SABAHA KADAR KAFAMIN İÇİNDE MATKAPLAR ÇALIŞIYORDU.
SABAHA KADAR KAFAMIN İÇİNDE MATKAPLAR ÇALIŞIYORDU
.. Her gün biraz daha geriye mi gidiyorum? Diye düşünüyordum. Bu düşüncem de pekte haksız sayılmazdım aslında, bir yol arıyordum bu kargaşadan çıkmak için; bulabilir miydim o yolu bundan da pek emin değildim. Çok canım yanıyordu. Canım o kadar çok yanıyor ki, başka acıları hissedemiyorum bile. İçimde kıskançlıklar kol gezmeye başlamıştı ve alıp kendimi yerden yere vurmayı bile düşünüyordum. Bir şeytan diyor ki bana, savur at kendini bir yerden aşağıya, bu kadar da olmaz ki, bak kaç yaşına geldin hala kendini bir yere ait hissedemiyorsun ne bu ya böyle. Ne kötü değil mi insanın kendisini bir yere ait hissedememesi. İçimde taşan bir şeyler vardı ve ben o şeylerle birlikte akıp gidiyordum, nereye gittiğimi bilmeden.
.. Her şey değerini kaybetmişti bende ve her şeye bir çizgi çekiyordum hem de kalın kırmızı bir çizgi. Her şeyi siliyordum hayatımdan; bana geçmişimi hatırlatacak tek bir merdiven basamağı kalsın istemiyordum ve bende aynı yolla, hızla dibe doğru iniyordum. O yer neresi olur,onu da bilmiyordum ama o indiğim yerde yok mu olurum, yoksa bir hamlemi yaparım, onu da o zaman görecektim..
..Yakın bir zamanda iş yerinin bulunduğu binayı da yıkıp yerine yeni bina yapma hazırlıkları çoktan başladı bile tüm daire sahiplerinin izniyle. Evet, bina oldukça eski ve yıkım için durumu müsaitti, ama ben ne yaparım kimin umurunda?
..Benim, oturduğum ev kentsel dönüşüm projesi alanında olduğu için her an yıkılabilir,bize de başınızın çaresine bakın diyebilirlerdi ve bu yer yıkılırsa ne yapar, nerelere gideriz diye düşünürken, şimdi de iş yerimi de düşünmek zorundaydım Bu karmaşa arasında biçare arıyordum ve bu sıkıntılar içerisinde yaşamaya çalışıyordum…
. Gece sabaha kadar kafamın içerisinde matkaplar çalışıp duruyordu ve öylece yatağın içinde dönüp duruyordum ne yaparım, nerelere giderim diye. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu ki, çünkü param yoktu ve bu ülkede her şeyin başı para olduğu için parasız sağdan sola dönmek bile mümkün olmazken, bu durumda hem işi, hem de evi nereye taşıyabilirdim.... Para olmuş olsaydı hiçbir şey düşünmeden her şeyi alıp çeker giderdim de, âmâsı var işte.
Oğlan askerde ve ona para yetiştirmek o kadar da kolay değildi, çünkü adam durmadan para istiyordu ve sormuyordu da neler olup bitiyor diye. Biz burada nelerle uğraşıyoruz, o sadece boğazını doyuramıyordu, bizim konumumuzu bilmiyor muş gibi, onu yapın, bunu alın, öyle davranın, deyip bize bide emirler yağdırıyordu; sanki on yıldır burada yokmuş, durumdan da haberdar değilmiş gibi. Oysaki daha yedi ay olmuştu asker olalı ve de, bu iş yerini açtığımızdan beri,geceyi güne, günü gece çevirerek yaşadı. Sadece bu şekilde durdu burada ve zamanının çoğunu arkadaşlarıyla geçiren benim oğlum, şimdi askerden en kolayını yapıp, bana akıl veriyordu. Gülsem mi, ağlasam mı, bilemiyorum.
..Kimseyle irtibat kurmuyor, bir şey de paylaşmıyordum. Hani benim arkadaş vardı ya, psikolog, onunla bile hiçbir şeyi paylaşamıyordum çünkü ondan bir kere boş bulunup yardım istedim, ve yardım anında geri tepti, bu onun tercihiydi ve ben tek kelime söylemek konumunda değilim, haklıdır, onun düşüncesidir ve hiçbir şey söyleme gibi bir hakkımda yok ayrıca, olamaz da zaten. Oda gereğini yaptı ve bana hayır dedi kibar bir şekilde. Daha sonra, hani derler ya, ’’itten kötü pişman oldum’’ diye, ben de aynen öyle oldum ve hala ona selam yazarken çok dikkatli oluyorum aman benden bir şey sezip, bak gene yardım istiyor, düşüncesine kapılmasın diyerek..
…. O arkadaşımla, detaylı bir şekilde çok sık konuştuğumuz için bir an boş bulundum ve ona, iş yerini de taşımak zorunda kalabiliriz çünkü binanın yıkılma durumu var diye yazdım kısa bir açıklama yaparak, ama hemen pişman oldum olmasına da mesajı yollamış bulundum bir kere. Hemen arkasından ona sakın ha bu mesajı dikkate alma, bir anlık paylaşımdı kusura bakma diye de ekledim arkasından. Yolladığım mesajda aynen şunları yazmıştım
,,
Size de afiyet olsun hocam. Yaz yaklaştıkça bende bir telaş başladı, haziran ayı geliyor ya bizlere her an hadi defolun diyecekler ve ben hala bir şey yapmadan böylece duruyorum. Şimdi dükkânın olduğu binada yıkılacak sanırım, müttehit dolaşıyor ve daire sahipleri çoktan evlerini vermeye hazırlar, eski bina zaten yıkılacakmış gibi duruyor dışarıdan bakınca. Yani hocam, şimdi ben nasıl pozitif bakayım kendime, ben ne çekiyorsam hak ediyorum. Zamanında biraz daha akıllı davransaydım böyle mi olurdu hayatım şimdi?
..En kötüsü ne biliyor musunuz, gece hiç uyuyamıyorum, sabaha kadar kabus görüyorum, sabah olunca uykuya dalıyorum ama bu sefer de kalkma zamanı geliyor. Kendime var ya, öyle kızıyorum ki..oooofff yaaa..
….Biliyorum canınızı sıktım, oysa siz şimdi çok mutlusunuz. Özür, bir anlık oldu hocam, bir anlık boş bulundum yazdım. Boş verin beni, ben her zaman yapıyorum bunu zaten sizde alışıksınız, az çok tanıdınız beni.)
Dedim ve bu şekilde konuyu kapattım. Sanırım okumadı, ya da okudu da bana yazacak bir şeyi yoktu ki yazamadı, hiçbir şekilde hiçbir şey yazmadı. Bazen onu tanımakla iyi mi ettim, diye de düşündüğüm anlar olmuyor değil. Belki iyi, belki iyi olmadı ama benim onunla tanışmam gerçeğini değiştirmiyordu Ben kendimi çok kötü hissediyordum ve zorla da olsa gülmeye çalışıyordum, bu beni güçlü mü ediyordu?
Sanmıyorum, kimi kandırıyordum ki ben?
Allahım ya, ben şimdi ne yapacağım?
Kafayı yemezsem iyi. Sinirlerim laçkalaştı ve o kadar olumsuzum ki, o kadar olur. Böyle var ya çıldırasım geliyordu. Bu yaştan sonra çok ağar geliyordu bana göçebelik, hem nereye gideceğimizi bilmiyorduk ya en çok da bu durum oturmuştu içime. . Tamam, bu sadece bizim sorunumuz değildi, bu sorun benim gibi ve benden binkat daha durumu kötü olanlar içinde geçerliydi. Var ya, tam bir sefillik yaşanıyordu buralarda, insanları çöp süpürür gibi süpürüp yolluyorlardı buralardan
… Tam bu sırada arkadaş toplantısında, arkadaşlarla resimlere bakarken tanıdık bir arkadaşın evin içini gördüm ve bu tanıdık hiçbir sıkıntı çekmeden o eve sahip olmuştu. Tanrım, benim günahım neydi? ’Yıllardır kira köşelerinde sürünüyoruz ve ne doğru dürüş bir mutfak, ne banyo, nede rahat ısınabileceğimiz bir odamız oldu’
Ben sana ne yaptım ki beni bütün bunlardan mahrum bıraktın, ağırıma gidiyor ve bu yüzdendir ki kendimi o taştan bu taşa vurup parçalamak istiyorum’, diye geçirdim içimden. Ben neden bu kadar işe yaramaz biriyim? Anlamış değilim..Tanrının beni duyduğunu zannetmiyorum,duymamıştır da ...
.. İçim yanıyor, bunalıma girmem an meselesiydi, bekli de çoktan bunalıma girmiştim de bundan benim haberim yoktu. Yanaklarımı acıtıyordu gözlerimden süzülerek akan gözyaşlarım
Ben şimdi ne yapacağım? Gündüz Yavuz..Kafedekiler..
6/04 /2012 / Perşembe.(
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.