- 446 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Yazar Osman Kablan ile
Yazar Osman Kablan:”Okuma alışkanlığı olmayana kaliteli kitap olsa da okumaz. Onlar Oynayamam yerim dar mazeretinden başka bir şey değil.”
SORU-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Nerelerde okudunuz ve çalıştınız?
OSMAN KABLAN- Artova Behram köyünde doğdum. Çocukluğumda çalışmaya başladım. Tarım ve hayvancılıkta, seviyeme uygun işler yaptım. Bu işlere çalışırken onları öğrenmeye hevesliydim. Öğrendim. Reşberlikte tohum ekmekten, tırpan dişemeye her işi öğrendim. Bu bir başarıydı. Tarlada tırpan biçenler, dişemeyi (çekiçlemeyi) bilmediği için onu komşu tarladakine yaptırırdı. . Komşu tırpanı dişiyene kadar onun ekinini biçerdi.
Köyümde eğitmen vardı. Üçüncü sınıftan belge (diploma veriyordu. Eğitmende okuyan iki ağabeyimin yanında okul öncesi okuma- yazmayı öğrendim. İlkokulda çok başarılıydım. Öğretmenimim ailemi ikna etmesi sonunda orta okula kayıt oldum. Köyden uzaklaştım. Ulaşım ve iletişim imkânlarının olmadığı o yıllarda Tokat’ta G.O. P ortaokulunda okudum. Sonra Tokat Öğretmen okuluna yatılı sınavını kazandım. Artık Öğretmen olma heyecanı içimden hiç eksilmedi.
1968 yılında öğretmen oldum İlk görev yerime, Artova’nın Evlidere köyüne gittim. Orada iki yıl çalıştım. Askerlik eğitimini Çorumda yaptım. Er öğretmen olarak Sivas- Yıldızeli ilçesi Avcıpınar köyü öğretmenliğine başladım. Dört yıl görev yaptığım Avcıpınar köyü beni hayata daha iyi hazırlayan bir eğitim kurumu gibiydi. Onların benden öğrendikleri kadar bende onlardan çok şey öğrendim.
Tokat merkez Kızılöz, Beşören, Bağbaşı köylerinde çalıştım. 1981 de Tokat merkez yetiştirme Yurduna atandım. Orada Öğretmen ve idareci olarak çalıştım. 1994 yılında emekli oldum.
SORU-Yazı yazmaya ne zaman başladınız? Nasıl geliştirdiniz?
OSMAN KABLAN- Yalnız kaldığım ortaokul yıllarımda günlük yazmaya başladım. Yazmak için yeterli materyalimde yoktu. Defterden sayfa kopartmaya kıyamazdım. Günlüklerim için bir defter ayırmakta israf oluyordu. Parça kâğıtlara yazarak desteler halinde sakladım. Sonra elime geçen defterlere temize çektim sakladım. O yıllarda ciltli defterler yoktu. Varsa da onlara ben sahip olamıyordum. Yazdığım günlükler birikmişti. Arkadaşım Ethem Oğuz çizgisiz kâğıdın dörtte biri büyüklüğünde sayfaları olan kalınca, ciltli bir defter hediye etti. Bu benim için çok kıymetli bir hediyeydi. Yazmaya beni teşvik etti. Ona yazıyordum. Onu korumak benim için çok zordu. Yanımda taşısam kaybetmekten korkuyordum. Odama saklasam fare yer diye korkuyordum. Kaybetmedim. Fareye de yedirmedim. Yatılı öğrenci olunca kırtasiye sorunum çözüldü. Artık günlüklerime de bir defter ayırdım.
Öğretmen olduktan sonra ajandalarım oldu. Her yılın ajandasını günlüklerle doldurdum. İçindekileri bilgisayarda yazdığım çok sayıda ajandam mevcuttur.
Yazmak bende öyle bir tutku oldu ki: Yazdığım için mi yaşıyorum; yaşadığım için mi yazıyorum anlamadım. Yazmaya devam ettim.
Emekli olduktan sonra Yazmakla deşarj oldum. Üzüntülerimi yazdım rahatladım. Sevinçlerimi yazdım paylaştım. Okuyan arkadaşlarımın beğenileri beni daha çok yazmaya teşvik etti. Sosyal medyada, mahalli gazetede yazdım. Edebiyatçı ağabeylerim ve arkadaşlarım, kitap yapmam için yol gösterdiler. Yardımcı oldular. Kendilerine teşekkür ederim. Onların yardımlarıyla bu üç kitabımı çıkardım.
SORU-Yetmiş yaşında 3 kitap birden çıkarmanız nasıl bir duygu?
OSMAN KABLAN- Heyecan verici. İlk şiir kitabımı yaptım. Her işin acemiliği olur. Bürokrasiyi bilmediğim için piyasaya çıkaramadım. Aylarca sakladım. Onun çözümünden sonra bir roman ve Anılarımın birinci kitabını hazırladım.
Matbaaya verdim. Ne zaman çıkacağını sordum. Süreyi söylediler. Oradakilere:
- Şimdi ben baba olacak birinin doğumevi önünde beklediği kadar sabırsızlıkla bekliyorum.
Dedim güldüler. Onlar gülse de ben doğruyu söylemiştim.
Bu soruya duygularımı sayfalarca yazarak anlatırım. Anlatmayım. Duygunun acısı da vardır. Tatlısı da vardır. Sözün bitmesi uzun sürer.
SORU- Kitap çıkarmanıza aile ve arkadaşlarınız nasıl tepki gösterdi.
OSMAN KABLAN- Elbette ailem benimle aynı duyguları yaşadı. Arkadaşlarımın tepkisine gelince anlamak zordu. Arkadaşlarımdan biri kitap yazdığında ben onu merak ediyorum:
“Bu benim arkadaşım. Mutlaka kitabında benden söz etmiştir. “ düşüncesiyle hemen okuyorum. Bu söze dikkat etmelisin “Alıyorum “ demiyorum. “Okuyorum. “ diyorum. Okumak, o kitabı satın almakla olmaz. Yazan paradan daha çok okuyanın olmasını ister. Okuyan da yazanı beğenir veya beğenmez. Önemser, takdir eder. Emeğini görür. Bazı cümlelerini yazan arkadaşıyla paylaşır. Onu da mutlu eder. Evet kitabımı okuyan birinin ondan bana söz etmesi beni çok mutlu ediyor.
SORU-Çok kişi emekli emekli olunca yerel basında yazıyor. Âmâ çoğu da kitap okumayan bunu nasıl karşılıyorsunuz?
OSMAN KABLAN- Yerel basında yazanları zevkle okuyorum. Eline, emeğine sağlık diliyorum. Bunlar okuma alışkanlığı kazanmış emeklilerdir. Kitap okumayanları da suçlamıyorum. Buna hakkımda yok yetkimde yok. Onları okutanlar, okuma alışkanlığı vermediği için öğretmenlerini suçlarım. Keşke kitap okumayı sevdirselerdi.
SORU-Okumadan yazmak isteyen çok insan var. Sizce kitapları okuyan mı yok. Kalitesiz mi çoğu?
OSMAN KABLAN-Okuma alışkanlığı olmayana kaliteli kitap olsa da okumaz. Onlar Oynayamam yerim dar mazeretinden başka bir şey değil.
SORU- Yeni kitaplar çıkaracak mısınız?
OSMAN KABLAN- Evet. İki kitap üzerinde çalışıyorum. Önümüzdeki yıla hazır olacağına inanıyorum.
SORU- Keşke kitapları gençken çıkarsaydım ve daha çok okusaydım dediğiniz oluyor mu?
OSMAN KABLAN- Evet, onu diyorum. Belki daha çok okur bulurdum. Belki daha çoksatardım. Ama bu kadar zengin konuları bulamazdım. Yazamazdım. Kitaplarımın içine hayatımın elli yılını sıkıştırdım. Otuz yıl önce yazsaydım. Yirmi yılıyla kitaplarım dolacaktı. Daha çok okusaydım dememe gerek yok. Çünkü daha çok okudum.
SORU-Çok emekli öğretmen köyünü tanıtan kitaplar çıkarır siz de düşünüyor musunuz?
OSMAN KABLAN- Düşünüyorum. Benim köyümün tarihi çok eski. Selçuklular zamanına kadar uzanıyor. Yeterli ve gerçek bilgileri toplamaya çalışıyorum. En kısa zamanda köyümü yazacağım.
SORU-Yazar olmak isteyen gençlere ne önereceksiniz?
OSMAN KABLAN- Okumayı, çok okumayı, yani çok çok okumayı öneririm. Okumak için yazmak gerekmez. Ama yazmak için çok okumak gerekir derim. Yazar olmak isteyen ve istemeyen gençlerin hepsine önerim var:
Günlük yazmayı alışkanlık haline getirsinler.
Çok sağ olunuz çok güzel bir röportaj oldu. Okuyana yarasın.
YORUMLAR
Yazınızı tamâmını anlayarak okudum...
Yazdıklarınızda, yazarlık konusunda kendi hayâtımdan izler buldum.
Size ve yazdırana sağlık dilerim.
kadiryeter Kadir Yeter. 16.8.2018 Perşembe. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=176228
Turan Yalçın'a