- 1009 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PARA PARA PARA VARLIĞI BİR DERT YOKLUĞU YARA 1. BÖLÜM
Bizim çocukluk ya da delikanlılık yıllarımızda önce Rüçhan Çamay, daha sonra Cici Kızlar adlı bir grup tarafından söylenen hoş bir şarkı vardı: ’’ Para para para, varlığı bir dert yokluğu yara’’
Paranın varlığı ne kadar derttir bilmem zira ömrüm boyu hiç bir zaman öyle çok param olmadı. Hayatımda gördüğüm en büyük para emekli olduğumda elime tutuşturulan 28 Milyar Tl idi ( Bugünkü 28.000 Tl ) o parayla da ancak bir araba alabildik. Yani paranın varlığının nasıl bir dert olduğunu hiç bilmem ama yokluğunun nasıl bir yara olduğunu çok iyi bilirim.
Paranın yokluğu dedim de, Osmanlı Devletinde de para yoktu ta 1840 yılına kadar. Yok yok yanlış söyledim. Kağıt para yoktu 1840 yılına kadar. Ayrıca onca savaş, onca badireye rağmen 1853 yılına kadar herhangi bir yabancı devlete borcu da yoktu Osmanlı Devleti’nin.
Şöyle o yıllara inip iyice - görmek için- baktığımızda göze çarpan şudur: Osmanlı Devletini ilk kağıt parayı basmaya da ilk kez yabancı bir ülkeden borç almaya da sevk eden sebep çağdaşlık(!) ve demokrasidir(!). Evet evet demokrasi ve çağdaşlık... Osmanlı Devleti daha demokratik olayım dedikçe paraya ihtiyaç duymuş, daha çağdaş olayım dedikçe yabancı ülkelerden borç almak zorunda kalmıştır.
Nasıl mı? Kısaca izah edeyim:
Osmanlı Devletinde ilk kağıt para 1840 Yılında Sultan Abdülmecit döneminde basıldı. Neden peki? Çünkü Osmanlı Devleti 1839 da ilk kez ve en büyük demokrasi hareketini yapmıştı. Tanzimat Fermanı ile artık hem daha demokratik hem de daha batılı bir devlet oluyordu. Gerçi II. Mahmut başlatmıştı hem demokrasi hareketlerini hem de devletin yüzünü batıya döndürmeyi ( Âyânlarla imzalanan Sened-i İttifak, ilk Demokrasi hareketi, [Osmanlı’nın Magna Cartası ] olarak kabul edilir. Ayrıca II. Mahmut - içinde kıyafet devrimi de olmak üzere- pek çok yenilikler yaptığı gibi aynı zamanda sarayda opera dinleyen bir padişahtır. ) ama Tanzimat fermanı ile ilk kez açık seçik ve net bir şekilde kanunların padişahtan da üstün olduğu belirtildiği gibi Sultan II. Mahmut’n hafifçe batıya döndürdüğü başı Abdülmecit döneminde tam olarak batıya dönmüştü.
Evet, devletin yüzü batıya dönmüştü ama bunun bir maliyeti vardı. İşte bu maliyetin karşılanması için paraya ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaç da devleti ilk kez kağıt para basmak seçeneği ile karşı karşıya bıraktı ve bakın ne oldu?
İlk kağıt paramız olan kaime ( Ki eskiler hep ’’ gayme’’ derdi.) elle yazılan bir para olarak piyasaya çıktı. Evet, bildiğin kağıt üzerine elle yazılan bir para...Bu paranın üzerine padişah Abdülmecit’in hep koynunda sakladığı mühür vuruluyor ve piyasaya öylece sürülüyor. İlk olarak 160.000 Osmanlı altını karşılığında en küçüğü 10, en büyüğü 500 kuruş olan ve tam adı ’’ Kaime-i Mutebere’’ Olan Osmanlı paraları basıldı. İşte bu ilk emisyon para yani Kaime-i Mutebere aslında hazine bonosu gibi bir şeydi.
İlk kağıt paranın basılmasına aslında ne derece para basmak denir onu da bilemiyorum ama hemen peşinden gelen emisyonlarda daha büyük, daha paraya benzeyen paralar basılmaya başlandı ( 1842 yılından itibaren ) ve bu arada piyasadaki Kaime-i Muteberenin ( ilk emisyon kaimeler) tedavüldeki ömrü sadece iki sene oldu. Çünkü gerek yerli kalpazanlar gerekse yabancı kalpazanlar tarafından çok kolaylıkla taklit edilebiliyordu.
Osmanlı Devleti daha çağdaş (!) daha demokratik (!) oldukça daha fazla paraya ihtiyaç duyuyordu ama padişahlar henüz daha gururdan taviz vermek de istemiyorlardı yani. Koskoca Devlet-i Aliye’nin - bir takım giderler için- dış ülkelerden borç alması oldukça ayıp, hatta şer’an kat’iyyen caiz değildi. Lakin gelin görün ki bir taraftan İngiltere, diğer taraftan Fransa ’’ Daha fazla ıslahat, daha fazla demokrasi ’’ Diye Osmanlı Devleti’in yakasına yapıştığı gibi 1841 deki Londra Antlaşmasıyla Boğazlar üzerinde elde ettiği imtiyazı kaybeden Rusya da ’’ Ulan Osmanlı, ben sene sorarım’’ Diyordu.
Rusya Osmanlı Devleti’ne sormaya kalktı. Ancak Rusya’nın emelleri kendisiyle çakışan İngiltere, Fransa hatta İtalya’nın Piyemonte’si hemen yardıma koştular ama tabii ki Osmanlı’ya ’’ Sen de elini taşın altına sok’’ dediler. Osmanlı Devletinde ise para nanay...İngiltere ve Fransa ’’ Biz sana borç veririz merak etme ’’ Deyince ilk kez yabancı devletlerden ( İngiltere ve Fransa ) Borç para aldık 1853 yılında. O tarihten itibaren de artık bir daha belimiz doğrulmadı.
1856 Yılına gelindiğinde Osmanlı Devletinde çağdaşlaşma ve batılılaşma yolunda çok daha önemli bir adım atıldı. O denli batılılaştık bu tarihte... Mesela 1856 daki Paris Antlaşmasında Osmanlı Devleti’nin bir Avrupa Devleti olduğu ve toprak bütünlüğünün Avrupalı devletlerin garantisi altında olduğu şeklinde bir madde vardı. Yani hep himaye eden Osmanlı Devleti 1856 dan sonra artık himaye edilen bir devlet durumuna düşmüştü.
İşte bir taraftan Paris Antlaşmasıya özellikle İngiltere’nin kucağına düşerken bir taraftan da Islahat Fermanı ile daha da demokratik olduk (!) [ Bizim halk o zaman da bidon kafalıydı. Güzelim Islahat Fermanından(!) anladıkları sadece şuydu: ’’Bundan böyle artık gavura gavur demeyecekmişiz.’’ ] bir diğer taraftan ise 1853 de ilk kez aldığımız borçları ödemek için para lazımdı.
Bilirsiniz, zamanımızda da bazı saflar bugün de ’’ Yahu madem para sıkıntısı var, devletin darphanesi ne güne duruyor. Bassın para, dağıtsın işçisine, köylüsüne, memuruna ’’ Derler ya aynen işte öyle o dönemde de bazı çok bilmişler ’’Devlet para bassın’’ Dedi. Ancak hükumet elbette para filan basmadı. Peki bu durum karşısında ne oldu dersiniz? Zamanın Osmanlı Bankası, Hükumetten izin almadan beş liralık banknotları bastı ve piyasaya sürdü. ( 1855 yılından itibaren yaklaşık bir yıl süren çalışmaların sonunda 1856 yılında İngiliz diplomat Layard başkanlığında her biri 20’şer sterlin değerinde 25 bin hisseden oluşmak üzere kuruluş sermayesi 500 bin sterlin olan merkezi Londra’da olacak The Ottoman Bank (Osmanlı Bankası) kurulmuştu.)
Devamı gelecek bölümde...
RESİMLER:
1- İlk Osmanlı kağıt parası olan Kaime-i Mutebere ( Soldaki )
2- Osmanlı Bankasının 1856 da Osmanlı Hükumetinin onayı olmaksızın bastırıp piyasaya sürdüğü para
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.