- 605 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy17)
Islaklığı taşıyan bir kabın her yerinin kuru olması gibi. İçinde cennetten bir parça taşıyorsun fakat biri kapıyı aralıyor ve cehennemle karşılaşıyor. Telaşla yanık ellerinin kapattığı bir kapı. Kilitlenip uyarılar asılıyor, yasaklar konuluyor, mutlak tehlike o! Yani böyle bir hikaye, sıradan şeyler. Elimde olsa diyorum, elimde haddinden fazla bir imkan varken, elimde olsa diyorum. Bu korkaklık değil mi kadın. Sen herkesten daha iyi biliyorsun benim korkak olduğumu. Herkesten kastım hiç kimse.
Etrafımdakilere yalandan, tiyatrodan, küçük sevimli skeçlerden başka ne veriyorum. Adiliğin hangi safhasıymış? Gerçekliğin hak oluşuymuş, bir sürü bok bir sürü pislik. Kendime bile oynadığım oyunlara kanıyorum. İnsan kendi yalancısı olmak zorundadır. Bu zarureti kim kime şart koşuyorsa palavralar diyarında bahçeli bir villası olduğuna iddiaya girebilirim.
Neyse ki kumar beni oynamayı bıraktı.
Dışarıdan özel doktorlar nabız kontrolü için gelip gidiyor gibi, tansiyon manyakları dolup taşıyor, ruh doktorları yanıma konuşlandırılıyor. Paranoyak kimmiş? Ön yargılar birer paranoyadır. Ön yargısız biri mi? İnanmam! Bilgi girdisini iptal eden birisi olamaz. Tamam olabilir, her şey olur. Hele ki ben olamaz dediysem, şuan bana doğru koşarak geliyordur. Bende tuvalet molası verdim, ihtiyacı oluyor insanın. İçim çürümüş, dışımın da sağlam olduğunu vurgulamıyorum. En son ne zaman düzgün bir tuvalet yaptım. İnşa gibi değil de, inşa gibi yine de! İğrençliğe lüzum yok. Bu ben değilim nasılsa, ben olduğunu iddia eden her kimse ellerini kaldırsın! Salonumuz bugün nasılda dolu ve kimse ben olmak istemiyor. Yine bu ağır yükü boşlukta bırakacaktım. En son biri ben olmayı kabul ettiğinde birikmişlerin hepsi onda patlayıverdi.
Kim intiharı ruh çeperlerini çatlatarak yapmak ister ki. Ne deliceydi ama, sonra sakinleşmeyi öğrettiğini, aslında beni yüklenen kişinin bir anlığına da olsa güçlü olduğunu gördü salon. Gözyaşlarının süzülüşünü gördüm. İfadelerinin etrafa saçılarak, bin bir suratın binlerce surat üzerinde süzülüşünü, üzülüşünü gördüm. Kafiye her zaman etkileyicidir. Bütün mesele etkilenmek mi? Etki altında bırakmak, yönetmek, hükmetmek. Bencil yaratık. Aynı noktalar, kendilerinden, senin yüzünden nefret ediyorlardır. Bir şeye verebileceğin en büyük eziyet, kendinden nefret etmesini sağlamak. Üst üste binen kelimeler, aynı noktalar, aynı noktalara gelmemek için çaba gösterirken, yırtınıp bunun için tüm boyutsal zamanlarda çalışırken sen tutup onu yine aynı yere çekiyordun. İddia ediyorum kendine ait afili bir cehennemin var, yada ona benzer atölye , laboratuvar da olabilir.
Neyse ki kumar beni oynamayı bıraktı!
İddia edemiyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.