınız mıktanıs gibi..
dokunulmaya dokununca, herkesin hissettiğini ortaya dökünce belki biraz daha insanlığa yaklaşıyoruz..
önerdiğim filmde; dünya teknolojik bombalarla sonlanmış, ve insanlar daha doğrusu şehirler, şehir taşıyan makinelerle ben diyeyyim at arabasında bir şehir ,siz deyin hareket halindeki şehirlerde bir yaşam..ölüp de gelmiş vardır filmde gözleri teknolojik yeşil... robotumsuların evrilebileceği bir canlı..
siz yazınız efendim.. okuması keyif veriyor, daha çok insana ulaşması dilepimle yazılarınızın..
saygılar ve huzur eksik olmasın pencerenizden..
black_sky
Izlenilesi , tempolu öneriniz için teşekkür ederim .
Yazı yazmak bana terapi oldu çünkü kafamın içinde sürekli kendi kendime yaptığın sohbetleri, kavgaları, acabaları dışarı çıkarınca sanki içerideki sesler biraz azalıyor..elimize kalem alma hadsizligi içine girdik ama , ne mutludur bana ucundan okunulası bir şeyler çıkmış. Inanın bu daha sohbetlerimin yüzde biri değil çoğu kendi kendime konuşurken içimde kayboluyor. Yakayabildigim yerde kalemi yazmaya çalışıyorum.
Film ile ilgili hatta tür ve konu ile ilgili yazılacak çok şey var. Bakalım bir sesli konuşma olur belki içten içe.
Yazmaktan öte değerli kalemleri okumak daha da keyifli. Sizler de hep yazın ki bizde soluklanalım.
Saygılar ve selamlar olsun
Yazı ısrarla "yavaş"la diye el hareketi yapıyor okurken.
Bilmenin acımasız yükünü omuzlarında hissediyor insan ve bilmek zorunda olmasam daha mı mutlu kılardı yaşam, diye sormadan geçemedim...
"huzur verenlerden sıkılmak ve duygusal çöküntü ölçüsünde aşk"
Hadi gel de düşünme...
Ağır çok ağır, neredeyse kendim olmaktan bir kez daha vazgeçesim geldi.
Olsun herşeye rağmen sevmek ve sevilmek ve bunu bilmek çok güzel...
Selamlar olsun.
black_sky
Biraz karamsar gözünsem bile ( biraz) kendimi kandırmayı pek kaldıramıyorum...
Eksik olmayın benim yazdığım bir şey değilde öyle güzel yorumlar geliyor sizin gibi değerlerden ben sürekli farklı bir bakış açısı öğreniyorum.
Eksik olmayın
Saygılar ve selamlar olsun
İnsanın kendine yabancılaşmasının yan etkilerinden birisi merhametinin kırıklarından aldırarak kısaltmak ve kimi öforik açılarından da vazgeçmesi sanırım. O yıllarca etrafı agıladığımız objektifliği kendimize çevirebildiğimizde, somatik mutluluklara artık yer olmuyor. Anlıyorum, yazılarınızın içindeki 'gerçek'in ham maddesinin buradan gelmesi bende sert bir kahve ile içerek okuma hissi uyandırıyor.
Huzurlu ve üşütmeyen sabahlar diliyorum.
Kahve sütsüzdü.
black_sky
Ucundan kıyısından zihninizi meşgul edebildiysem ne mutlu bana.
Eksik olmayın.
Saygılar ve selamlar olsun
Çocukken, kuzenimle ikimizin bir oyuncak çantası vardı. İçinde o kadar çok çeşit vardı ki; oynamak için her açtığımızda yeni bir şey keşfederdik adeta. Bizim büyülü dünyamızdı...
Yazılarınızı yeniden ve yeniden okurken, o çantayı açtığımızda hissettiğim "yeni bir şey keşfetme" heyecanını yaşıyorum. Her defasında her cümle, yeni bir anlam kazanıyor, her sorgu beni başka sonuçlara götürüyor...
"Anlamak anlamamanın en büyük kanıtıymış bunu da nihayet anlıyorum..." bazı duyguların, ancak zıttıyla fark edilebileceğini inanan ben için, bir cümlede kendini bulmaktır bu!
Teşekkürler yazı için... Sevgilerimle
black_sky
Eksik olmayın
Selamlar ve sevgiler benden