SON TRENİN SON YOLCUSU(Son)
Ben paraya para demedim diyor, Çelebi.
Ne paralar kazandığını, kendisi de bilmiyor.
Bir memur; bin lira aylık alırken, ben her gün bin lira kazandım diye iç geçiriyor.
İç geçirse ne olacak, bu günlere yararı yok ki…
“Her gün böyle olacak zannettim” diye, pişmanlığını belirtiyor Çelebi.
Son tren, çok olmuş gideli.
**
Babası dindar bir adamdır Çelebi’nin.
Köyünde, herkes takılır, Çelebi’nin babasına.
“Molla Dayı, oğlun şarkıcı oldu. Hadi sende git, arkasında dümbelek çal.”
Yaşlı adamın, bu ve buna benzer sözler hoşuna gitmez.Çok kızar,için için öfkelenir.Elimden bir şey gelmez.
Oğlunu görmek için İstanbul’a gider.
Oğluna:
“Bu işi bırak. Sen çıkıp şarkı söylüyorsun. Başkaları seni dinleyip efkârlanıyor, içki içiyorlar. Günaha giriyorsun. Beni de günahkâr ediyorsun…”
Çelebi, ”Hık/mık” ne dese kâr etmiyor.
Babası:
“Memet şarkıcılığı bırakmazsan “Hakkımı helal etmem” deyince ipler kopuyor.
Çelebi Mehmet, şöhretin zirvesinde,1984 yılında şarkıcılığı bırakıyor.
İstanbul’da içinde bulunduğu, “Renkli dünyadan” ayrılmasına kimse bir anlam veremiyor.
Arkasından, ağlayan arkadaşlarına aldırmadan dönüyor köyüne.
Edremit’te market açıyor, iflas ediyor.
Köyde çiftçilik yapıyor.
Hayvancılık yapıyor.
Babası ölüp gidiyor.
Köy camisinde ezanlar okuyor. Caminin, mikrofonlarını patlatırcasına. Patlatıyor da.
Bunca zaman içinde, her haziranda Yenice’de yapılan, ”Kazdağı Doğa Şenliklerini” bile duymuyor Çelebi. Çelebi ilgisiz her şeye, hiçbir şey görmüyor, duymuyor. Çelebi’yi de kimseler görüp fark etmiyor.
Müzik hep içinde, kemiriyor ruhunu.
Ne zamanki, plak yaptığı firmalardan birisi, Çelebi Mehmet’in okuduğu şarkılardan bir ”nostalji” albümü yapıyor.
Çelebi, çıkıyor aydınlığa.
25 yıllık karanlık dünyasından, çıkarıyor başını aydınlığa.
Çelebi, her hafta Yenice’ye gelmeye başlıyor.
Radyo radyo dolaşıyor. Söyleşilere katılıyor. Aldığı katılım ve sattığı cd paraları ile idare etmeye çalışıyor.
Okuduğu kırk şarkının, sadece beş tanesi elinde var.
İstanbul’u terk edince, plakalarından bir iki kopya alıp saklamamış.
İnternette, plakları açık artırma ile satılıyor.
On beş şarkısının, plaklarını bulmak için İstanbul’a gidecek.
Hala müzik tutkusu içinde, depreşip duruyor.
Sesi de yerinde duruyor.
**
Sosyal güvencesi yok.
Ayağında,”diyabete” bağlı bir yara ile uğraşıyor.
Gözlerine sorunlar başlamış.
Ödenmiş primleri var.
“Kültür Bakanlığı” bizlere bir hak tanıyacak, “emekli olacağız.” Diye umut ediyor.
**
Elindeki kasette çalan şarkılarının isimleri:
”Gurbette Çektiğimi Bir Mevla’m Bilir (uzun hava)-Derbeder-Kederli Günlerim-Son Tren-Yemin (Lanet Olsun)-Acı Bana kıyma- Bana-Dil Yarası-Anladım Kader Böyle(Gazelli)-Dert Yükünün Kervanı)-Çapkın Hovarda)”
Çelebi Mehmet, elinde olmayan bir plağında okuduğu bir şarkısının, sözlerini bana okudu.
Ben de kendisine,“Yağmur Duası” adındaki şarkının internette, Söz ve Müzik: Selahattin Cesur olarak kayıtlı gösterildiğini söyledim.
Çelebi, şarkının sözlerini görünce bazı değişiklikler yapılarak şarkısının çalınmış olduğunu söyledi.
Şarkının, nakarat bölümü şöyle.
“Nasıl yanmam, nasıl ağlamam.
Hergün içip nasıl kahrolmam.
Yağmur duası mı ettin
Giderken gözlerime
Yoksa gözlerimde yaşın ne işi vardı.”
Bu şarkıyı birçok sanatçı okudu, 80’li yıllarda.
Mehmet Çelebi, bu şarkı benim diyor.
Başkasının üzerine kayıtlı.
Müzik dünyası böyle. Hep para, ekmek, baklava çalınacak değil ya.
Şarkılarda çok para ediyor. Tabi ki çalınıyor.
**
Çelebi’ye okuduğu şarkıların başlığı ile cevap verelim.
Bu şarkılardan bir öykü oluşturulduğunda, Çelebi Mehmet’in hayatı çıkıyor.
“Anladım kader böyleymiş. Acı bana, kıyma bana desen de kimse duymaz. Gençliğinde çapkın hovarda ve de derbeder yaşarsan, Kederli günlere hazır olacaksın. Yeminler kâr etmez. Her şey nafile.
Dert yükünün kervanını sırtında taşırsın.
Anladın kader böyleymiş, demek fayda getirmez.
Lanet olsun, demekte hiç çare değil.
Yine de; Neler çektiğini bir sen, bir de Mevla’m bilir.
Şimdi insanlar durmadan konuşur. Dil yarası seni incitir. Lime lime eder.
Son bir arkadaşın var, Çelebi.
Odabaşı’dan merhabanı kesme.
Geç bulduğun, son arkadaşın, ODABAŞI senin.
**
Son Tren, çok oldu istasyondan ayrılalı.
Geçmişten gelecek, bir şey beklemek faydasız.
Gözlerine, yağmur duası yapmışlar. Yağmurlarda bitmiş. Gözyaşı pınarların da kurumuş.
Bekle istersen;
“Son Tren” gelmeyecek.
Son tren, çok oldu gideli.
Çok oldu.
Mehmet Çelebi, 1917 Şubat ayında, bu dünya trenini de terk eyledi. Bize sadece şarkıları kaldı.
Şuayipodabasi…
Şubat 2017/Kepez/Çanakkale
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.