- 446 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Ne Vereyimmmm Abime
Zaman zaman kitapçılardan alsam da okuyacağım kitapları, çok kere de sahaflara, eski kitap satanlara takılırım... Severim kitabı, okumayı, eski kitap yeni kitap diye ayırmam. Ayırım yapana da kafayı takmam, o da onun kendi bileceği iş der, geçerim...
Kendi çapımızda da yazıp çizdiğimiz için, çok da okumak mecburiyetindeyiz, en azından ben kendimi öyle hissediyorum, şartlandırıyorum... Bir konudan giriyorsun okumaya, o okunan materyal başka bir okumayı gerekli kılıyor, öyle geçip gidiyor okumalar...
Yine günlerden bir gün dalmışım bir sahaftan içeri. İçerisi de hayli kalabalık sayılır. Raflarda gülmece, şiir ve tarih üzerine kitaplar arıyorum. Alıyorum bazen raftan sayfalarını karıştırıyorum, sonra tekrar yerine koyuyorum, hoşuma gitmedi ise...
İçeride epey de zaman geçti. Tezgahtar çocuğunda dikkatini çekmişim ki yanaştı yanıma ’’Ne vereyim abime?’’ diye cümle kurunca, hemen benim aklıma esnaf lokantalarında ki garsonlar geldi şimdi ’’Kuru fasulye pilav bir de yanında cacık, bol maydanozlu.’’ desem yakışık almayacak, içimden kursam da o cümleyi, dışarıya çıkmaya yol bulamadı, içimde kaldı cümle... Adam beni süzüyor inceden inceden ’’Bakıyorum kardeşim dişime göre kitap arıyorum gülmece, şiir, bir de tarih ilgi alanım.’’ gözüme de ilişmiyor pek, varsa da az var, onların çoğu da okuduklarımdan. Adam döndü bana ’’Orhan Pamuk vereyim abime istersen.’’ Hay Allah’ım yarabbim çattık herife ki hem de ne çattık? Şimdi herife ’’Az Aziz Nesin yanında iki Yılmaz Erdoğan biri şiir bir nesir, bir de İlber Ortaylı çek.’’ desem, yüzüme bön bön bakacak, en iyisi mi demeyeyim... Yuttum cümlelerimi...
Nobel almış da olabilir bir yazar, ona bir lafımız yok da benim ilgi alanımda değil Orhan Pamuk. Ha mizah yazsa bu yaştan sonra okurum okumaya da o da zaten romancı kişiliği ile götürüyor işi. ’’Vay efendim Ahmet Bey herkesi okumuş da bir beni okumamış kahroldum şimdi, mizah yazayım bakayım bu Ahmet için.’’ demez billahi...
İkinci üçüncü sınıf esnaf dükkanları vardır. Gidip vitrinine bakayım dersiniz, sizi baktığınıza da, bakacağınıza da pişman ederler. Bir kolunuzdan tutup içeri çekmedikleri kalır. Benim de alacağım varsa bile içeri giresim gelmez... ’’Ne vereyim abime?’’ Verme yahu bir şey verme... Bir arkadaşa bakıp çıkacağım. Yani arkadaşımın kitabı varmış da burada, varsa alırım, yoksa da hadi bana eyvallah...
YORUMLAR
Eğer sana:
"Ne vereyim abime."
denmeseydi.
Sen de bizlere böyle bir yazı vermeyecektin belki de...
İşte yazarlık bu.
Tabii Ustalıkta.
Teşekkürler Ahmet Kardeşim.
Selamlarımla.
Ahmet Zeytinci
Biraz huzur verselermiş....
Kaleminize sağlık
Saygılar ve selamlar olsun.