- 653 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Haziran yahut Su Hakkı
Eskiler, “Haziran’ın sıcağından korkmalı” demişler. Eskiler diyorum. Dedelerimizin babaları yahut onların da dedeleri belki de. Henüz ayağın toprağa erdiği vakitlerde, ormana baltanın değmediği, karıncanın börtü böceğin dağlardan derelerden kanallara arklara akıtılmadığı dönemlerde “Haziran’ın sıcağından korkmalı” dendi ise bir durup düşünmek gerektir.
Toprak, ağaç ve suyun bol bulunduğu yerde sıcaklık, tolore edilebilir bir şeydir.
Uzanırsın bir çınar ya da söğüt gölgesine. Yanı başında bir testi soğuk su ya da ayran.
İster bir öğle uykusu çek en tatlısından.
İster yaprakların hışırtısında hayal kur yarınlara dair.
İster kitap oku. İster uzanıp yüzükoyun toprağa börtü böceğin, karıncanın yaşam telaşına tanıklık et.
Rüya gibi… İnsanın anlatırken bile canı çekmiyor değil.
*
Zaman içinde şırıl şırıl Haziran’da, Temmuz’da, Ağustos’ta hatta yılın en sıcak ayı Eylül’de akan dereler kurudu. Dere yataklarına çer çöp doldu.
Kanallara giren sular, ovalara doğru yolculuğa çıktı. Yetti mi ovalara? Elbette yetmedi.
Tarlalara hayvan yemi için ekilen mısırlar başta olmak üzere su tüketiminde bir plan program yapılmadan ekilen ürünler suyu yuttu.
Kuyular…
İmdada yetişti. Yine eskiden beş on metreden çıkan su, yıldan yıla daha derinlere indi. Daha derinlere…
Daha derinlere.
Daha çok aramak, daha çok kazmak gerekti her seferinde.
*
Her yeri betonla, taşla döşemek iş değildi…
Susuzluğu artırıyordu.
Toprağı yok sayıyordu.
“SU, TİCARİ BİR MAL DEĞİLDİR” diyen Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü Ömer Şan’ın söylediklerine kulak verelim.
İtiraf etmeliyim ki uzun zamandır okuduğum en güzel ve en değerli cümleler bunlar benim için.
“DEKAP, tüm canlıların yaşam kaynağı olan suyun, enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak görülmesi ve ticarileştirilmesini reddediyor. Su ticari bir mal değil; tüm canlıların yaşamını sürdürebilmek için ulaşma hakkının olduğu doğal bir varlık, çevrebilimle ilgili sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Tüm canlıların sudan yararlanma hakkı eşittir. Hiçbir canlı, kendisinin su ihtiyacının diğerlerinden daha önemli ve suya ulaşma hakkının daha öncelikli olduğunu ileri süremez. Su, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Hiçbir şekilde yatağı değiştirilemez, bulunduğu alandan başka bir alana taşınamaz. Doğal yaşam-su ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama, düzenleme kabul edilemez. Suyun kullanımı; çevreyle ilgili, çevresel, kültürel ve sosyal yaşamdan uzaklaştırılarak ele alınamaz.”
Bunları neden mi söylüyor?
Durup hep beraber bunun üzerine düşünme vaktidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.