Değişen Hayatlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kusura bakma sevgili okur belki için karardı ama yalnızlıklar çağı adresinizi almıştır. / Romanın final cümlesiydi.
Romanın basım tarihine baktı, kimi yerlerine kağıt yokluğunda not alınmış hissi veren numara ve isimleri okudu. Kitabın arka kapağının içinde buldu aradığını, ne zamandır kullandığı web sitesindeki kullanıcı adı ve şifresini görünce kalbi bir başka attı..
Emektar Bilgisayarını çantasından çıkardı ve masaya koydu, güç düğmesine bastı, internete bağlanarak sitenin adresi yazdı ve heyecanla enterledi. Teknolojik kökenli fiil ve sıfatlar artık Öz Türkçe sayılıyordu. Acaba eski arkadaşları hala o siteye gelip gidiyorlar mıydı, sanaldaşları, nesildaşları, dindaşları, dinsizdaşları ve en çok sevdiği kuşak çatışandaşları. Bir de espridaşları ve anlayışdaşları vardı ki.... Yıllar önce savaş emri gelmeden önce ne çok şiir ve yazı yazardı. Şimdi ise bir kolunu düşmanın robot asker köpeğine vermiş, cephede bırakmıştı. Kafatasına gelen şarapnelin yerine de lityum plaka vidalamışlardı askeri hastanede.. Olsun varsındı, vatan kurtulmuştu ya, dinistlerin teknoloji devleriyle yaptıkları gizli anlaşmaları yırtılıp çöpe atılmıştı artık.
Sitede bir türlü bağlanmak bilmiyordu ekranına... derken sitesi belirdi ekranda.
...
Balkonda oturmuş çayını içerken garipleşti, yutkundu, kimi sinirlendi. Ben dedi; bugünlerin geleceğini o kadar yazdım ki sesimi duymadı kimse, şimdi ise seslenecek kimse kalmadı..
Siteyi açtığında her ne kadar edebiyat sitesi olsa da her yeri robot reklamları kaplamıştı, sadece sitenin adı edebiyat kalmıştı. Çerez’leri temizledi, farklı tarayıcıları, arama motorlarını kullanarak siteyi tekrar tekrar enterlasa da hep karşısına aynı reklamlar ve satış sitesi çıkıyordu.
Neler yoktu ki sitede.... Alışveriş tamamen kriptoparalara dönmüştü. Sitede kullanıldığı belirtilen 25 para saydı.
Canı iyice sıkılsa da bugünleri de yazmıştım dedi, al işte karşımda. Hem güldü, hem hüzünlendi, hem sinirlendi... Engel olamamıştı bu gidişe..
Bir vakit sonra robotları incelemeye başladı.
Hastabakıcı, hastasever maiddoktor, nursegold, yalnızlıktamamlayıcı, dederobot, gençerobot....
Kategorilere geçti, kendisine de bir arkadaş gerekliydi artık. Savaş tüm tanıdıklarını alıp silip süpürmüştü.
Sonra ödeme seçeneklerini inceledi robotların, kriptoparası olmayanların yapması gerekenlere ait yazıyı okudu.. Yuh dedi, bunları yapacağına yalnız yaşamayı tercih ederdi insanlar. Acaba, diye de düşünmeden edemedi.
Önce bir robotu belirleyeyim de sonra bakarım diyerek ana sayfaya döndü yeniden.
Hastabakıcı robotu tıklayarak özelliklerini ve hizmetlerini okudu.
Yemekyapıcı robotlar sayfasında ise sadece iki kripto paranın kullanıldığı yazıyordu. Tüm dünya yemek kültürleri, bölgesel yemek kültürleri ve ülkesel yemek kültürleri diye üçe ayrılmıştı. Ülkesel seçeceğini tıkladı, tüm ülke ile belirli şehirlerin yemek kültürleri diye iki seçenek daha çıktı karşısına , tüm ülke diyerek sonunda hangi yemekleri nasıl ve ne kadar sürede yapabildiğine ait epey yazı okudu..Ücretleri ise garip garip isimli coinler gösteriyordu, kiminde 1 x Coin yazarken hemen altında 10bin y coin, 15 z coin... diye sıralanıyordu fiyatları.
Ana sayfaya döndü, hizmetçi robotlar sayfasını tıkladı, ütü hariç robotlar, ütü dahil robotlar, sobalı evler için ...
Yatak odası robotları sayfasına göz attı bir vakit de. Her renkten cinsel istek uyandıracak robotlar vardı.
Siteyi gezdikçe farklı farklı robot resimleri ve özellikleriyle karşılaşıyordu.
Öğretmen robotlar, tamirci robotlar, tarımişleri, şair robotlar...birden gülümsedi ve tıkladı üzerini.
10,50, 100, 200 ve üstü şairlik robotlar olarak ayrılmıştı burası da.. 10 şairlik linki tıkladı. Birkaç şiir okuyayım dedi içinden.. Acaba tanıdık şiir ve şair çıkacak mıydı karşısına, hem de merak ediyordu kimler kalmış eskilerden diye..
İnternette din kurallarının uygulanmasını isteyen kesimlerin etkisi ve gücünden teknoloji şirketleri de nasibini almıştı. Yeni nesil dindarlar internette ezan , çan uygulamasıyla, bu uygulamaya karşı çıkanlar ilk sanal alemde tartışmışlar, sonra hacker grupları üzerinden devam eden sürtüşmeler üçüncü dünya savaşının fitilini tutuşturuvermişti.
Tüm internet sahasında günde 7 ezan sesli olarakotomatik okunacak, her pazar ve iseviliğin mübarek saydığı günlerde çan çalacaktı. Kendi gibi düşünmeyi rededenlere internette de rahat vermeyeceklerdi.
(DFGST) Dünya farklı görüşlere saygı topluluğu kurulmuş ve karşısındaki düşüncelere inançları gereği özde saygı duymayan son 3 ortadoğulu dinin ortadoğu dışına çıkması sıkı kurallara bağlanmıştı. Musevi isevi ve muhammediler dünyanın farklı yerlerinden kutsal şehirlerine dönüyorlar , yeni şehirler de kurmaya çalışıyorlardı çöllerde ve bozkırlarda. Yine de dünya görmüştü ki dindar gençlerin veya dindar olduğu düşünülen bölgelerden dışarıya göç 3 katı daha fazlaydı.
Üçüncü dünya savaşını kısa sürmesi bekleyenlerin aksine 39 yıl sürmüştü. Dünya inanç ve yaşam tarzı göç hareketiyle yeni bir devre girmişti. Artık inanç sınırları dışında da fazla bir sınır, tel örgü ve kontrol kalmamıştı.
İktidarların baskıcı tutumundan bunalan çoğunluklar bunun nedeninin dinde olduğunu ispat etmişler ve dinlerin belli bölgeler dışına çıkmaması konusunda dünyayı da ikna etmişlerdi.
Bu duruma en çok karşı çıkan katolik hristiyanlar ile sünni islamiler olmuş museviler de komple Ortadoğu’ya dönmüştü. Süleyman tapınağı, mescidi aksa yıkılmadan yeni inşaat tarzlarıyla yapılmıştı.
Yine de dünya insanları, Ortadoğu’da yaşamaya zorlanan dindarların kendi aralarında kan dökmelerinden korkuyordu.
Beyazlar ve siyahlar, kuzeyliler ve güneyliler, hintliler ve çinliler, balkanlar ve avrupa ve asya’da çok büyük savaşlar yaşanmıştı. Dünya nüfusunun neredeyse yüzde 80inin kaybedildiği son savaş çok çetin ve acımasız olmuştu.
Hintliler ve çinlilerin savaşında 1 milyarın üstünde insanın öldüğü ve o bölgede bir çok hayvanın da neslinin geri dönülemeyecek şekilde kuruduğu konuşuluyordu. Hintlilerin ve tibetlilerin din ihracı da yasaklanmıştı artık. Çin Seddinin kuzeyinde çinlinin yaşaması da yasaklanmıştı yerel olarak.
Japonya ise lanetli ada olarak anılmaya başlamıştı, insanlar birbirlerini yemeye durmuştu. Askeri bir kampta 10 askerin sistemli olarak esir aldıkları 2200 sivili 3 yıl boyunca yediği haberi aslında yaşanan facianın geldiği noktalardan sadece biriydi.
Bazı şiirleri ve yazıları okurken gözleri doldu kolunu yokladı ve lityum kaplamalı kafatasını seyretti aynadan.
Dünya yeni bir çağa yine bir savaşla merhaba demişti işte.
Masadan kalktı. Emektarını çantasına koydu ve evden çıktı. Uçan arabasıyla nereye gideceğini çok iyi biliyordu. 89 yaşına gelmiş ve hala ölmemişti.
YORUMLAR
Ne güzel bir kurgu.
Japonya zaten lanetli aslına bakarsan. Bu kadar çok çalışmaya, geldikleri nokta kapalı toplum olmasının suçu mu, yoksa birim -731 deneyleri mi bilemem ama gezmeye bile gitmek istemeyeceğim bir ülke benim. Almanlar daha az çalışırken daha güçlüler sanki? Bir Playstationlarını bir de orta sınıfa yaptığı arabaları severim bu çekiklerin. Onun dışında, fazla sapkın ve fazla muhafazakar geliyorlar bana. Gidip gelen arkadaşlarım da yabancı olarak yaşadığı deneyimleri aktarınca, tamam dedim, gerçekten düşündüğüm gibi. Çinlilere kalsın da istemiyorum dünya, ne diyor zaman makinen nesildaşım? Çin haddinden fazla güçleniyor mu ilerleyen yıllarda? Batılıların göstermelik de olsa acıması var, bunlarda o da yok, ben söyleyeyim.
Sevgi ve huzur sarsın her yanını.
Merakla, sanırım bir ''Bilim Kurgu'' yazısı okudum. Diğer yorumcuları da okudum. Belki de benim hayal gücüm çok sığ. Çıkarımlar yapamadım. Ellerinize sağlık.
Yinsani
algıda seçicilik deniliyor, robot haberlerini, piyasa ve yeni çağ haberlerinden çeşitli düşüncelerde dillendirilen 3. dünya savaşını hem kendi içimizde hem de site içinde bile görebiliriz...
hangi öğeye hangi anlamı yüklediğimizle alakalı biraz da..
saygılarımla..
ZAMAN DEĞİŞİYOR LAKİN İNSANOĞLU GİTTİKÇE VAHŞİLİĞİNDEN BİR ŞEY KAYBETMİYOR
İÇERİĞİ VE ANLAMIYLA GÜNÜ FAZLASI İLE HAKE ETMİŞ
BİZDE OKUDUK KABUL ETTİK
TEBRİKLER KARDEŞİME
NİCE SAYGILARIMLA
Yinsani
teşekkürler abim..
nicelere..
Sonuna kadar ilgiyle okuduğum bir yazı oldu öncelikle kaleminize sağlık.
Her zaman garip gelen bir durum oldu bana; hangisi olursa olsun bir inanç sisteminde vahşet nasıl barınabilir???? Her birinin temelinde olmaması gereken ilk şart iken. Sanki insanların elinde bir saatli bomba olmuş ve kurup kurup istedikleri yeri patlatmak için kullanır olmuşlar...içine de istedikleri sebepcikleri doldurmuşlar....garip yani bana göre....varlığın sonrasını hedef alan sistemlerin varlığın kendisine tehdit olması hele ki ne denir....( bunu bu hale getirenler içindir sözüm)
Ben de o yalancılara karşı içimdeki kin ve hayret duygusuyla ayakta kalanlardanım....Her şey ufacık bir isyanla başladı içimde....Şimdi bir çiçeğe ya da çimene olan saygım beni sürekli kendimi sorgulamaya iter oldu...
Teknoloji kısmında ise aklıma çok sevdiğim bir dizi geldi " black mirror" sanırım teknoloji ve insan üzerine dikkat çekici yapımlardandir tabii ki bu da bana göre...belki ilginizi çeker.
Saygılar ve selamlar olsun.
Tebrikler ayrıca.
Yinsani
o dizi olmalı. o kasabanın müellifi de bir şekilde tanrıydı efsaneydi o kasabada..
en son bir uçurumda bitiyordu cennete mi kavuşuyordu robotlar yoksa cennet diye uçurumdan mı atıyorlardı kendilerini..insanlar?? neresindeydi dizinin zevk için kasabaya gidip krallcılık oynuyorlardı.
o dizi olmalı
tavsiye de etmişimdir, ne biçim bu dizi nerden buluyorsun bunları abi dediler..:)
farklı dizilerden bahsetmiyorsak tabii.. kafatasımda kalanlar diziden bunlar özetle....
felsefesi çok güzeldi dizinin...
diğer konuya gelince hocam..
susuyorum artık dine. veya susmalıyım.. benden uzak olalar, kime yakın geleseler geleler.. dostlardan da uzak kalalar..
saygılarımla..
teşekkürler..
black_sky
Güne çok yakıştı...
Tekrar tebrikler
Saygılar ve selamlar olsun.
Geniş kitlelerce kabul gören bir hayat biçimi ve bu kültüre sahip insanların sahip olduğu nimet, güzellik ve değer adına ne varsa hepsini tüketmiş hayatlar. Ve bu kuşatmadan kurtulmanın yolu sahip olduğumuz ahlaki ve dini değerlere yeniden dönmek. Sade yalın hayata. Hz Peygamberimizin yaşadığı hayat tarzı.
Şu sorunun cevabını bulmalı, İslâm'ın nasıl bir hayat benimsediği ve Hz Peygamber'in nasıl yaşadığı ile ilgili...
Hayırlı akşamlar...
Yinsani
bir devirdi geldi geçti. dindarların en büyük sorunu, yaşamazlar; yaşatmaya çalışırlar..
bir zamanlar salavatları dilimden düşürmediğim inanca gelince..
asırların yalanlarına kaşrı içimdeki kin ve nefreti sadece insana olan sevgimle dizginleyebiliyorum..
hazretlere gelince... onlar devri kapandı, siz ona tabiyseniz, yapacağınız ilk şey, dinden kaçmak olmalı bence..
ben az dedim siz de az demişsiniz..
anladık birbirimizi sanıyorum..
saygılarımla..
iyi akşamlar..
Sabahın ilk ışıklarıyla bahçeye çıktı.
Güneş öyle güzel ısıtıyordu ki sırtını, çapayı her vuruşta çıkan toz toprak zerrelerine aldırmadan çalışmanın hazzı daha da yüceltiyordu onu.
On beş gün önce diktiği patlıcanlar mor çiçekleriyle merhaba, diyordu hem yaşama hem de kendisine.
Taburesine oturduğunda kendisine ikram edilen salatalığın kokusu sardı her yanı.
Uzunca bir solukla ciğerlerine dolan oksijeni hissetti tüm hücrelerinde,ona insan olduğunu hatırlatıyordu her seferinde. Şükretti... Teknolojik Tanrı olmak gibi bir iddiası yoktu.
Dostum, ben burda kalsam olur mu?...
Yinsani
Bilinmeyen bir yerden geldi, bir köyün hayli uzağında, sahipsiz bir toprak parçasına yerleşti. Odun kesti, tarla yaptı, kulübe yaptı. Toprağı alın teriyle suladı...
Bir gün bir kadın geldi. Inger... Eş oldu Isak'a, ortak oldu yalnız hayatına. Belki çok konuşmadılar ama, sevdiler birbirlerini, el ele verip bir yuva kurdular.
Toprak kısırdı, tabiat kızgındı bağrını yırtan ellere, kurudu, çatladı, direndi..."
bu roman gelir aklıma ne zaman doğadan bahsetseniz.. okumadıysanız okuyunuz üstadım:)
knut hamsun toprak yeşerince..
https://www.edebiyatdefteri.com/siir/1256860/dijital-hiyeroglif.html
bu şiir de anadolunun apartmana ve bilgisayara hapsolmuş halidir halimce..:))
üstad istanbul'dan han duvarlarıyla yürümüş anadoluna, ben de anadolu dan bilgisayar yürüdüm hallimce..
roman yazarı ne diyorsa:
"Toprak kısırdı, tabiat kızgındı bağrını yırtan ellere, kurudu, çatladı, direndi..."
ben de öyleyim şehre kızgınım çatlağım, direniyorum...
lakin zincirlerim kuvvetli koparmak zor.... velakin köyümdeki evimi peder bey sattı zamanında ben ilkokul 3 teydim.. o zaman da içim yanmıştı amma hala yanar ki..
yine yanar ki.. yanar işte..
ve ben z kuşağına hazırlamaya çalışuyorum kendimi:))
değerli abim..
gül eksilmesin pencereden bir çapa da benim yerime vur toprağa
bir yanını da ben ısınıyormuşum gibi ısıt güneşte..
sevgilerimle..
Den(iz)
Sevgilerimle...
yazdığın gerçeklerin okunması ve inanılmaması.
insan olarak en büyük zaafımız sanırım.
yazıda en çok ilgimi çeken site ortamındaki gelişmeler,
sanaldaşların, nesildaşların vs. vs.sen beni öptün bende
seni öpeceyim muhabbeti... belki farkında değiliz ama bizde
ara sıra kaptırıyoruzdur kendimizi bu duruma sanırım..
orta doğu dinler, korkuyorum ki dünyanın sonu olacak...
olursa olsun içindeneyimiz var diyeceğim ama. neyse....
keyif aldığım bir bölüm ise robotlar kısmıydı... o bölümü okuynca
kafada bir aydınlanma oldu... Ameliyat sonrası bana bir bakıcı gerekecek
o hasta bakıcı robotlardan bir adet temin etmeli en iyisi :))
her haliyse okunası ve okuyanın keyif alacağı bir paylaşım
teşekkürler kardeşim..
sevgiler selamlar
Yinsani
insan samimiyeti fark eder, samiyetsizliği de..ben bilirmciliği de fark eder, sen bilirsin deyince kavga olmadığını da..
elbette fazla kaptırdığımız da oluyor, kimi çağıla kapılıyor tekerler, arabanın hakimiyetini kaybediyor klavye...
en talihsiz olaylardan bile keyif verebilirsek, mutluluğu yakalayabilirsek cehennemin ortasında veya yakalattaırabilirsek okura.. ne mutlu..
sevgilerimle.