- 893 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
BAHAR 1
Gülle misali tok bir ses önce odanın duvarlarına çarpıp sonra ayakta heykel gibi duran gözleri dolu dolu olan genç ve güzel kadının yüzüne tokat gibi indi.
" Çık dışarı ", dedi adam kadına. " Çık dışarı, bir daha da bu eve gelme. Seni bir daha asla görmek istemiyorum. Sana inanmış evlilik hazırlıklarına başlamıştım. Sen ise bunu bana nasıl yapabildin? Defol git bu evden, defooll! Utanmaz ahlaksız kadın " !
Yüz kasları sinirden gerilmiş olan Metin iki eli farkında ya da değildi, yumruk şeklini almış her an bir şeyleri kırıp dökecek bir halde ayakta duruyordu. Aslında sanki yaşadığı o anı avuç içlerinde ezerek yok etmeye çalışıyor
gibiydi. Bir an önce kadının odadan çıkmasını istiyor, yaşadığı şoktan kurtulmak için valizini toplayıp sırra kadem basmak üzere evinden uzaklara, çok uzaklara, onu hiç kimsenin tanımadığı bir yere gidip, bu şehirde ne varsa unutmak düşüncesi içindeydi. İşin gerçeği delirecek gibiydi. Kendine yapılanı hazmedemiyor hayatının sonuna kadar unutabileceğini sanmıyordu şu an.
Oysa ne çok sevmişti onu. Ne çok aşıktı. Sevdiği kadın onun yaşama kaynağı olmuştu. Bir hafta kalmıştı nikah günlerine. Her şeyi ayarlamıştı. Balayı biletlerine varana kadar. Oysa bir adım arkasında duran bu kadın. Gerisini ne duymak ne de hatırlamak istemiyordu. Elleriyle kulaklarını gayri ihtiyari kapatıp bu sefer olanca gücüyle bağırdı. Defooollll.
Kadın yüzü sapsarı kesilmiş buğulu gözleriyle ha bayıldı, ha bayılacak. Elinde ki mendili oğuşturup duruyor ve ne diyeceğini bilmez bir durumda öylece ayakta çaresizce dikiliyordu.
Metin`e doğru bir adım atmak istedi .Fakat ne mümkün adeta çivilenmiş gibiydi. Bir şeyler söylemek istedi. Sesi boğazında düğümlenmiş ya da buz parçaları gelip boğazına yapışıp kalmış, kelimeler donmuş susup duruyordu. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu.Adam bir daha acı acı
- Git diyorum sana git. Yoksa elimden bir kaza çıkacak, diye adeta haykırırcasına bir kez daha kadına nefretle bağırdı.
Kadın dualar ederken içinden kalbi yerinden fırlarcasına çarpıyor nefesi adeta kesiliyordu. Ruhunun derinliklerinde büyük bir zelzele kopuyor, yuvasından düşmüş minicik serçe yavrusu gibi tir tir titriyordu.
Güçlükle bir adım atabildi, kapıya yönünü çevirerek. Sessizce çıktı odadan. Veranda da bir yerlere tutunabilmek için etrafına bakındı. Bir kaç basamak vardı önünde. Gözü kesmiyordu inmeye. Biraz daha toparlamak için kendini derin bir nefes aldı .Biraz bekledi kapının önünde. Acaba geri çağırır mıydı? diye ümitlenir gibi oldu. Hiç bir ses duymadı. Elindeki mendille ağzını kapatarak ağlıyordu. "Suçsuzum niye dinlemedi" diye mırıldandı. Bu lekeyi bana nasıl yakıştırabilmişti? " diye kahrından ölecekti sanki.
Her şey beyninin içinde dönüyor fakat hiç bir şeyi bir araya getirip toparlayamıyordu .Bir an kapıyı yumruklayıp " bak Metin dinle" demek geldiyse de içinden o cesareti kendinde bulamadı. Üstelik kalbi cok kırılmış onuru gururu zedelenmişti. Metin i birden hayatının sonuna kadar affetmemeye karar verdi. Birden gözleri karardı. Merdivenlerin korkuluğuna doğru bir adım atıp tutunmaya çalışmasına rağmen dizlerinin bağı çözülmüş dermanı kalmamış, olduğu yere yığılıp kalmıştı.
DEVAMI VAR
YORUMLAR
Baharın yedi bölümünü de okudum.Çok güzel.Sonu veya devamı bekliyorum.