- 662 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Çiçekli Pencere
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
" Mutluluk küçük şeyleri görmededir."
( طلا و مس )
" Yıllar ve yollar sonra anladım ki en çok kendimi sevmeli, en çok kendime ısmarlamalıymışım bol güneşli günleri, çiçekli pencereleri, umut dolu gülüşleri... "
Ne zaman yaşamıştım hatırlamıyorum. Yine her şey bütün olumsuzluklar üst üste gelmişti. Ne aşk derdiyle ne de başka dertlerle hoştum. Hani biri çıkıp gel sana bu dertlerden kurtulabileceğin bir tavsiye vereyim dese el çek ilacımdan demeyecektim, öyle. Çünkü ne ben o şairdim ne de... Zor zamanlardı vesselam. İnsanlara yaranmanın da, dert anlatmanın da, anlaşılmanın da zor olduğu zamanlar. (Zaten dikkat ederseniz derdim hep aynı: ’anlaşılamamak’) " Böyle anlaşılamamış gitmek" istemeyenlerdenim bende. Siyasi bir görüş savunmuyorum, tasavvufi bir fikir ya da felsefi bir düşüncede.. Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre yahut Kerem ile Aslı gibi büyük bir aşk yaşamadım onu da anlatmıyorum.
Sadece söylemek istiyorum ki şu kirli dünya düzeninde yinede bir umudum : "yaşanılması mümkün güzel günlerde."
Çiçekli pencere bunca laf kalabalığından sonra ne alaka diye düşünmeye başlamadıysanız bu cümlemle beraber düşünmeye başlarsınız inşallah...
Anlatayım.
" Hani olur ya bazen okuduğunuz kitaplardaki farklı dünyalar ilginizi çekmemeye, kendinize hediye ettiğiniz küçük anlar mutluluk vermemeye başlar. Ruhsal anlamda o kadar çökmüştürsünüz ki kafanızda yalnızca yaşadığınız sorunlar vardır. Sorun bir, sorun iki, sorun üç... bu böyle gider. Ne saymakla, ne çözmekle, ne de anlatmakla biter.
Büyüklerse bir sorun anında hep, derdin bütün insanlarda olduğundan, herkesin bizim gibi sıkıntılar yaşadığından,sorunların elbet bir gün çözüme kavuşacağından ve kimsenin derdi kimseye uymamakla beraber fani dünyada dört dörtlük yaşayan birini bulmanın da çok zor olduğundan bahsederler. Biz tecrübe aşamasında onlar kadar yol almadığımız için başta pek ilgilenmeyiz bu söylemlerle. Üstelik dert bir tek bizde olduğu için bu fani dünyada kimse de bizim kadar acı çekmemiştir herhalde. (!)
İşte, böyle düşüncelerin bir örümcek ağı gibi aklımı sardığı zamanların birinde, arabanın kısmen kirli camından gözüme takılan, kim bilir kimin evine ait bu çiçekli pencere... Kim derdi ki düşüncelerimi değiştirecek.
Size hemen o sırada -saniyeler belkide saliseler içinde- çiçekli pencereyle aramda geçen konuşmayı aktarayım. Böylece -asıl anlatmak istediklerimi anlamasanız bile- daha iyi anlamış rolü yapabileceksiniz...
Çiçekli Pencere : İçeriden dışarıya baktığın şu pencere ?
Ben: Evet, ne olmuş ona ?
Çiçekli Pencere : Çok kirlenmiş.
Ben : Hep kirliydi zaten, ziyanı yok.
Çiçekli Pencere : Ama yinede oradan buraya bakınca penceremdeki çiçekleri görebiliyorsun.
Ben : Bir önemi var mı ?
Çiçekli Pencere : Umut var...
Ben : Bize bütün olup bitenlere rağmen umut etmeyi kim öğretti ?
Çiçekli Pencere : ...
YORUMLAR
" Yıllar sonra anladım ki en çok kendimi sevmeli, en çok kendime ısmarlamalıymışım bol güneşli günleri, çiçekli pencereleri, umut dolu gülüşleri... "
Biz bunu unuttuk,oturup başkasının derdiyle,kederiyle kavrulduk,kendimizi unuttuk her türlü.
Umut dolu bir pencere açılsın tüm yüreklere,çiçek mi,her şeyden güzel.
Kutluyorum,sevgiyle hep kalın