9
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2076
Okunma

Tammuz figürü Sümerlerde yetkili bi tanrı abilerimizden biriydi, bir gün kasığını domuzun biri ısırınca diğer tanrılarla ortak bir fikirle domuz yasaklandı sümerlerde, sonra günümüz dinlerine kadar yürüdü bu efsane,domuzların yenmesinin yasaklanması eğer domuz isen müthiş bir şey olmalı evrimsel olarak hayatta kalma şansın artar, ama biz domuz değiliz,bu sadece sümerleden dinlere yansıyan tek bir ritüel değil bittabi,örtünmede sümerlerde rahibe kadınların rahibe olmalarını belirlemek için bir sembol olarak kullanılırken asurlara dul kadınlarda dahil edilerek,günümüze dindarlık tandansında devam eden bir kült,
Fikrimce felsefe ve matematik hatta fiziğin yuvası olarak milattan önce 1000 yıllarından başlayan antik yunan ( iyonya atina,grek)da ki müthiş çağdaşlığın kökeninde de bu mitler yatmakta idi, demokritosu buna dahil edemiyorum,çünkü tarihte demokritos ve bir kaç çağdaşını sayalım bunların dışında mit ve dinlere dayalı olmayan neredeyse bir düşünce şekli yoktu, ki ben demokitosun çağdaşı sokrat ve hatta platondan daha ileri görüşlü ve bilimsel biri olduğunu düşünüyorum, neyse konumuza geri dönelim,
Sümerler sadece hayatın pratik bölümüne müdahale etmemişler işin felsefi yanına da dokunmaktan günümüz mitlerin oluşmasına kaynak olmaktadan da geri durmamışlardır,
Nuh tufanının aynısının m.ö 4000 yıllarında utnapiştimin başına gelmesi,
nammu tanrısının ilk insanı killi çamurdan yaratıp şekil verip diğer tanrılara modeli sunması
Enki/bilgelik tanrısının korunmuş bölgede yasaklı bitkiyi tadıp kovulması,
Tanrıların 6 gün çalışıp 7. gün dinlenmesi ( tevratta şabat olarak geçmiştir)
Bakire doğum yapan tanrılar v.s
Burada aslında dikkat çeken bir nokta var bakire doğum aslında dinlerde her zaman cinselliğin kötü bir şey olduğunu da vurguluyor, yani tanrılar peygamberler cinsellik ürünü bir şeyden olmamalı çünkü burada da gizli bir kadını aşağılama var
Kadın erkeğin kaburga kemiğinden yapılmıştır bu sümerlerden başlayan efsane oradan lilith kadın figürü olarak talmuda oradan da günümüze kadar gelmiştir,patriyarka o zamanlardan başlayıp kadını günümüze kadar tutsak ve kontol altında tutmaya devam etmektedir,
Erk dinler aslında sümerlerde bu kadar kadını sıfırlamamıştı bunu nereden anlıyoruz cennetten kovulan enki tanrısının kovulmasını bir üst tanrıça karar veriyor,yani mitolojik bir üstünlük erkeğin tekelinde değil ama bu zamanla tek tanrılı dinlerde tevrattan başlayarak değişiyor romanın hristiyanlaşmasına oradan da islama kadar devam ediyor hem de üstüne katarak, kadın artık eşitlenebilen bir şey değil erkeğin hükmünde olan bir metaya dönüşüyor yeri gelince övülerek yeri gelince parlatılarak yeri gelince haddi bildirilerek,
Özellikle baskın tek tanrılı dinlerde tevratta kadın yok hükmünde iken islam’da ise erkeğin hemen altında konumlandırılıyor, örneğin iki kadının şahitliğinin bir erkeğinkine denk gelmesine, miras paylaşmından tutun bizzat kuranın erkek kadından 1 derece üstündür demesine
hatta en ilginci ise kadının meta olduğunu vurgulayan şu ayetler tartışmaya mahal vermeden konuyu kapatmaktadır ;
ali imran 14
İnsanlara: Kadınlar, oğullar, yüklerle altun ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden şehevat sevgisi bezendi; fakat bunlar Dünya hayatın geçici metâ’ı, halbuki Allah, akıbet güzelliği onun yanındadır
Burada seslenilen insanlar görüldüğü gibi erkekler
antik çağlarda en ilerici dediğimiz toplumlarda bile buna antik yunan döneminin en popüler zamanı stoacı ploton atomcular v.s her okulları dahil ederek söylüyorum ki kadına yaklaşım tarla metaforu ile açıklanmaya çalışılmış ve güven duyulmayan erkin muhtaç olduğu bir varlık olarak bakılmış,
dinler erkeklerin dünyası olmaya devam ediyor
gerek tek tanrılı gerek çok tanrılı gerek tanrrısız dinlerde, sistem patriyarkasını kadının üstüne kurmaya hala devam ediyor...