- 978 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PİS ARAPLAR - KAHRAMAN ANZAKLAR 5. BÖLÜM
Eski bir Anzak 1969 da Çanakkale’ye gelir, burada gezerken bir şekilde Atatürk’ün 1934 yılında - başta Anzaklar olmak üzere - düşmanlarımız olan askerleri övücü bir konuşma yaptığını duyar ve o konuşma metnini yazarak ülkesine döner. Ülkesinin yetkilileri de heyecanlanır ve durumu Türk Tarih Kurumu başkanı Uluğ İğdemir’e bir mektupla sorarlar.
Uluğ İğdemir cevaben ’’ Şükrü Kaya’nın 10 Kasım 1953 de Dünya Gazetesinde yayınlanan bir röportajında o sözlerin geçtiğini bildirir.
İşin ilginci Şükrü Kaya 1934 de değil 1931 de gitmiştir Çanakkale’ye. O halde neden 1934 de gittiğini söylemiştir? Büyük ihtimalle o sırada tam 70 yaşında olan Şükrü Kaya tarihleri karıştırmıştır. Öte taraftan bu röportajda ’’ Atatürk bana bir metin verdi ve aynen okumamı istedi ’’ demiştir ama bahsi geçen metinde ’’ Conilerle Mehmetler arasında bir fark yoktur ’’ ibaresinin olduğunu söylememiştir.
Bir diğer husus 10 Kasım 1953 Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının Ankara Etnoğrafya Müzesinden Anıtkabire taşındığı tarihtir. Böyle bir günde Dünya gazetesi Şükrü Kaya ile Anzakları yüceltmek amacına yönelik böyle bir röportajı niçin yapsın ki? Kaldı ki 10 Kasım 1953 Tarihli Dünya Gazetesine baktığımız zaman ( 6 No lu Resim) Böyle bir röportaj değil ’’Sen Ölmezsin Atatürk’’ başlığı ile bir yazı ve Atatürk’ün naaşının Anıtkabire nakli ile ilgili olarak yapılacak törenlerden bahsedildiğini görmekteyiz.
Peki o zaman neden TTK Başkanı Uluğ İğdemir böyle bir açıklama yaptı Avustralyalılara?
Kesin bir şey söylemek mümkün değil ama yazdığı ’’Atatürk’ün Yaşamı ’’ adlı kitabın I. Cildinde ( Sa 23 ) açık açık olmasa da dolaylı olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Sabatayist olduğunu ima eden Uluğ iğdemir büyük ihtimalle ona bu yolla da bir gol atmaya çalışmış ama bizim milletin ’’ Nasıl ya? Atatürk gibi bir milliyetçi nasıl olur da Conilerle Mehmetçiği aynı kefeye koyar’’ Diyerek Atatürk’e cephe açacaklarını umarken tam tersi ’’ Atam ! Sen ne büyük bir insansın. Bu nasıl bir insan ve barış severliktir’’ Diye göz yaşları dökeceklerini hiç hesap etmemiş olabilir.
Evet, komplo teorisi gibi olsa da başka bir ihtimal düşünemiyorum.
Nitekim Uluğ İğdemir 1978 de Avusturyalıların kendisine gönderilen mektupta Avusturyalıların O metin altına 1931 Kamel Atatürk yazdıklarını, metinde de ’’ Coniler ile Mehmetler arasında bir fark yoktur ’’ ibaresini görmüş fakat sadece 1931 değil 1934 olduğunu ve Kamel değil Kemal yazılmasını istemiş, başka da bir şeye itiraz etmemiştir.
Bu gelişmelerden sonra kendileri nezdinde ’’Anzak Koyu ’’ olan Arıburnu’nun resmen ’’Anzak Koyu ’’ olması için çalışmlar başlatmış Avusturya hükumeti ve bu çalışmaların sonucunda en büyük Atatürkçü (!) Kenan Evren sayesinde 1985 yılında Türkiye’de de ( Çanakkalede )üzerinde ’’ Burada kanlarını döken kahramanlar...Conilerle Mehmetler arasında bir fark yoktur ’’ yazan kitabe dikilmiştir.
Yok yok itiraz etmeyin Kenan Evren’in en büyük Atatürkçü olduğuna. Onun döneminde artık beden eğitimi dersinde bile Atatürkçülük konularını nasıl işleyeceğimizi yıllık ve günlük ders planlarında belirtmek zorundaydık. Öyle ki neredeyse yemeğe başlarken, bir yudum su içmeden önce ’’ Bismillahirrahmanirrahim’’ Yerine ’’Esirgeyen bağışlayan Atatürk adıyla’’ diyecek kadar Atatürk ile dolduruldu(!) dünyamız.
Ve 2002 Yılı...
Artık Türkiye’de ’’ Bizim Referansımız İslamdır’’ Diyen bir siyasi parti iktidardadır. İşte bu partinin iktidarı bazılarının hiç içine sinmemiştir.
2005 Yılında Çanakkale’de bir düzenleme yapmaya koyulur mevcut iktidar. Bu çerçevede artık harabe haline gelen o meşhur anıt üzerindeki harfler kazınır. Aslında hükumetin amacı anıtı daha güzel bir hale getirmektir. Ancak bizim Atatürkçüler kazan kaldırır ’’ Üzerinde Atatürk’ün sözleri olan anıtı bu iktidar ortadan kaldırıyor’’ Diye. Oysa ortadan kaldırılan bir şey yoktur görüldüğü gibi. O anıt (!) yenilenmiş ve eskisinden daha güzel bir hale getirilmiştir.
Evet, 1985 den beri üzerinde ’’ Conilerle Mehmetler arasında hiç bir fark yoktur ’’ yazılı kitabe tüm milletimizin ziyaretine açıktır ve Çanakkale’de düşman mezarlıklarının olduğu topraklar Lozan Antlaşması mucibince zaten o düşmanların toprakları olduğu halde yine de aynı antlaşmaya adı Arıburnu olarak geçmiş olan o kara parçasının da 1985 den itibaren resmi olarak ’’Anzak Koyu’’ dur.
Mustafa Kemal’in ’’ Ben size Taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’’ dediği toprakların ’’Anzak Koyu ’’ olmasına da itirazları olmamıştır bizim Atatürkçülerimizin (!)
Pis Arabın (!) pis kokularına (!) asla tahammülleri olmayanlar kahraman (!) Anzaklarla her sene 25 Nisan’da birlikte ’’ Şafak Ayinleri’’ Bile yaparlarken 25 Nisan 1915 in hem Düşman’ın Gelibolu Yarımadasına - Türk kanı dökmek için- ilk çıkarmayı yaptıkları gün hem de Ermenilerin neredeyse tüm dünyaya kabul ettirdikleri Ermeni Soykırımı ’’ günü olduğunun farkında bile değildirler...Yok yok yanlış söyledim. Kesinlikle farkındadırlar.
-SON-
NOT: Uluğ İğdemir yukarıda 3 nolu resimde yer alan o sözlere kitabında yer vermiş olmakla beraber açıktan açığa Atatürk için ’’Kesin Sabatayisttir.’’ dememiş ancak hakkında böyle bir iddianın olduğundan bahsetmiştir.
YORUMLAR
Değerli hocam, anlaşılıyor ki, Atatürk'ün "Conilerle Mehmetler arasında bir fark yoktur" cümlesini sarf etmediğini ispatlamanızdan 'Çakma Atatürkçüler' hiç memnun olmamışlar...
En yakın tarih bunun göstergesi değil mi zaten...
Bir de sormazlar mı, biz nerede yanlış yapıyoruz, diye...
Sanki, bu idrak seviyesi ile bu soruya devlet+millet lehine bir cevap verebileceklermiş gibi...
Eee, ne de olsa 'Şafak Ayini' daha janjanlı onlar için...:))
Bari, 'Yurtta sulh cihanda sulh' şiarını idrak edebilseler...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Memnun olsalar da olmasalar da güneş balçıkla sıvanmıyor.
Şu izinleri bitip biraz kafalarını çalıştırmaya başlasalar ona da razıyım.
Selam ve sevgilerimle.