- 543 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AĞRI’LI APE KERİM-2
Bir taraftan mangalın ateşini ayarlayan Ozan, aklına geldikçe Ape Kerim’i anlatıyor; “Çok cömert, çok iyi, çok sempatik bir insan.. Ayrıca düz, hem de dümdüz bir insan diline geldiği gibi konuşan bir insan...”
Kerim Ağa, seçim çalışmasına çıkmış... Yanında da bir grup insan var.. Bir akşam üstü, bir evin kapısını çalıyor, 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu çıkıyor.
– Buyur emice,
– Kızım anne, baba yoktir ?
– Yoktir emce
– Belediyede kime oy verecekler?
– Kerim emiceye...
Kerim Ağa hedefini onikiden tutturmuş insanlar gibi kabarır.
– İyi iyi kızım.. Bak ben Kerim emice. Selam söyle başkasına vermesinler sakın... Keyifle yürümeye başlar.. Kızda yolculamak üzere sokak kapısına kadar gelir. Orada duran su borusunu gösterir;
– Emice, anem sorir, su borusu nolacak?
– Mını yerim senin kızım.. Aneye söyle dibine kadar gitcek.. Deyince bir-iki kişi güler.
– Eşşoğli.. Bu boriyu evinin içine gadar daşıycam.. Köpoğli onu digirem.. Sen ne anlırsan... tübe, tübe.. Haydi kızım selam söyle.
Mangalda pişen etleri zaman zaman servis eden Ozan uzun uzun Ape Kerim’in yaşadıklarını, yaşattıklarını anlatıp durdu. Doymuştum artık..
Günlerden bir gün çarşıda dolaşırken karşıdan Kerim Ağa çıkıverdi. Yine renkli giysisi vardı üstünde selamlaştık, tokalaştık, epey sohbet ettik..
– Ağa, asker hastanesine de beklerim.. Bi çayımı iç..
– Uğrarım tohturum... Deyip ayrıldık..
Ağrı seçim havasına girmişti. Adaylar en şık elbiselerini giymişler, en kibar ve en güler yüzlü halleriyle dolaşmaya, insanlarla tokalaşmaya başlamışlardı.
Leylekpınar Lojmanlarının arkasındaki boş alan, adayların konuşmaya yaptığı miting alanıydı. Biraz gürültü oluyor, sonra hitap eden bir insan, bakıyorum ANAP adayı.. Yine birgün gürültüyle uyanıyorum, bakıyorum HADEP adayı alanda 300-400 kişi ya var, ya yok...
Bir pazar günü coşkulu bir gürültüyle uyandım. Arkada alkışlar, ıslıklar ... Ne oluyor diye balkona fırladım. Baktım CHP bayrakları... Bayraklar sallanıyor, davullar zurnalar çalıyor. Birden alkışlar, ıslıklar 3-5 katlandı. Davullar zurnalar coştu. Bu coşkuyla ve heybetle Kerim Ağa kürsüye çıktı. Fotrüyle sağa sola selam vermeye başladı. Coşku arttıkça arttı. Selam faslı bittikten sonra Kerim Ağa mikrofona yöneldi. Kalabalık adeta çıldırdı. Anormal bir alkış tufanı.. ve tempo; “ Ape Kerim, Ape Kerim..” Kalabalığın bu teveccühüne tekrar fötr selamı ile karşılık verdi. Yine mikrofona yönelince aynı manzara.. 15 dakika geçmesine rağmen konuşmaya başlayamamıştı.
– Hüsün oğlim bi konuşam.
Yine alkış tufanı...
Öbür adayları dinleyememiştim. Çayımı sehpama alıp balkona kuruldum. Zar zorda olsa Kerim Ağa konuştu. Sonuna kadar dinledim.. 3-4 bin kişi vardı alanda.. Bu sayı, sayıda ki coşku Kerim Ağa’yı bir numaraya taşımıştı. Nüktedan konuşmalar, doğal espriler, Ağa’nın sempatik yapısı işinde iyi olduğunu göstermişti.. O alana bakınca; “ savulun Kerim Ağa geliyor.” Esprisini yapmıştı.
Seçim günü oy kullanmak için okula gittim. Şık giyimli, takım elbiseli, CPH rozetli gençler ortada cirit atıyordu. Birini getiriyor, öbürünü götürüyor, her insanla ayrı ayrı ilgileniyorlardı. Gençlerle selamlaşıp içeri girdim, Kerim YILDIZ farkı dedim. Ama oy atma sırasındayken baktım bu gençler, herkese, HADEP’ e mühür bastırıyorlardı. Daha yakın takibe aldım yaşlı insanlar Arı’ da dese, Demirkırat’ da dese hep Binbineğe bastırıyorlardı.. Çok üzüldüm; Kerim Ağan’nın altıoklu gençleri binbinek için çalışıyorlardı..
Demokratik ülkede, demokratik seçim olmuştu. Seçimi HADEP kazandı.. Kerim ağa yine o akşamı, kendisine ayrılan hastane koğuşunda geçirdi..
İster istemez Bölükbaşı’yı hatırladım; “ Başak çok, dene yok.” Ağa için aynısı olmuştu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.