- 1402 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gözlem
Gözlem
Kuantum fizikte gözlem, taneciğin titreşimlerini kayda almak gibidir. Gözlenen, tek; gözlem, sınırsızdır. Titreşim, gözlemin çoğul görünmesini sağlıyor. Tek olan zerre, her an ve her yerde gözlenebiliyor. Gözlem, gözleneni yani zerreyi bağlamıyor; gözlemciyi bağlıyor. Gözlemci titreşimleri, kendince (bakış açısına göreceli) kaydediyor.
Tek parçalı bir “Lego” düşünelim. Tek parçanın her yerde kullanılması için aynı parçadan çokça elimizde varsayalım. Sınırsız farklı desen ve kombinasyonlar üretilebilir. Her yere uyan tek bir parça… Kuantum fizikte zerre, henüz tespit edilemedi. Maddenin en küçük temel hali için “Zerre” diyebilirim. Elektronu zerre gibi düşünerek deneyler yapılıyor. Meşhur “Çifte yarık deneyi”, bilirsiniz. Her an her yerde olabilen hatta her zamanda olabilen bu zerre, çoğul ve küçük zannedilir. Bu 3. Boyutun göreceli olmasından kaynaklı. Dönen bir çember üzerindeki tek ışık kaynağı, çemberin tüm çevresinde her noktada gözlemlenebilir! Gözlemci, çemberin çevresinde çoğul gözlem yapar. Çoğul zannı oluşur… Bir bilgisayar oyununda, ekrandaki nesne yakalanmaya çalışılır. Ok, nesne üzerine gelindiğinde nesne ekranın başka yerinde belirir. Kovalamaca devam eder. Tersini düşünelim; zerre, nerede aranır ise orada bulunuyor. Yani ok, nereye getirilirse nesne oraya geliyor. Gözlem de buna benziyor. Gözlemci neyi arar ise onu buluyor. Oyunda, hedef kovalayan hedefi yakalayamıyor; gerçekte ise hedef aranmıyor zaten her yerde bulunabiliyor. Tercih, kişisel…
Maddenin varlığı için de bu gözlem geçerli. Madde, zerrenin çoğul zannedilen gözleminden başkası değildir. Evren için de aynı zan geçerlidir. Zerre, evreni kapsayacak şekilde titreşir; her an her yerde olduğundan gözlem, zerrenin evren şeklinde yansımasıdır. Geçmiş ve gelecek dahi gözlemin kaydıyla oluşur. Gözlemcinin zihninde, zerrenin gözlenen durumları kaydedilir. Bu kayıt kişisel bir data gibidir; benliği oluşturur. Hayal ve yaşanmışlıklar yani gözlem, kişin zatını oluşturur. Gözlemin kronolojik olarak kaydı, zaman ve mekanı oluşturur. Kayıtlar önce-sonra şeklinde sayı doğrusundaki gibi sıralanır; zaman oluşur. Kayıtların levhadaki yansıması da mekanı oluşturur. Ressamın tuvale zihnindeki hayali yansıtması gibi; tuval, mekanı temsil eder.
Gözlem, kişinin zatını oluşturduğu gibi evrenini de oluşturuyor. Sınırsız gözlemden sınırsız evren çıkıyor ama gözlenen tek. Her an her yerde gözlenebildiği için sınırsız yansıma ortaya çıkıyor. Gözlemcinin kapsamı zerre kadar olmalı ki tüm kombinasyonları gözleyebilsin… Gözlemcinin zihninde sadece gözlemi bulunur. Gözlediği zerre, gözlemde hapis olmaz. Ya da hapis olduğu zannedilen kadarı kayda alınır. Dikkatten kaçmasın; “Gözlem” esas alındığında “Zerre”, hayal; “Zerre” esas alındığında “Gözlem” hayal olacaktır. Bu ikilemi aşmanın yolu; gözlemin kapsamını genişletmektir… Bu da bireyselliği açığa çıkarıyor. Kabiliyete göre! Birey, gözlem alanını sınırlandığında bireyselliği sınırlanmış oluyor.
Son tahlilde; bireyin zihninde sadece zerrenin gözleminin kaydı kalır! Hayaller ve yaşananların kaydı gözleme dair oluşur; gözlem, zatı oluşturur. Yaygın bilinenin tam tersine hiç bir şey, gözlemcinin dışında kalmaz! Gözlemcinin dışı, zaten gözlemci için tanımsızdır. Zerre için yapılan sınırsız ve zamansızlık-mekansızlık, gözlemci için önemlidir; gözlemin kapsamının daralmaması açısından.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.