- 610 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ACI HAYAT HIKAYEMDEN
Bir Temmuz sabahı.
Nihayet,
o gün gelmişti.
Çocukluktan beri arkadaşım olan,
Gülşen’imin, düğünü olacaktı bu gün.
Hazırlıklar bitmiş,
çeyizinide yerleştirmiştik
o kutu gibi güzel evine.
Sabah dokuzda toplandı
bütün kuaföre gidecek,
ķız arkadaşları.
Ben akşamdan kaldım yanında.
Kına gecesinde sadıçıydım
nede olsa.
Onu hazırlarladıktan sonra,
kendimde giyinmek üzere
evimize koştum.
Sonra dayım bizi arabası ile bıraktı kuaföre.
Önce gelin sonra diğerleri.
Saat bulmuştu biri.
Karnımız actı.
Cihan, hazır yaptırdığı paketlerle girdi içeri.
Yanında yurt dışından gelen amcasının oğluyla
birlikte.
Benim üstümde kırmızı elbise beyaz kemer.
Kendim dikmiştim.
Küçük beyaz güller işlemiştim önüne.
Ne modaydı o zamanlar...
Sene;
1976.
Okul bitmişti.
Ilk olarak bir firmada hem
makina satışı, hem Biçki Dikiş Nakış kursunda;
öğretmenlik yapacaktım.
Bu yüzden çok mutluydum.
Gülşen de aynı firmada ama bir köyde çalışacaktı.
Onun içinde üzülüyorduk.
Çünkü biz hiç ayrılmamıştık.
Onbeş dakıkalık bir mesafeydi ..
Şehre en yakın yer.
O Otobüsle gidecekti
ben münübüsle çarşıya...
Nihayet gelin arabası geldi
Ve Cihan ile birlikte
bindirdik canımı.
Çok güzel olmuştu.!
Cihan;
-Dünyanın en güzel kızı,
benim eşim oluyor diye bağırıverdi birden.
Hepimiz öyle gülmüştük ki,
Mutluluğu paylaşmak böyle bir şeydi.
Salona geldiğimizde,
Misafirler doldurmuştu masaları.
Ve Dans başladı.
Ben dayımla dans edecektim.
Ama Cihanın amcasının oğlu,
izin istedi.
Korkmuştum.
Bizim adetlerimizde böyle
bir kural yoktu.
Sonra Gülşen’in babası geldi.
Dayımdan kendisi izin istedi.
Şaşırmıştım.
Sımsıkı yapıştım dayımın koluna.
-Hadi,
dedi.
Hiç yapmadığım bir şeye
hayır bile diyememiştim.
Piste doğru ben önde o arkamda yürüdük.
Ilk defa belime bilmediğim
bir el sarılıyordu.
Ben kıpkırmızı olmuşum.
-Utanma !
diye gülerek baktı yüzüme.
Kızardın..
Sonra ,gözgöze geldik bir an.
Yüreğim titremişti.
Bu daha önce hiç hissetmediğim bir duygu.
Şaşkınlıkla karışık ellerim ter içinde kalmış.
-Oturalım,
dedim.
Düğün bitti ama o hiç ayrılmadı yanımdan.
Gülşen’im mutluydu.
Fotograflar çekildi ve
gönderdik evlileri evlerine.
Ayşe teyze ağlıyordu.
Biricik kızı ayrılmıştı evinden.
Annem,
yalnız birakmayalım dedi.
Yilların hem dostluğu hem
komşuluğu vardı.
Biz mutfakta çay ve bir şeyler hazırladık.
Düğün için yapılan yemeklerden.
Mutfak kapısı sıkışınca biri itti arkasından.
Ve yine karşılaştık.
Tepsiyi elimden alırken,
amcası
- Aferin Murat dedi.
Adını duymuştum.
Bir hafta sonra beni istemeye geleceklerini söyledi annem.
Kim dedim...
Gülşen’in Amcası babana söylemiş deyince,
inanamadım.
O günde yüreğim titremişti.
Sonra iki kez daha geldiler.
Ve söz nişan tarihi kararlaştırıldı.
Ben çay telaşındayken yanıma geldi.
-Halâ kaçacakmısın benden eşim olacaksın deyince,
dondum kaldım.
-Korkma dedi Korkma !
Her şey güzel olacak.
Ama öyle olmadı?
Yurtdışındaki tüm işlerini
bitirip buradaki şirketlerinde çalışacaktı.
Gitti ve bir daha dönmedi.
Feci bir trafik kazası
ilk acıyı salmıştı yüreğime.
Ve her yaşayacağım acıyı
haber verircesine,
benim hep ýüreğim titrer.
O’ ilk an’dan beri...
...
Nigâr Güler.
(Acı hayat hikayem’den)
Bu kitabı yayınlamadım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.