BİZE JAPONLAR NE ÖĞRETEBİLİR Kİ?
Bir zamanlar internette, bir mail dolaşıyordu. Erkan ALTINSOY isimli bir arkadaş eklemiş bu maili.
Büyük bir deprem atlatan, tsunami ile yerle bir olan Japonya’da insanların davranışları nasılmış ve vazgeçmedikleri ahlaki davranışlarını birlikte okuyalım.
“Japonya’dan öğrenilmesi gereken 10 şey” şöyleymiş.
Madde 1:Ağırbaşlılık.
Bir felakette, hiçbir dövünme ya da aşırı hareketlerle ıstırap ifade etme görüntüsü yokmuş. Üzüntünün kendisi yüceltilmiş.
*
Bizden öğrenmişler bu davranışı, kesin.
Bizlerde hiç ses etmeyiz. Derelerin içlerine evler yaparız, kontrolsüz ve denetimsiz. Gecekonduların yapımına izin veririz. Sonrada ”zabıtayla polisle kapışırız” Bazen de “Nerde bu devlet, nerde bu millet?” diye bağırırız. Yırtınırız. Göğsümüzü döveriz. Severiz biz ciyak ciyak bağırmayı.
Madde 2:Onur
Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplinli hareket ederlermiş. Hiçbir kaba söz ya da sert el kol hareketi yokmuş. Sakinlikleri takdire ve övgüye değermiş.
*
Bakın! Bunu da bizden öğrenmişler.
Bizim sıralara(kuyruklara) tahammülümüz yoktur. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” deyip ön sıraya geçeriz. Ya da ön sıraya geçmek için torpil buluruz. Bizler yiyecekleri yağmalamayı severiz. Bu işin yarını da var. Tek ekmek yetmez, çuvalla götürürüz. Başkalarına ekmek su kalmamış. Bana ne! Onlarda uyanık olsunlar. Elimdeki ekmek çuvalını makarnayı alacak olan, alır payını. Sakince basınca küfrü, elimi kaldırınca durdururum ortalığı. Kimse bana hareket çekemez. Bana hareket çeken, hareketin Allahını görür. Yamulturum.
Madde 3. Yetenek
Örneğin, inanılmaz mimarlar. Binaları sallandı ama yıkılmadı.
*
Yetenek! Vay vay! Bizden yetenekli kim var?
Japonlar mı? Geç Geç. Biz betonsuz, çamursuz bağlantısız evler yaparız. Yıkılır mı? Yıkılmaz. Niye yıkılmaz? Evin içindeki buzdolabı, gardolap sağlamdır. Tavan askıda kalır. Allahın takdiri. Bizde evler yıkılmaz. Yerle bir olur sadece.
Japonlar da çok deprem olur, niye? Adamlar Müslüman değil. Hıristiyan da değil. Sallanırlar. Evleri yıkılmazmış. Tosun Hami gelir yıkar. Yetenekliymiş Japonlar. Hadi tosun Hamiyi durdurun da görelim.
Biz daha yetenekliyiz
“Yeteneksizsiniz” programında ispatladık biz kendimizi. Biz deprem olurken pencereden atlama konusunda, Dünya şampiyonuyuz. Övünmek gibi olmasın. Hiç imse, benden/bizden hızlı sıra altına giremez.
Madde 4. Erdem (Bencil olmama)
Japonlar sadece o anda ihtiyaçları olan şeyleri satın alırlarmış., herkes bir şeyler alabilsin diye.
*
Hadi be!
Bizim gibisi bulunmaz.
İstanbul’u sel bastı. Derelerden topladığımız malzemeleri toplayıp, sahiplerine teslim etmedik mi?
Deprem sonucu gönderilen yardımları eşit dağıtmadık mı?
Biz hemen azalan malları el altından mı sattık?
Hemen malları karaborsaya mı düşürdük?
Pahalı bir şey mi sattık?
Biz fazla mal satın aldıysak komşularımıza vermek için almışızdır.
Bizim erdemimize kimse erişemez.
Benim soyadımda “erdem.”
Bencilik, bizim lügatimizde yoktur.
Madde 5. Düzen
Hiçbir dükkân yağmalama yokmuş. Yollarda korna çalmak, sollamak yokmuş. Sadece anlayışlı tavırlar varmış.
*
Nerde korna çaldık, kimi yanlış solladık? Yapmayın ya! Bizim anlayışımızı kim yargılayabilir?
Kimin dükkânını yağmaladık? Bir saniye elektrik kesintisinde yağmalanan yer ”San Fransisko’dur” İstanbul’u karıştırmayın bu işe.
Madde 6. Fedakârlık
Elli Japon çalışan, deniz suyu pompalamak için nükleer reaktörlerin içinde kaldı. Bunların yaptıklarının karşılığı nasıl ödenebilir?
*
Bizde fedakârız. Kaza geçiren birisini hobbili hopbili saniyede yerden kaldırıp arabaya sokarız. Adam omurilik zedelenmesinden ölürse, takdiri ilahi.
Beni bakireler plajına bekçi yapsınlar, para pul istemem.
Bize pişmiş tavuk verdiniz de, yiyip fedakârlık yapmadık mı?
Madde 7. Duyarlılık
Lokantalar fiyatlarında indirim yaptı. Korunmayan bir bankamatiğe hiç kimse saldırmadı. Güçlüler zayıflara baktı.
*
Bizde fedakârız. Ramazan gelince sebze meyve ve et ürünlerine zam yaparız. Bir yere gelen yabancılar varsa, katlanır fiyatlarımız. Turistlere gösterdiğimiz duyarlılık, okyanus ötesinde bile anlatılır.
Biz bankamatikte emeklilere yardım ederiz. Bekleşiriz bankamatiklerin önlerinde. Evlere sağlık hizmeti götürürüz. Anestezi de uzmanız. Tansiyon ölçüp bedava ilaç bile dağıtırız.
Biz hepimiz güçlüyüz. Ezmek için zayıf bulunmaz bizde.
Ha birde, bankamatikleri iş makinesiyle taşırız.
Madde 8. Eğitim
Yaşlılar ve çocuklar dâhil herkes ne yapacağını tam olarak biliyordu. Aynen de yaptılar.
*
Bizde de herkes işini bilir.
Bizde “gemisini yüzdürene kaptan derler.” Biz biliriz ki; “Lafla peynir gemisi yürümez.” Ancak; “Lafla peynir gemisi yürütmekte üstümüze yoktur.”
Yaşlı yaşlılığını, çocuk çocukluğunu bilsin.
Bizim eğitimimiz iyidir.
Çöpü yere atarız, kutuya değil. Çöpçünün toplayacağını biliriz.
Otobüste bir yaşlıya yer vermek yerine, uyuma numarası yapmayı biliriz.
Eğitimimiz iyidir.
Madde 9. Medya
Bültenlerde kendilerini mükemmel bir şekilde dizginlediler. Aptalca konuşan muhabirler/spikerler yoktu. Sadece sakin bir şekilde yapılan habercilik. En önemlisi de, durumdan faydalanarak kolay yoldan kendine pay çıkarmaya çalışan politikacılar yoktu.
*
Medyayı severim.
Haberciliği en güzel bizim medya yapar.
Asparagasla işimiz olmaz.
Hiçbir medya otomobilin ezdiği kediyi göstermez, bizim medya ölen birisinin parçalanmış cesedini bile gösterir. Obje-ktiftir. “Acı var mı acı?” diye sormayan spikeri ben ne yapayım?
Spiker dediğin ölüleri bile konuşturmalı.
Sakin yapılan haberler reyting alır mı?
Reyting yoksa haber olmaz.
Bizde durumdan durum ya da açık oturum çıkaran siyasetçi yoktur.(!)
Madde 10. Vicdan
Bir mağazada elektrikler kesildiğinde, insanlar aldıkları şeyleri tekrar raflarına koydular ve sessiz bir şekilde çıktılar.
Ülkeleri dev bir afete uğramış durumdaki Japon vatandaşlarından dünyanın alacağı çok dersler var.
*
Vicdan mı?
O ne demek?
Üç çocuğu boğup öldüren…
Camiden halı çalan…
Okulları talan eden…
Hastaneden ameliyat cihazlarını çalan…
Evleri soyanlar…
Devletin kasasını boşaltanlar…
Şirket hırsızları…
Babasını anasını kesenler…
Ninesini doğrayanlar…
…
Birde soyduğumuz mağazalara mektup bırakırız.
“Soydum seni kusura bakma, zengin olunca öderim. Selamlar.”
Vicdan mı?
O ne ya!
*
Bu sayılanlar bize lazım değil ki’!
Bizim Dede Korkut’umuz var.
Mavlana’mız var.
Sadi’miz var.
Hacı Bektaş Veli’miz var.
Yunus Emre’miz var.
Karacaoğlan’ımız var.
Edebali’miz var.
…
Bilgelerimiz var.
Biz öğrendik öğreneceğimizi.
Bize Japonlar ne öğretebilir ki?
Şuayipodabasi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.