- 489 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK zengin fakir demeden çalıyor kapıları..
Aşkın kapıyı ne zaman çalacağı belli olmuyor. Zengin biri fakir birine âşık olabiliyor, bir polis bile bir hırsıza âşık olabiliyor. Ama bu çok farklı. Bu hikâyenin kahramanı bir kendisi gibi şair e âşık oluyor. Resimlerini görür görmez delicesine seviyor. Hiç kimseyi bu kadar çok sevmemişti oysa. Kalbi hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Mutluydu. Onun gözlerine baktıkça mutlu oluyordu. Oysa yüzünü hiç görmemişti. Sadece sayfasında resimlerinde görebiliyordu. Her gördüğünde daha da bağlanıyordu ona. Birden bire tüm benliğini vermişti ona, birden bire herkesten değerli olmuştu kalbinde. Şiirler yazıyor, öyküler yazıyordu onun için. Yıllarca yüzünü hiç görmeden sevdi. Günün birinde imza günü olduğunu haber aldı. Sanki uçuyordu sevinçten. İlk defa kokusunu hissedecekti. Saatler öncesinden gitti imza yerine. Sonunda o geldi. Birden hareketsiz kalakalmıştı. O nasıl bir güzellikti, o nasıl bir gülüştü tekrar tekrar âşık olmuştu. Zaman geçtikçe daha çok bağlanıyordu ona. Yanına yaklaştı, gözlerine bakakaldı yine. O ise sadece bakıyor ve gülümsüyordu. Bir süre bakıştılar. Şairi şaşkın şaşkın bakıyordu. "nereyi imzalayayım?" dedi. O an kalbi durmuş gibiydi. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Bu hayatında duyduğu en güzel ses tonuydu. "Ben imza almaya değil, gözlerine bakmaya geldim." dedi. Kadın gülümsedi. "Tamam, o zaman imza almaya gelmeyenler beklemesin" dedi. Genç hiç istemediği halde sıradan çıkmak zorunda kaldı. Ama hala uzaktan onu izliyordu. Bir yandan da yanakları sırılsıklam olmuştu. O günden sonra hayat onsuz geçmez olmuştu. Her gece ağlıyordu. Yastıklar ıpıslak, gözleri şiş olarak kalkıyordu sabahları. Çok değişmişti. Kimse anlamıyordu nasıl bu kadar değiştiğini. Ama aşk bu, insana ne yapacağı belli olmuyor. Belki bir daha göremeyecekti, belki kendisini hiç sevmeyecekti, belki de başkasını seviyordu kim bilir. Artık resimlerine bakarken mutluluk hissetmiyordu. Artık gözlerine bakarken sadece onu görmüyordu. Kalbi paramparça olmuştu sanki. Sanki sadece nefes alıyordu ama yaşamıyordu. Böyle onlarca kez gördü onu imza günlerinde. En son gittiğin de bir bayan gencin yanına yaklaştı. Bir reklam filmi çekmek istediklerini ve reklamda kendisi kullanmak istediklerini söyledi. Genç düşündü. Eğer ünlü olursa onunla görüşme şansı daha da artacaktı. Kabul etti, telefon numarasını verdi. Günün birinde telefonu çaldı. Arayan özel numara. Açtı, ses tanıdık geliyordu. Bu oydu. Sevdiği arıyordu. "Numaramı nerden buldun?" dedi. Kadın cevap verdi. "Nerede bir imza günü olsa sen de gelip bir köşeden saatlerce bekliyorsun. Kim olduğunu çok merak ettim ve en son geldiğin de bir bayan gönderdim yanına. Ona telefon numaranı verdin. O da bana söyledi. Ben de aradım." dedi. Gencin kalbi durmak üzereydi. Bir buluşma ayarladılar. Buluştular. Artık sık sık görüşüyorlardı. Her buluşmada kıza sürpriz bir hediye götürüyordu. Akla gelmeyecek müthiş hediyeler. Çok mutluydu. Hayalleri geçek oluyordu belki de. Belki de kadın da onu sevmişti. Aylarca böyle buluştular. En sonunda genç bir gün kuyumcuya gitti. Aylardır biriktirdiği parasını vererek bir tek taş aldı. Oysa yüklü bir borcu vardı. 1 hafta sonra borcunu ödemezse öldürülecekti belki de. Ama umursamıyordu hiçbir şeyi. Belki de bankadan kredi çeker öderdi. Ama böyle yüklü bir kredi vereceklerini sanmıyordu. Yine de şansını deneyebilirdi. Bunu düşünmüyordu bile. Artık zamanı gelmişti. Kadın da kendisini sevdiğinden emindi. Bu sefer buluşma planlamayacaktı. Şair kadının evine gidip habersizce ona "benimle evlenir misin?" diyecekti. Bir de şarap alıp yola koyuldu hemen. Eve en yakın durakta indi. Eve doğru yürüdü. Eve yaklaşmışken birden telefonu çaldı. Arayan sevdiğiydi. Ama mutlu açtığı telefondan gelen haber onu mutlu etmedi. Kadın telefonda ona "Yarın evleniyorum. Şahidim olman lazım" dedi. Genç neye uğradığını şaşırdı. Telefon elinden düştü birden. Olduğu yerde diz çöktü. Aldığı şarabı yere vurarak kırdı ve kırılan cam parçasıyla koluna kadının adını kazıdı. Hiç acımıyordu. Ya da acısını hissetmiyordu. Kalbindeki acı o kadar büyüktü ki kolundaki acıyı hissetmedi bile. Sokakta kimse yoktu. Olduğu yere yığıldı kaldı. Sonra kendine geldi. Gözlerini açtığında hastanedeydi. Ama aldığı tek taş hala avucundaydı. Kolunda bir sıcaklık hissetti. Başını çevirip koluna baktığında sevdiğini gördü. Kolunu okşuyordu, ağlıyordu. "bunu neden yaptın?" dedi. Genç avucunu açtı yüzüğü gösterdi.
"Bunu sana gelirken almıştım. Parmağına takarken şunları söyleyecektim.
Hayatta benim için 2 seçenek var. Ya seninle yaşarım, ya da sensiz ölürüm. Ben seninle yaşamayı seçtim. Sen de benimle yaşamayı kabul eder misin?
Sana bunları söyleyecekken sen bana başkasıyla yaşayacağın haberini verdin. Yani benim sensiz kalacağımı haber verdin. Ben de fikrimi değiştirip sensiz ölmeye karar verdim. Ama seninle yaşamayı beceremediğim gibi ölmeyi de beceremedim." dedi.
Kadın yanıt verdi.
"Sen bensizliği seçmişsin. Bensiz olacağını da nerden çıkardın? Neden bu kadar hızlı evleniyorum sanmıştın? Borçlandığın adamla görüştüm. Bana onunla evlenirsem ve şahidim de sen olursan borcunu sileceğine dair bir belge imzalayacağını ve seni öldürmeyeceğini söyledi. Ben de çaresiz kabul ettim. Belgeyi imzaladıktan sonra boşayacaktım onu zaten. Eğer bunu yapmamış olsaydım ve sen bana evlenme teklif etmiş olsaydın belki de 1 hafta sonra dul bir kadın olarak kalacaktım. Ben mutluluğumuz torunlarımızı okşadığımız gün bile sürsün istiyorum. Böyle hemen beni bırakıp gidemezsin." Yüzüğü alıp parmağına taktı "ben de ölmüş birisini değil, benimle yaşamayı seçmiş olan birisini sonsuza dek sevmeyi seçtim." Dedi.
Gerçektende evlendiler ve şair sevgilisi canım dediği karısı ona kendi birikimlerinde o borçlu olduğu adama ödedi tüm borçlarını. Evet, bir kızları Selin birde erkek oğulları Demir oldu o kadar mutlu oldular ki birbirlerine şiirler yazdılar birbirlerine şiirlerini göz göze bakışarak okuyorlardı. Bir şair bir şair çok ama çok yazdıkları Aşk şiir leri, öykü leri gibi mutlu yaşadılar yaşıyorlar..
Sami Arlan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.