- 298 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 60
Sürekliliği içinde sizinle hayat olmayanlar da hayattır. Altı milyon yıl öncesinin evrim koşulları içindeki hemcins insanımsılar; üç milyar iki yüz milyon yıl önceki koşullar içinde yoktu diye, üç milyar iki yüz milyon yıl önceki oluşumlar hayat değil miydi? Kuşkusuz ki hayattı.
Kendi dışınızdaki sürekliliğe, hali hazırda devam edene, devam ettirene göre insan gibi tırtıl gibi tekil kişi, birey olmakla hayatı sürekli kılan, hayatı devam ettiren süreç vardı.
Siz, kesikli sürekli olmuş bireyin ölmüşü ile sürece verdiği katkıyı değil de kendinizdeki birikmiş olan evrimsel gelişmişliğe göre onlara hayattan değil diyordunuz. Şimdi bu söylemlerin anlaşılması biliyorum ki yine çok zorlaşacak.
Konuyu anlama bağlamında özümledikçe bunlar peynir ekmek yer gibi anlama ve anlatımdırlar. Eski düşünme mantığını bir yana bırakacak olursanız, kendimizi tanımamakla eşitleyen sağ duyu aldatmasını bir yana bırakacaksınız. İnsan, sağ duyu bilinci ile uçmaz. Bir şeyi üst düşümlü bağıntı ilişkin ligi içinde görece düşüneceksiniz.
Bizler genel hayat içinde sınırlı sonlu bireyler olmakla, öncesi ve sonrası olan ve sürekliliği veren kesikli durumlara, ilişkisinden kopartılmış parça ya da bireysel durumlara hayat değildi dersek; bu çok yanlıştır. Süreklilik içinde sonlu olanın, inşacı olmakla inşa içinde devam eden entegre imaj kodlarının, bugünümüzü ortaya çıkardığını göremeyiz.
Önce olan gelip geçicilik şimdiki hal içinde henüz sonrası ile de tamam olmamıştır. Yani kibir olan şimdimiz de geleceği ile sürekli oluşu ile henüz oluşmadı. Böyle olduğu için önce olanın sonrası yani sizin gelecekle kontrolünüz de olası değil. Bu mantığa göre önce olanın sonra olanı kapsaması de olası değildir.
Bu kibirli mantık mantık nereden geliyordu? Dinlerin insana eşrefi mahluk demesinden ileri gelen yanılsamaydı. Dinler içinde oluştukları koşullardaki insana ve üreten kolekif ortak akıllı yeteneklerine bakarak bunu söylüyordu.
Oysa hemcinsimizin üreten kolektif akıllı yetenekten önce birbirini yediği yamyamlık döneminde, birbiri yemeyen aslanlar yanında nasıl bir eşrefi mahluktu? Bunu cevabı düşünülmelidir.
Yani görece durumlarla baş ve son içindeydiniz. Başı ve sonu olmayan süreklilik içinde kişiler sadece yaşadığı süreyle ve kendi yaşantısı ile hayatın tanığı ve gözlemcisidir. Hayat sürekliliği içnde kişi adeta hayatın bir anının gözlemcisi olur.
Üst düşümün birbirlerine çökertildiği evrende hayatın ve geleceğin sizde kişi imajlı kolektif imajları olmak dışında üst düşümler ne geçmiş ne gelecek durumla kişinin kendi ile aynı anda beliremezler.
Önce ile sonra, genel sürekliliğin içinde görece niceli anlardır. Önce ve sonra görece niceli olmak dışında, bunun ikisinin aynı anda niceli durum bağıntısı kişinin sürekliliğini oluşamazlar. Neden?
Üstdüşümle (üst üste durumla-süper pozisyonla) kişiye çökertilmiş durumlar manzumesiyiz de ondan. Örneğin; kişinin yaş ömrü içinde yüz yıl geçmeden, kişinin ömrü içinde geçmeyen yüz yıl; kişinin şimdisi ile aynı anda bulunamazlar.
Ama siz saymaya başladığınız an, sizin 1,2,3,4 dediğiniz an boyunca bir süre geçmiş olur. Bu durumda sayı saymanız boyunca gecen anın sizin dışınızdaki nedenlerden ötürü, elbette geçmiş ile sonrası an ile bağıl olarak bir aradadırlar.
Siz bir dediğinizde dört yüz kişi ölmüş, beş yüz kişi doğmuş ta olabilir. Fakat bunlar sizin dışınızdaki sürekliliğin nicel durumudurlar. Hep derim, biz hayatın içinde de olsak; hayat hep bizim dışımızdadır. Bu genel görelilik kuralıdır.
Bu doğum ve ölümler de sizinle oldurulan bir dediğiniz süre durumun, faili değildirler. Çünkü sizin bir dediğiniz anda sizinle oldurulan an zaman içinde, sizden ne rahme düşen olur, ne rahme düşecek kadar zaman oluşmuş olur. Ki rahme düşen bile 48 ila 78 saat sonra rahimle ancak buluşur.
Ancak genel hayatın genel sürekliliği içinde genel göreli durumla siz bir dediğiniz anda milyarlarca hayatın temsilcisi olan hayatlardan ve bireylerden yüz binlerce rahme düşen, rahimle buluşan, rahme düşecek kadar zaman bulan fiil ve failler olacaktır.
Şimdi siz bu ilhakı gerçekleştiren bir anlık görece hayatın içinde misiniz? dışında mısınız? Yani "ilhak olarak baz alınan bu bir anlık hayatla siz, hayatta mısınız? yoksa sizin dışınızda olan hayatın sürekliliği içinde misiniz?
Yine siz 1,2,3,4 diye saydığınız an, genel sürekliliğin içinde rahme düşmüş ile dokuz ay on gününü tamamlamamış olacak bir doğum anı olacaktır. Yine sizin bir diye saydığınız an içinde göz ardı ettiğiniz genel sürekliliğin baskı ve basıncından ötürü ne 500 tane doğumlar olmuş olur.
Ne de tam o anda tam 60 yaşını doldurmuş olmakla ölen 400 kişiden biri, sizin bir dediğiniz süre içinde 60 yıl yaşamış, olmakla ölecektiler!
Yine siz salt kendi hayatınızı hayat saymanız yanılsamasından ötürü, sizinle oldurulan; bir denen süre durum içinde bir dediğiniz anda, doğum ve ölümler birbirini kontrol eden; birlikte beliren; birbirini destekleyen; kaynak kıtlığı gibi nedenle birbirini frenleyen süreklilikle, her zaman olan süreçler değildirler öyle mi?
Tüm bunlar sizin dışınızdaki sürekliliğin eseri olmakla, demek ki bunlar hayat olmamakla sizin bir dediğiniz an’a ilişkisiz denk gelirler öyle mi?
Siz, hayatın kolektif ligi içindesiniz. Hayatın kesikli sürekli olan milyonlarca kolektif süreçleri, bu olmuş bitmiş yaşanmış haliyle de sizin, sizinle oldurulan zamanın içine sığmış olurlar. Göremeyip te aradığımız mucize bu.
Bu öz cümleye "kolektif birimli zaman" dediğimizi hatırlarsak bu da bizim dışımızdaki kolektif yansımaların sizle oldurulan zamanın içindeki belirişiydi. üst düşümlü milyonlarca kolektif eylemler, sizdeki an ile imaja çöktürülür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.