- 1133 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÜŞÜYORUM
Soğuktan örselenmiş elleriyle tuttuğu çay bardağını sıktı avuçlarında farkında olmadan. Biraz olsun içinin titremesi geçsin diye. Yazdan kalma güneşe sonbahar rüzgarları eşlik ediyor, ara sıra yüzüne ılık damlalar dokunuyordu. Bir yudum daha aldı çayından biraz daha ısınabilmek için. Rüzgardan dağılan saçlarını kıpırtısız parmaklarıyla düzeltmeye çalışıyordu. Gözlerini karşısında oturan, bir zamanlar uğruna herşeyinden vazgeçmiş olduğu ve hala deliler gibi sevdiği delikanlıya dikmişti. Son zamanlardaki yüzeysel ve ilgisiz tavırları ve son yaşattıkları artık tahammül sınırını çoktan aşmıştı. Bu kez aşkın onurunu kurtarmak adına gitmeliydi. Hem de sessiz sedasız. Tek bir laf etmeden.
Aklından geçenleri okumak ister gibi dikmişti gözlerini delikanlı. Birden genç kadının ellerinin titrediğini farketti.
- Üşüyor musun, diye sordu. İlgili görünmeye çalışarak, sevdiği kadının saçlarını kulaklarının arkasına koyarken.
Son zamanlarda nasıl da solmuştu güzelliği. Saçları soluklaşmış, ten rengi sararmıştı. Epey kilo da kaybetmişti, gözlerindeki canlılık yoktu artık.
- Evet üşüyorum. Soğuktandır, dedi. Hava ayaz ya!
’Hava ayaz mı? Ayaz. Yok, hayır ondan değil. Bir zamanlar içimi kor gibi yakan sevdan yok ya ondandır üşümem’ diye geçirdi içinden.
- İnce giyinmişsin, dikkat etmiyorsun kendine. Son zamanlar epeyce kilo da kaybettin.
- Güneşe aldandım, dedi ve sessizce devam etti ’bir zamanlar sana da aldandığım gibi’
Gözlerinde damlalar çiğ olmuş canını acıtıyordu. Dökülseler belki bu kadar acımayacaktı canı. Ağlamak güçsüzlüktü ya hani öyle söylemişti sevdiği, ağlamayacaktı.
- Biliyor musun daha çok yüreğim üşüyor. Bir gece düşüyor gündüzüme yolumu bulamıyorum.
Oturduğunda beri ard arda sigara yakan ve söyleyeceklerini bu dumanda boğmaya çalışan genç, karşısında oturan ve onun için bir zamanlar dünyayı karşısına almayı göze aldığı kadına bakarak vazgeçti söylemek istediklerinden. Genç kadının ne söylediğine bir anlam veremedi. Son bir sigara daha yaktı, aşkının bir sigara içimlik ömrünün kaldığından habersizce.
- Sigaran bitsin kalkalım, dedi genç kadın.
Yarım kalmış sigarayı parmaklarının arasında ezip kül tablasına bastı genç.
- Hadi kalkalım, dedi.
Bir aşkı çirkinleştirmekten başka ne işe yarar ki bittiğine dair kurulan tüm cümleler. Kalpte başlayan bir aşkı sözle bitirmek değil midir en büyük katliam? Gözlerde saklıdır aşkın asaleti. Kalpte biten bir aşkı en iyi gözler anlatır.
Sevgilisinin bu garip suskunluğuna ve gözlerindeki hüznüne anlam veremeyen genç radyonun sesini kısarak suskunluğu bozdu:
- Nerede bırakayım seni?
- Sensizlikte, dedi genç kadın sessizce. Kafasını sağ tarafa çevirmiş anlamsızca gözlerinin önünden geçen binaları ve dükkanları seyrederken. Sonra toparlanıp, "Aşkına durduğum ilk durakta" dedi.
Gülümsedi delikanlı, seviyordu sevdiği kadının şiir gibi kanuşmasını. Ona şiir okuduğu geceler geldi aklına. "Susma" dedi, "Hep konuş. Şiir gibi konuşuyorsun." Sessizliğini bir ömür dinleyeceğini bilmeden.
Durağa vardığında sağa çekip gözlerine baktı, soluk gözlerine. İçini inceden bir sızı sardı. Bir uçuruma bakar gibi bakıyordu sevdiği.
Ellerini tuttu bir an, üşüyordu hala. Buz gibiydi elleri.
- Hala üşüyorsun, dedi.
- Geçer birazdan, ellerimi cebime koyarım, dedi genç kadın.
- Tamam o halde dikkat et kendine.
Merak etme beni, üç beş bahara iyi olurum sensizliğin sokaklarında, dediğini duymadı genç. Aşkına durduğu ilk sokakta saatlerce dolaşmadan; sevdiği gencin dudağının kenarına soluk, soğuk bir öpücük kondurmadan...