- 485 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kadirli’de En Çok Duyduğum Söz: “Kıbrıslılar Bizi Neden Sevmiyor?”
2 Gündür Osmaniye’nin Kadirli İlçesindeyim. Kadirli, benim doğduğum şehir. Yıllardır ayrı kaldığım ve fakat hiç unutamadığım şehir.
Bunca yıldır çok büyümüş, çok gelişmiş. Devasa bir şehir olmuş. Nüfusu 124.000 olmuş. Her taraf apartman ve evlerle dolmuş. Büyük marketler, fabrikalar, siteler, özel okullar alabildiğince dolmuş…
Tepelerin arasında; düz bir ovada, yeşiller içinde ve Savrun Çayı’nın kenarında bir şehir. “Karatepe”, “Cezaevi Müzesi”, “Ala Camii” gibi ünlü turizm yerleri var. Gezmekle doyum olmayacak yerler var.
Şehir, çayhaneleriyle ünlü bir yer. Neredeyse her yerde çay evi var. Buralarda insanlar oturup çay içiyor ve sohbet ediyorlar. Adeta Türkiye siyasetinin kalbi burada atıyor. Öyle ki siyaset burada çok seviliyor. Tüm sohbetlerin ana konusu siyaset…
Ara çayhanelerde Esnaf Çay Evi’ne oturdum. Küçük masaların etrafında kanepe biçiminde iskemleler var. Tahtadan özel yapılmış. Sokaklara hep bunlardan dizilmiş. Her masanın etrafında insanlar oturmuş konuşuyorlar.
Esnaf Çay Evi’ni Mehmet Ağabey dediğimiz kişi işletiyor. Yıllarca burada çalışıyor. Beni görünce gülüyor. “Hoş geldin Hocam” diyerek yanıma geliyor. Hemen çay getiriyor. Burada herkes çay içiyor. Hani Kıbrıs’ta bir yere oturduğunuzda nasıl hemen kahve geliyorsa burada da çaylar geliyor.
Mehmet Ağabey ile sohbete başlıyoruz. Daha ilk sözü “Ya hocam, Kıbrıslılar bizi neden sevmiyor?” diyor. “Öyle bir şey yok” deyince “Peki, sizin Cumhurbaşkanı ne yaptı öyle? Neler söyledi? Bizi çok üzdü.” dedi.
Ben, yorum yapmadım. Ağzımı açıp bir şey demedim. Mehmet Ağabey devam etti: “Hocam, biz burada neredeyse bir savaşa girdik. Çocuklarımız, canlarını hiçe sayıp Suriye’ye girdi. Şehitlerimiz oldu. Yüreği yanan analar, babalar oldu. Yetim kalan çocuklar oldu, Dul kalan gelinler oldu. Sizin Cumhurbaşkanı, neden öyle konuştu? Türkiye’ye karşı bir olumsuzluk mu var? Bizim Cumhurbaşkanımızla neden ters düştü? Doğrusu biz çok üzüldük.” dedi.
Bu defa bir cevap vermek zorundaydım. Cumhurbaşkanımızın aslında demokratik bir yapıya sahip olduğunu, savaşı yıllar önce gördüklerini, savaşın bütün zorluklarını ve kötülülerini yaşadıklarını o nedenle böyle konuştuğunu söyledim.
İkna olmadı. “Orada yakında seçim varmış. Öyle sanıyorum ki kendi seçmenlerine oynadı. Böyle konuşmakla oy alacağını düşündü. Ama oy alacağım diye bize böyle söylemesi bizleri çok üzdü. Oysa biz KKTC’nin tırnağına zarar gelse bize olmuş gibi üzülüyoruz. KKTC halkını kendimiz gibi, kardeşimiz gibi görüyoruz” dedi.
Ben de KKTC halkının da böyle düşündüğünü, Türkiye insanını kardeş gördüğünü, et ile tırnak gibi gördüğümüzü söyledim.
Teşekkür etti. “Umarım öyledir” dedi.
Ertesi gün Osmaniye’ye gittim. Biraz gezip alış veriş yaptıktan sonra akşama geri döndüm.
Yolda çevirme vardı. Polis sanmıştım ama değildi. Jandarma kuvvetleri idi. Bir jandarma subayı arabaya yaklaşarak “İyi akşamlar. Özür dilerim. Kimlik kontrolü yapıyoruz. Kimliklerinizi verebilir misiniz?” dedi kibarca. Ben de KKTC kimlik kartını çıkarıp verdim.
Kimlik kartımı aldı, inceledi. Bana dönüp “Kıbrıslı mısınız?” dedi. “Evet” dedim. “Orada mı yaşıyorsunuz?” dedi. “Evet” dedim. Baktı, küçük bir gülümseme ile sessizce sordu: “Ya Kıbrıslı Türkler, bizi neden sevmiyor?” dedi. “Öyle bir şey yok. Nereden çıkardınız bunu?” diye sordum. “Cumhurbaşkanınız iyi şeyler söylemedi bizim hakkımızda. Bizi çok üzdü.” dedi. “Ben de demokratik düşüncesini dile getirdi” dedim. “Bütün Kıbrıslılar öyle mi düşünüyor?” dedi. “Hayır. Kıbrıslılar Türkiye’yi çok sever. Türkiye bizim Anavatanımız” dedim. “Teşekkür ederim. Bunu duymak beni çok memnun etti. Biz, iki devlet bir milletiz. Birbirimizden ayrılmayız. İyi akşamlar” dedi.
Teşekkür edip yolumuza devam ettik. Arabayı kullanan yeğenim de “Dayı, burada herkes Cumhurbaşkanınıza çok kızdı. Size göre demokratik düşünce olabilir. Bize göre talihsiz bir açıklama idi. Yaptığı açıklama zamansız ve yersiz idi. Zamanlaması doğru değil idi. Normal bir zamanda olsaydı belki kimse bir şey demezdi. Ama herkesin canı yanmış. Şehitler verilmiş. Bu söz kaldırılmazdı” dedi.
Daha geleli iki gün oldu. İki gün içinde Kadirli halkının nabzını yokladım. Gördüğüm, halkta bir kızgınlık var. Sayın Akıncı’ya karşı büyük bir tepki var. Cumhurbaşkanının söylemi bütün Kıbrıs Türkü’nün düşüncesi gibi algılanmış. O nedenle bir hoşnutsuzluk var.
Ben, dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Ama sadece anlattığım kişileri ikna edebilirim. Diğer 124 bin kişiye anlatamam. Bir de Türkiye’nin genelini düşünün. Genelde 80 milyondan fazla insan var. Bunların hepsi böyle düşünüyorsa demek ki ortada çok ciddi bir sorun var.
Genelde “Kıbrıs Türkleri Türkiye’yi sevmiyor.” düşüncesi hakim olmuş. Bu yanlış düşünceyi ortadan kaldırmak da pek kolay değil.
Artık yöneticilerimizin bu durumu düzeltebilmek için bir şeyler yapması gerekiyor. Aksi taktirde Türkiye ile aramız açılıp gidecek.
Türkiye ile aramız gittikçe açılıyor…
Bu da bizim yararımıza değil. Aksine çok zararımıza bir durum olacaktır.
Türkiye olmazsa, arkamızda durmazsa ayakta kalamayacağımızı hepimiz biliyoruz. O nedenle bu kırgınlığa bir son vermemiz lazım.
O nedenle adımlarımızı bilerek atmalı, söylemlerimizi dikkatli yapmamız lazım.
Türkiye’siz KKTC, KKTC’siz Türkiye olmaz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.