Şeytan işi
Gün çoktan ağarmış öğleye dönmüştü geceden bu yana kafasını kaldırmadan habire günah defterlerini inceleyen tanrı nihayet parmağını bir ismin üzerinde durdurmuş ismi tekrarlayıp duruyordu. Kararsız mıydı yoksa ismin sahibini mi hatırlamaya çalışması belirsizliğini korurken kapıda bekleyen azrailin de canı iyice sıkılmaya başlamıştı. Alt tarafı vereceği bir isim diye söylendi kendi kendine ama söylenmesi tanrının dikkatini çekti. Hayırdır neden bu kadar sabırsızsın diye sordu tanrı bu soruyu duymazlıktan gelen azrail elindeki kabarık listedeki isimleri belli sıraya koymaya devam etmeye çalışarak gelecek ismi beklemeye devam etti. Çaresi olmadığını biliyor tanrı onu ne kadar bekletirse beklemek zorunda olduğunu bilsede sonrası onu kaygılandırıyordu. Çünkü bir keresinde tanrı farkında olmadan onu tam yirmibir yıl bekletmiş ve bu süre zarfında yaptığı tüm planları alt üst olduğu gibi canlarını alacağı kişiler yirmibir yıl fazladan yaşamış bu da hiç hoşuna gitmemişti. Planları tekrar bozulacak diye korkuyordu. Planları bozulan azrailde oldu bittiye getirerek gitmiş hiç alakası olmayan bir çocuğun canını almıştı ama defterden sildirmeyi ihmal etmiş nasıl olsa ortaya çıkmaz diye düşünmüştü ama yanılmış farkında olmadan tanrıdan bir isim beklerken tanrının parmağına kaydı gözleri kimde duracak ne zaman duracak diye beklerken o ismi hatırladı tanrının parmağının altında duran isim günah defterinde yaşayan ama aslında bir yıl önce ölmüş olan ismin sahibi üstelikte şu anda cehennemde cayır cayır yanıyordu. Yere bakan gözlerini kaldırdığında tanrıyla göz göze geldi o bakışlardaki soruları çok iyi biliyordu aslında ama bilmezden gelmeye çalışarak isim tamam galiba diye sordu.
Değil dedi tanrı ve arkasından ekledi bir gariplik var dedi.
Nasıl bir gariplik
Geçen gün cehennemi kolaçan ederken bir çocuk dikkatimi çekmişti ciddiye almamıştım şimdi fark ettim o çocuk hala defterimde yaşaması gerekiyorken ve defterimde yalan söylemediğine göre nasıl oluyor da hem orda hem burda olabiliyor. Azrail hiç bozuntuya vermeden daha önceki aceleyle hazırladığınız listelerdedir adı yoksa orda olmazdı dedi ama bu cevap tanrıyı bırak tatmin etmeyi sinirlenmesine sebep oldu
ne demek sen bana bunak mı diyorsun yani diye bağırınca yer gök inledi bir çok yerde deprem ve fırtına oldu ama tek teselli can kaybının olmaması çünkü azrail şu anda listeyi bekliyordu ve onun dışında can alabilecek kimse de yoktu. Depremler ve fırtınalar peşpeşe devam ediyor tanrının gazabı dinmek bilmiyordu. Alt tarafı bir çocuk dedi azrail diğerlerinden ne farkı var ki ama demez olaydı çünkü daha önce olmayan bir şeyi istedi tanrı bu bağırış çağırış arasında kader defterini istediği anda artık kaçacak yeri olmadığını anlayan azrail suçu başkasının üzerine yıkmak için kafasında plan kurmaya başladı. Aslında suçlu belliydi ama şeytana uyduğunu anlatamazdı azrail. Şeytanın aklını çeldiğini hissettirmesi bile çok sevdiği işinin elinden alınması demek olurdu ki bu asla kabul edebileceği bir şey olmasa da boynunu bükmekten başka seçeneği yoktu. onun için ne yapıp edip bunu ya unutturmalı ya da tanrıya onun verdiği listede adının olduğunu kabul ettirmeliydi ikisi de zordu ama daha zoru bunun altında kalmaktı şansı olacak ki kader defteri yaklaşık on yıllık bir yolculuk mesafesinde yeni bulunmuş bir kağıt çeşidine aktarılıyordu. Elindeki listeyle bu yolculuğu göze alırsa listedekilere git gel yirmi yıl fazladan yaşam vermiş olacak ki erkenden alınmış bir canın hesabı verilemezken fazladan yirmi yıl ve beraberinde getireceği sorunlar da cabası. Ne yapmalı ne yapmamalı diye düşündü. Gözleri Tanrının parmağında ama beyni çok uzaklardaymış gibi boş boş bakıyordu. Şeytanın oyununa geldiği açığa çıkmamalıydı ama nasıl olacağını da bilmiyordu. Dünya da olup bitenler, depremler, fırtınalar devam ediyor imdat sesleri onlara kadar geliyordu ama Tanrı hiç oralı değildi. Sakinleşmiş gibi görünsede içindeki öfke seli dünyanın durulmasına izin vermiyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.