- 467 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAYIP ROYA...
İki göz odamız kendinden alakasız eşyalarımız, yüreğimiz ise sert bir toprağa basan ayak gibi kendinden emin ama korkuları da vardı. Çünkü aşktan yana ve huzurdan yana lanetlendiğimiz düşünüyorum. En kötüsü buydu her şeyde kötü Çok akılcı her an aramıza savaşma his varmış gibi davranmasından nefret ediyordum.
Onunla beraberdim ama mutsuzluğun cesedini ondan önce hep ben bulur. Ardından ise karışık garip düşler içinde. Kısaca aynı çizgide duran simetri askeri, gibiyiz
Onu, şekle sokmak kadar yeniden yoğurmak içinde. Elbet büyüleyici bir ders almam gerekirdi.
Mesela uçuş kahramanı ölüme meydan okuyan sırtüstü yatan bir adam takliti ise iyi bir sonuca ulaşmamı sağlamalıydım..Ve Gözlerimi kapattım taklitlerle bu işin nasıl yürüdüğünü gördüm. Evet, evet sonuç aleyhime beni artık ondan kollamanın o vakti geldi de geçiyor.
Kırk sene öncesine giderken önce duraksıyor ve göğsüm daralıyor.Fakat onun bu kadar önemsiz olabileceğini hiç düşünmemiştim.Hata unutmuştum onun yüz ifadesinin neye benzediğini bazen onu unutmak güçlü iyi his etmeme neden bile oluyordu da.
….Yorganın altında onun yanında uyuyor ve gözlerim loş ışıkla uçurumun ürpertici derinliklerine kayıyordu. Uçurumda yakınlaşan bir ses ile içimden bir şeylerin erdiğini his edişim öylesine resmi sözler ile düşüncemin son ayakta kalan direklerine çarptım.
Bedenimin üzerimde sağladığı yorgunluk yırtık bir gürültü ile sessizleşti.Sanki kalp nabzım atmıyor.ondan dağılmasının bir parçası olmanın bütün soluğumu kesmişti.
Saatler sonrası bile onunla alakalı her şeyi gri bulanık görüyorum.Ruhumun derinliklerinden gelen sesin neden söz ettiğini anlamıyorum.Bütün güzel şeylerin kapısın usulca açıp rüzgar bahanesi ile çarpıp dışarı çıkmak istiyorum. Yahu! ben bu aşka ne kadar hareketsiz bereketsizmişim dedim.Yataktan doğrulup yastığa yaslanıp kendimi onunla uğraşamayacak kadar yorgun bir o kadar bitik his ediyorum.
Çünkü, onun beyni sinsi sataşmalara çalışırdı.Güzellikler mucizeler ıslak bir zemine düşüp kafanı parçalanmak gibiydi.Bakışları yetkisi dışında cam kırıkları arasındaydı. Buna rağmen birde sevgisizlikle suçlanıyorsun .Kimse beni anlamıyor, anlamadı da.
Oysa sevgiliye dokunmak sevgiyi tam derin anlamı ile anlamak istiyorum.Gözlerimin sahiplendiği her yerin o ışık zerreleri bakışlarımın arasında kırılıyor. Bunca sakatlığın arasında nasıl sağlam kala bilirim.dikkatli izleyim her şey ben biliyorum diyebilirdim.
Ondan uzaktayken her şeyin yolunda gittiğine emindim, hemde daha düne kadar evrenle eşe eş aynı anda döndürüyoruz ayaklarımızı yere vuruyoruz eşkenar düşünceler dağlıyor. Oysa çok az mutlluuğa azlığız. Bizler neredeyse yenilgiye uğratmış ama tümüyle hırsımızı da, yenememiş savaşçılar gibiydik.
Herkes bildiği kuralları çiğniyor. Yönünü belirleyen ışık gözde donuk lanetlenmiş karanlık ise tam kaynağından geliyordu.
Kötü gecelerin ardından gelen ürkütücü dönemlerden kalan o çaresizlikle bir o kadar da kendini toparlanması anlamını taşıyordu. Yüzüme düşen ter damları ışıl ışıl parlıyor o teri son damlasına kadar birilerine teslime edeceğim ;yâda daha da kötüsünü yapacağım düşünmüyordum.
Fakat ondan önce gözbebeklerimin içinde intihar eden bir aşkın bedensel ve ruhen kalıntıları vardı. Yüreğim taş gibi kaskatı ve soğuktu. Yüzümden akan dehşet ifadesi ile zaten iki ön dişimi dudaklarıma gömüştüm. Elimi başımın tam arkasına götürüp ağır çekilme ovuştururken
Bir süre konuşmuyor ve bu sessizlik bana ağır geliyordu. Ortaya atılan acıların muhasebesini yapıyorum ama o bi kadar acı var ki bir türlü sıraya da alıp sokamıyordum.
Niçin kendimi devamlı bir yerlere ait his edemiyorum. Sanki birileri bana sorulara soracak ve ben bu soruları yanıtlamak zorunda kalacağım. Kulağımda dolaşan zengin bir fısıltı ile mutlu olan birini düşünüyorum. edilmesi gereken o hüzünlü cümlelerle boğazıma bir yumruk tıkanıyor tahminlerimin doğrultusunda gidip, yorum yapamıyor uzun süre hülyalı bir şeyin tam ortasındaymış gibi davranıyorum.
Yürek korkuların kıyısında kırık bir yaşama sevinç ile aylar yılların peşinde rakamlar uçuruyorum . Ama bir var ki sesimin bütün donukluğu boğazımın içinde gelip gelip düğümlenmesine anlam vermiyordum.Velhasıl onun beni saran kolları çelik sağlam bir beşik oluşturması ve gözlerinin de üzerim de olmasıyla daha bir hoşnuttum.
Keza hiç zaman kayıp etmeden kışkırtıcı gizemli bir dokunuşla yüzümdeki bir maskeyi çıkarıp daha yenisini eklemeliyim.
Garip bir korku ve rahatlama hissi ardında. Kısmen olmasa da.
Sanki puslu bir aynaya yansıyan yüzünü görüyorum.Oysa ki! Onun yüzü, onca kargaşa ve tartışmaların sonrası gülüşü ise yüreğime verilen bir o kadar da,özentisiz paketlenmiş bir armağandı.
Kim bilir mutluluğun hangi evresinde olacaktık, eğer birbirimize bu hatalar yapmasaydık ….