- 451 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Veresiye Defterleri Ölmesin
Ne güzeldi eskiden mahalle bakkallarımız vardı değil mi? Mahalle bakkalı deyip geçmeyin, çok önemli bir kavramdı eskiden mahalle bakkallığı... Şimdiki büyük marketler gibi, onlar saat on da açılmazlardı... Bakkal dediğin altı da altıbuçukta ezandan hemen sonra açardı dükkanını...
Öyle dışarıdan bakıldığı gibi kolay bir meslek değildir bakkallık. En azından eskiden öyle değildi... Veresiye defteri denen kavram bakkallar ile girmiştir ekonomik hayatımıza... O semtte oturan genelde memur vatandaşlar bir ay boyunca aldıklarını, bir küçük ekmek dahi olsa veresiye defterine yazdırırlar ve ay sonunda maaş aldılar mı öderlerdi...
Bakkal Amcalarımızdı onlar bizim. Girdiniz mi dükkanlarına gözlüklerinin üstünden sizi süzer, abla ağabey ya da ufaklık diyerek hitap ederlerdi... Mahallenin sevimli bebelerine çoğu kere ufak sakız, balon gibi şeyler hediye olarak giderdi...
Hadi bakalım, şimdi cebinizde para ya da kredi kartı olmadan o büyük büyük marketlerin birinde ’’Hemşehrim yaz bunu sonra ödeyeceğim.’’ deyinde görelim... Bakkalların sayıları her geçen gün azalıyor, çıkıyorlar hayatımızdan artık. Veresiye defterleri de tarih oluyor tarih. Keşke ölmesin veresiye defterleri ve canlı tarih bakkal amcalarımız...
Saat on dedi mi bütün büyük marketler kapılarına kilit vururlar, oysa ki bakkallarımızın bazıları gece onikiye kadar bile açık, hele de cumartesi pazar günleri olduğunda daha bile artıyor zaman. Sizler aynı üründen, örneğin sigara alacaksanız, her yerde aynı fiyat, gidin bakkalınızdan alın. Gazete her yerde tek fiyat. Ekmek, üç aşağı beş yukarı her yerde aynı, gidin büyük marketten değil de bakkalınızdan alın ki tek derdi ailelerini geçindirmek olan, bu küçük esnaflarımızda ölmesin...
Eskiden çok olurmuş. Sanırım şimdilerde de az sayıda insan var bunu yapan, helal olsun onlara diyorum, Allah ne muratları varsa versin. Zengin bir adam o dükkana girip veresiye defterini belli bir ücret karşılığı satın alırmış, daha çok da Ramazan Ayı gibi mübarek günlerde yaparlarmış. Ne güzel bir davranış. Kimse bilmiyor o adamın ismini cismini, millet borçtan kurtuluyor, adam da zekat borcundan...
Zaman ve kapitalizmin çarkları, her şeyi öğüttüğü gibi, bakkallık müessesini de belki bir müddet sonra tamamen ortadan kaldıracak. Geriye o güzelim mahalle komşuluklarının olduğu zamanlarda tatlı hatıralar kalacak sadece... O nostalji ile yaşayıp gideceğiz...
YORUMLAR
Ne güzel, ne samimi günlerdi o günler.
Bazen borç takıp kaçanlar bile olurdu.
Sineye çekmek zorunda kalırlardı o fedakar insanlar.
Bu duyarlı yazınızı zevkle okudum.
Teşekkürler...
Selamlar...