- 552 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SYN LTNDKLR (suyun altındakiler)
SYN LTNDKLR
Yazan: Hacer SARIGÜL
1. Bölüm Bir ceset olabilir mi?
Ben diğer insanlar gibi değildim. Herkes sabahleyin bir telaş içinde kimi işine gidiyor kimi okuluna gidiyor Ben de gidiyordum okula ama bu kadar telaş etmiyordum .
Çünkü benim kafam başka yerlerdeydi. Gizemli doğaüstü bir şey yaşamak istiyordum, hayatımı önemli kılan bir şey.
Çünkü bana göre bu dünyaya gelmemizin bir anlamı olmalıydı öyle sadece işe git okula git olmamalıydı Herkesin bir görevi olmalıydı o görevi yerine getirmesi gerekiyordu diye düşünüyordum 16 yaşındaydım ama böyle düşünüyordum . Birisine anlattığım zaman da bana deliymişim gibi bakıyorlardı.
Ben de o yüzden kendi kendime Gizem turları yapıyordum nehir kenarına, tepelere bulabildiğim her yere yürüyerek gitmeye çalışıyordum. Değişik şeylerle karşılaşıyordum ,annem , babam kardeşlerim de dahil hiç kimse anlattıklarıma inanmıyordu.
Bu sır , ama söylemem gerekiyor galiba. En çok da geceleri uydudan dünyayı seyretmeyi seviyordum. Nasıl mı? internetten giriyordum. Tabii bu gizli bir şeydi bütün ülkeleri tek tek geziyordum oradaki görebileceğim gizemli şeyleri, eğer param olursa nereye gidebileceğimi nerelere gitmem gerektiğini tek tek not alıyordum.
Bu sabah içimde çok heyecan vardı bir şey olacağına eminim Ama ne olacağını bilmiyordum okula gitmek istemedim her zaman ki nehir kenarında yürümeye başladım. Birden nehrin içinde beyaz bir şey gördüm sanki bir şey sarmalanmış beyaz bir beze. Bir ceset olabilir mi? Onu kıyıya çekmeliydim.
2.bölüm AMAN TANRIM
Uzun bir ağaç dalı buldum.
Beyaz beze sarılı olan nesneyi yavaş yavaş kendime doğru çekmeye başladım. Çektikçe şekillenmeye başladı, kesinlikle bir insan diye düşündüm.
155 aramaya karar verdim daha fazla çekmedim .
155’i telefonu çevirdim polis memurunun sorduğu sorulara cevap verdim. Hemen ekip geldi ve aynı sorular soruldu.
Tekrar anlattım yürürken tesadüf eseri suyun içindeki gördüğüm beyaz şeyin ne olduğunu merak ettiğimi bir ağaç dalı bularak biraz çekmeye başlayınca, korktuğumu ve aradığımı söyledim.
Polis önce sudaki şeye baktı. Kendi kendine bir şeyler söylediler sonra tamam dediler ve bir ekip daha çağırdılar Ben iyice meraklanmıştım. Bize Adresini ver sen evine git dediler.
Gitmesem olmaz mı diye karşılık verince Hayır dediler sen evine git. Bu özel timin işi dediler.
Özel tim ile Sudaki şeyin ne alakası var diye düşünmeye başladım.
Tamam deyip oradan uzaklaştım ama eve gidip dürbünü aldım ve polislerin olduğu yerin karşısındaki sokakta kuytuya yerleştim. Beklemeye başladım Gerçekten de özel timden gelmişlerdi dürbünü çıkarttığımda tam ayar yaparken bir anda ensemde bir şaplak patladı. Bağırmam ve polislerin beni görmesi bir oldu. Şaplağı patlatan annemdi. Tabii Annem beni kulağımdan çekip götürürken polis müdahale etmedi iyi oldu diye düşündüler sanırım.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber vardı "suda ceset sanılan beyaz şey patiskaya sarılı bidon çıktı.
3. Bölüm YENİ HAYAT
Ertesi günden sonra her gün o kıyıya gitmeye başladım öyle amaçsızca saatlerce orada oturuyordum.
Su ile konuşuyordum. Görenler ne yapıyorsun diye sorduklarında hiç kendi kendime konuşuyorum diyordum.
Yağmurlu Bir Gündü Yine aynı yerde oturmuş su ile konuşmaya başlamıştım elimi suyun içi sarkmıştım. Önce bir gök gürültüsünü duydum sonra nehrin uzak larından bir sis tabakası gelmeye başladı.
Öyle hızlı ilerliyordu ki nasıl olur diye düşünürken bir anda kendimi suda buldum çekiyordu bir şey beni çekiyordu bağırıyordum Ama kimse duymuyordu Sisin içinde kayboldum. Aynı anda nehrin dibine doğru gittiğimi fark ettim bağırıyordum ama ağzımdan su girmiyordu. Gözümü açtım korkuyla başımın etrafında kocaman bir baloncuk vardı . Şaşkındım, kimin beni çektiğine baktım. Gördüğüm metalden bir koldu.
Diplere doğru baktıkça bir şehrin üstüne olduğumu gördüm. Inanılmazdı acaba Atlantis mı diye düşündüm yoksa Lemurya mı? Hiçbir şeyin önemi yok da artık o kadar mutluydum ki istediğim olmuştu hep böyle gizemli bir şey yaşamak istemiştim kimsenin bilmediği görmediği anlamadığı bir şeyi yaşayabilmek istemiştim ve İşte şu an o andı.
Çok güzel bir güneş parlıyordu yükselen binaların üstünden Ama burası su altı Krallığı bence. Buradaki insanlar da bizim gibi yürüyorlardı suyun altında Biz üstünde onlar altında yürüyorlardı çok ilginçti inanılmazdı hepsinin kafasında bir baloncuk ve suyun altında yürüyorlardı.
4. BölümTANIŞMA
Kraliyet Sarayı olduğunu düşündüğüm saf kristalden yapılmış bir saray. O kadar muhteşem ki anlatılması çok zor bir güzellikte. Merdivenleri kristalden trabzanları altından Gök kubbesi dediğimiz bir kısmında saf altından bir piramit vardı güneşin parıltısı ile beraber oda parlıyordu çok güzeldi. Merdivenler belki bin basamaklı uçsuz bucaksız bir merdiven tepesinde 10 15 tane muhafızın olduğu bir kapı saf altından yapılmış ardına kadar açıldı ve muhteşem bir ikili gelmeye başladı kral ve kraliçe.
El ele tutuşmuş mavi İpek pelerinli ben ipek diyorum belki başka bir kumaş bilemiyorum. Bembeyaz içini göstermeyen ama şeffaf uzun bir kıyafet içinde kraliçenin saçları siyah yere kadar . Kral ise beyaz dalgalı saçlı ve omuzlarından aşağıya düşmüş , elinde kocaman bir asa sanırım akik ten kırmızı renk , ağzım açık kalmış olsa gerek ki nefes alamadım bir an.
O merdivenleri tek tek inerek yanıma geldiler. Ben tutsak değildim elim kolum bağlı değildi. Reverans yaptılar ve dilimde konuşmaya başladılar. Hoşgeldin Hezal .
Şaşkındım adımı biliyorlardı ben size söylemiştim ama adım Hezal. Söylemediğin bir şey daha vardı Ben erkek değilim. Herkes beni erkek zannetti ama ben kızım.
Teşekkür ederim diyerek Ben de Reverans yaptım. Kral elimden tuttu gel kızım dedi. Sana bütün Krallığı gezdireceğim. Ondan sonra da sana söyleyeceklerimiz var dedi.
Devam edecek.
Hacer Sarıgül